Eyvah! Her şey birdenbire oldu. Birdenbire nasıl da buldum kendimi
bu ışıkların altında.
Hey, orada kimse var mı? Şu spotları biraz kısar mısınız?
Ziyadesiyle gözümü alıyor.
Evet, sayın seyircilerim, kusuruma bakmayın! Gerçekten
birdenbire oldu. Bir baktım ki sahnedeyim.
Sizler izlemeye geldiniz ama ben ne sahneleyeceğimi inanın
bilmiyorum. Karşınızda öyle mahcubum ki…
Sizleri güldürmek, eğlendirmek isterim tabi ama hiç
deneyimim yok henüz. Sanırım komediyi baştan öğrenmeliyim. Bu acemiliklerimle,
sakarlıklarımla olmaz değil mi?
Annecim, nasıl da heyecanlısın halbuki ilk gülüşüme? Sen de
öylesin biliyorum, babacım. Ama bu, siz izleyiciler için bir şey ifade eder mi,
bilmiyorum.
Okula başladığım ilk günü anlatsam mesela… O günkü merakımı
heyecanımı…
Ya da tahtada soru çözdüğümdeki gururumdan bahsetsem…
Köye gittiğimizde akşama kadar kuzularla, köpeklerle, çamurla ve suyla
oynayıp eve gelişimizi anlatsam…
Aldığım hazzın tarifi olmazdı.
Ne güzel imkanlardı.
Sonra mezun olduğumda birlikte yaşadığımız sevinç…
İşe başlayıp ilk maaşımla aldığım kurbanım…. Nasıldı ama…
Az kazandığım ama her kuruşunun hakkını verdiğim halim çok
iyi değil miydi?
Sonra eşim, çocuklarım, arkadaşlarım oldu. Sevdiklerimi sağlıklı
ve mutlu görmek ne büyük keyif verdi bana. Size de anlatsam hoşunuza gider miydi?
Sizler dram seversiniz belki de...
O zaman o pencereden tekrar bakalım hayatıma.
İlk adımımda yere
düşüp uf olmamdan,
Parkta salıncaktan
düşüşümden,
Bisikletten düşüp dizlerimin kanamasından
bahsetsem?
Okulda
arkadaşlarımla kavga etmiştim…
İlk kez bir kızdan
hoşlandığımda beni reddetmişti.
Durun bakın, bir de o istediğim
bölümü kazanamamıştım… Ah, ne acıydı…
Sonra sınava
çalıştığım sabahlardan…
Yazları para
biriktirmek için tezgah başında
uyuyakalana kadar çalışmamdan bahsetsem.
İş bulmak için
günlerce gezişimi,
Arkadaşlarımla aramın bozulmasını
anlatsam.
Kaybedişlerimden ya da hiç
kazanamadıklarımdan söz etsem…
Daha da acısı var
tabi ki. En acısı haksızlığa uğramak…
Yapanın sen
olmadığını anlatmaya çalışmak… Kendini ifade edememenin çaresizliğini yaşamak...
Bunlardan mı bahsedeyim sizlere?
“Bütün bunlar da hikaye mi?” dediğinizi duyar gibiyim. Ama
dedim ya, birdenbire oldu. Çok hazırlıksız yakalandım. Sizler, değerli
büyüklerim, saygıdeğer seyircilerim...
Daha iyi
hikayeler anlatmak isterim tabi ki sizlere. Peki kaç hayat, kaç deneyim gerekir
ki bütün bunlara?
İzin verir misiniz, biraz da sizin sahnenizden ben izleyeyim?
Annecim, babacım, sevgili eşim…
Halacım, teyzecim, dayıcım, amcacım…
Komşum, iş arkadaşım, patronum…
Trafikte yol verdiğim kişi,
Alışveriş yaptığım abi...
Sizin sahnelerinizden öğreneceğim ne çok şey var. Sizler her
gün bana ne çok şey anlatıyorsunuz? Dünümden daha iyi hikayeler anlatmak adına
sahi bu sahnede ne yapmalıyım?
Böyleyiz işte, hepimiz kendi sahnemizde kendi rollerimizi
oynamaya çalışıyoruz.
Kimi zaman gülüyor, kimi zaman ağlıyor...
Kimi zaman sıkılıyor, kimi zaman sıkılacak vakit
bulamıyoruz.
Kimi zaman anne, baba, kimi zaman evlat oluyoruz.
Kimi zaman patron, kimi zaman çalışan…
Kimi zaman genç bir çocuk, kimi zaman bir yaşlı…
Kimi zaman eş, kimi zaman arkadaş…
Kimi zaman seven, kimi zaman sevilen oluyoruz.
Kimi zaman üzüyoruz birilerini, kimi zaman üzülüyoruz.
Her an, her birimiz bir öykü yazıyoruz.
Peki hepsini gerçekten kendimizin yazmasına gerek var mı?
Zaten yazılmış olan başka öyküleri öğrensek ve ona yenilerini eklesek daha
kolay olmaz mı?
Kendimiz denemesek de deneyimlemiş olandan öğrensek...
Birdenbire değil de hazırlıklı çıksak sahnelerimize…
Daha güzel olmaz mı?
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yorumlar