ZÜMRÜDÜANKA

 




Puslu camdan dışarıyı seyrediyordu Ahsen. Son günlerde epey yorulmuş, üzerindeki ağırlığı atmaya çalışıyordu. Hastane refakatçısı olmanın vermiş olduğu tüm yorgunluk üzerindeydi. Hastanede her yaştan her türlü insana rastlamak mümkündü. Kiminin yaşlılıktan dolayı bedeni kalkmıyordu. Kiminin hastalığı ilerlemiş son zamanlarını daha ağrısız geçirmeye çalışıyordu. Kimisi de yakınlarının acısı ağır geldiğinden beli bükülmüş bir haldeydi. Çocuklar her zamanki gibi bulunduğu yerin bir önemi olmadan oynamaya çalışıyorlardı.

Ahsen’in orada olmasının sebebi çok sevdiği babaannesiydi. Son zamanlarda durumu giderek ağırlaşmış ve hastaneye yatırmak zorunda kalmışlardı. Ahsen’in burada gördüğü her manzara, işittiği her vaka, yaşadığı her şey onu derinden etkilemişti. Sanki tüm insanların derdini sırtlanmış eve öyle gelmişti.

Sabahın ilk aydınlığıyla yollar yavaş yavaş dolmaya, günün ağarmasıyla kuşlar ötmeye başlamıştı. Ancak gün ağardıkça korna sesleri kuş seslerini bastırıyordu. Ağaçlar rüzgarın etkisiyle hafifçe salınıyordu. Gördüğü her şey, işittiği her ses, aldığı her nefes ona bir şey anlatıyordu. Bu sabah diğer sabahlardan biraz daha farklıydı.

 


Babaannesinin “Bir musibet bin nasihatten iyidir.” sözü aklına geldi birden. Ne demek istediğini tam anlayamamıştı o zaman. “Sağlığınızın, elinizdeki şeylerin, içinde bulunduğunuz zamanın kıymetini iyi bilin.” diye de eklemişti. Gözlerinden, tonlamasından, başını okşayışından önemli bir şey söylediğini anlamıştı. Ama insan çoğu zaman farkına varamaz ve olağan akış içerisinde hayatını sürdürür. Sabah kalkar, öğrenciyse okula gitmek üzere yola koyulur. Çalışansa işe gitmek üzere güne uyanır. Evle ilgili sorumlulukları varsa kendini ona göre programlar. Bu süregelen rutin içerisinde devam ederken bir şey olur ve bizi o rutinin dışına çıkarır.  Kimi zaman aldığımız bir haber kimi zaman da yaşadığımız bir olay... Her gün aslında yeni bir başlangıca doğarız. Ahsen de bu düşünceyle uyanmıştı yeni güne.

“Hadi, bir gün daha başladı!” dedi kendi kendine, son günlerde yaşadıklarının etkisiyle.

“Hadi, yeni bir sayfa açıldı!

Hadi, doldur hayatına neşeyi!

Hadi, bugün de ek bir tohum toprağa!

Hadi, seyret başlayınca neler olduğunu!

Hadi, Hadi…’’

 

“Hadi, bil her günün fırsat olduğunu!

Hadi, gör görmen gerekeni; duy, duyman gerekeni.

Ama önce hadi başla!

Yeniden…

İçindeki seni hatırla,

Neler yaptığını ve neler yapabileceklerini…

Yeni bir ‘’Zümrüd-ü Anka’’ öyküsü başlasın,

Küllerinden doğan, artık bambaşka olan…

Ama önce ‘’Hadi!’’

At üstünden hüznü, ataleti, ümitsizliği;

Giy yeniden gayret elbiseni.

Düştüğünde kalkanın galibiyetini hatırla;

Daha sağlam, daha heybetli, daha başka…

Sen başlamadan başlamaz bu öykü,

Başkaya, bambaşkaya giden öykü…

Ama önce ‘’Hadi!’’

Hevesle tekrar kalk ve yürü.

Çünkü sen başlamadan başlamaz bu öykü...

 

Ahsen dolan gözlerini sildi, yüreği ferahlamıştı. Dışarı bakarken hafif bir tebessüm belirdi yüzünde.

Gördüm, dedi; görmem gerekeni!

Duydum, dedi; duymam gerekeni!

Hadi, şimdi yeni bir öykü yazma zamanı…

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: ‘’Dönüşüm insanın kendinden başlar.’’ Olumsuzu olumluya çevirmek, mutlu olmak insanın kendisiyle ilgilidir. İnsan kendini değiştirdikçe dünyası değişir, öyküsü değişir. Durumunun değişmesini isteyen, kendini değiştirir.



                                                                                 ===   

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.

 ===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 


Yahya Hamurcu


                                           

                                       



 

Yorumlar

Ncy Bşl dedi ki…
Gördüm, dedi; görmem gerekeni!

Duydum, dedi; duymam gerekeni!

Hadi, şimdi yeni bir öykü yazma zamanı…

Çok çok güzel, kaleminize sağlık

Duygu Desticioğlu dedi ki…
Tekrar tekrar okuması bir yazı… ümit veren, insanı ayağa kaldıran bu yazı için teşekkür ederiz
Dln dedi ki…
Kaleminize sağlık 🌸
Dln dedi ki…
Kaleminize sağlık🌸
Sen başlamadan başlamaz bu öykü... Her yeni gün yeni bir alemin kapısıdır...
Sevgi Çilci dedi ki…
Bütün olumsuzluklara rağmen ayağa kalkıp yola devam etmek ümidiyle 😊
Büşra Ç dedi ki…
Ümitvar olmak, ne güzel… :)
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık 🌹
Bir alim dedi ki;
Bazen yorgun… bazen bıkkın…
Ne vakit var… Ne de hevesin…
Ve umudu kıran olaylar…
Bugün ağlayasın var…

Yine de…
Gözlerini ve burnunu sil…
Bugün uyu ama yarın…
Hadi kalk yürüyelim…
Çünkü RAB ismin de bir bekleyenimiz var…

Neden beraber…
Çünkü iyi dost… iyi gelir…
İyi yol… iyi yoldaşla daha güzeldir…
Tamam bugün uyu… ama yarın…
Hadi kalk yürüyelim… :)
Çünkü, bekleyeni RAB olan tüm yollar iyi gelir…
:)
Adsız dedi ki…
Her yeni gün yeni bir sayfa doldur güzelliklerle. Kaleminize sağlık
Sibel bslgn dedi ki…
Ne güzel demiş o alim☺️🌹🪷🌷
Sibel bslgn dedi ki…
İnsan süreli bir canlı. O süre içinde bazen düşecek bazen kalkacak bazen yavaşlayacak bazen koşacak. Ama ne olursa olsun ufakta olsa hareketi bırakmayacak. Ve siz bunu çok güzel anlatmışsınız☺️ teşekkür ederiz kaleminize sağlık 🪻🌹🪷🌷🌻
HRK dedi ki…
Bir musibet bin nasihatten iyidir.”“Sağlığınızın, elinizdeki şeylerin, içinde bulunduğunuz zamanın kıymetini iyi bilin.”
Bilge babaannesinin nasihatlerini dikkate alan, hastane odasında ona destek olan torun Ahsen’e de MaşaALLAH…
İçimi ısıttı bu tanıdık hikaye…
Emeklerinize sağlık Sevgili Yazar, teşekkürler. 🌷