Çeviri

Sayfalar

Perileri Zengin

 




Hani, bazı mahalleler vardır ve o mahallelerin tadı tuzu olan isimler. Sakine teyze de Leyla’ların mahallesinde öyle biriydi...

 

Mahallenin Sakine teyzesiydi O. Akli melekeleri yerinde değildi. Mahalleli bakar, yemeğini verir, faturalarını öder, evinden haber alırdı. Çat kapı zilinizi çalabilir, “süt var mı içmeye?” diye sorup misafiriniz olabilir, gittiğiniz her evde karşınıza çıkabilirdi. Eli boş durmaz, örnek deseni olmadan kanaviçe işler, biri es kaza ‘’bu böyle olur mu?’’ demeye görsün “Gözün var bende, nazar mı edeceksin beni? maşALLAH de”, diye azarlardı. Biraz huysuzdu, özellikle kız çocukları olur da ev halinin verdiği rehavetle davrandıklarında “Doğru otur, kız kısmı bacak bacak üstüne atmaz”, “Çok gülme, kız kısmı çok gülmez” diye çıkışırdı. Sokakta da çocuklara karışmaktan geri durmazdı. İş Bankası’nın ona ait olduğuna inanırdı. Bunu bilen çocuklar rahat durur mu? Yolda görünce arkasından “İş Bankası benimmm” diye bağırıp, Sakine teyzeyi çıldırtırlardı.

 

Malına çok kıymet verir, ona göre de davranırdı. Bankayı ziyarete gider, teftiş ederdi. Çalışanlar tarafından sevildiği için bu durum hoş karşılanırdı. Bir gün çıka gelir çeyizini serer, ertesi gün ‘’çeyizimi havalandırmaya geldim’’ derdi. Bazen hakimle bazen savcıyla nişanlı olduğunu söyler, gittiği evlerde kendine fal baktırır, “Nişan çikolatan hazır, istemeye geliyorlar seni” denilince keyfi yerine gelirdi. Yani, bizim Sakine teyze gittiği her yerde sözü geçen, çok zengin, çok önemli bir kişiydi kendince.

 

Hikaye o ya, artık mahalleli mi uydurdu bilinmez, zamanında aklı başında bir çocukken bunu su başında periler çalar. Çalan periler de çok zengindir. Mahalleliye göre bizim Sakine teyzeyi konuşturan da periler olduğundan kendini zengin zannetmesi buradan gelir...


İnsanın aklı başında değilken kendini çok zengin, çok talipli ve daha bir sürü şey zannetmesi normal... Peki, insan aklı başında olmasına rağmen neden olduğundan fazla gözükmeye çalışıp o gözüktüğü şeye ilgi ister hale gelir?

 

·         Leyla’nın davranışları da Sakine teyzeden farksız sayılmazdı...

Evin en küçüğü, babaannesinin kıymetlisiydi. Kendini sevdirmesini bilir, gittiği her yerde ‘’pek bir cimcimeymiş’’ denip, ilgi görürdü. Prensesti, havaya göre değil, havasına göre giyinirdi. Büyüyünce çok yakışıklı, çok zengin biriyle evlenecekti. Filmlerdeki gibi bir evi olacak, işe topuklularını giyip gidecekti. Hayallerini evdekilere anlatmaya görsün “Senin de Sakine gibi perilerin zengin herhalde” cevabını alırdı.

 

Gösterilen ilgiye bedel eklemeyince sorun olur, der Deneyimsel öğreti.

Fakat, biz çocuklardan o bedeli aldık, yerine imkân verdik...

 

Hayatı boyu ailesinin yaşantısına değil, imkanlarına ortak olmuştu. Masaya bir kez peynir getirdiği, misafire bir kez terlik uzattığı görülmüş iş değildi. Kimse için bir şey yapmak zorunda kalmadığından baskıyla karşılaşmamış, iyi olmak zorunda hissetmemişti hiç. Yani, hayatında neredeyse hiçbir şeyin mücadelesini vermemişti. Mecburiyetten böyle yaşayan Sakine teyzeyle neredeyse benzer bir hayat akışı vardı (!) Tek fark, Leyla gayet aklı başında bir kızdı.

Alttan almak nedir, başkası için kendi isteğinden vazgeçmek nedir öğrenmemişti. Ancak iyi geçinmeye çalıştıkça, çabayla, bazen tahammülle ilişki kurulacağını bilmiyordu. Ona göre yeter ki imkanı olsun, imkan varsa ilişki nasılsa olurdu.

·         E hep böyle olmamış mıydı?...

Oyuncakları olduğu için nasılsa arkadaşları onun yanına gelmek zorundaydı, kendisi gitmeye hiç gerek duymamıştı...

Güzel olduğundan karşı cinsten beğeni önüne hazır gelirdi, ilgiyi kazanmasına hiç gerek kalmamıştı...

·         Şimdi, Leyla ilişkilerinde nasıl ayar bilsin?

Kendi kendine bir hayal alemi oluşturmuştu iç dünyasında. Öyle bir alem ki bütün kıyasların kalktığı, kendisinin tek güzel ve kayda değer, biricik olduğu.

 

İnsanın iç dünyasına göre algı sistemi olur, der DTÖ.

Ona göre çevresindeki mesajları algılar ve ona göre de aktarımları olur...

 

Leyla’nın algısında sanki yaratılan her şey ona hizmet için vardı. Annesi ev ile ilgili bakımından sorumlu, babası maddiyat, getir-götür işleri... Arkadaş grubu dediğin onun ne kadar özel ve farklı olduğunu tasdikleme, dile getirme birliği... Hatta öyle ki hayvanlar bile bu durumun farkındaydı. Nerede bir arı, kedi, köpek varsa kimseye değil ona gelirdi. Sakine teyze de aslına bakarsanız böyle davranırdı; çevredeki herkes onun için varmış gibi... Yeter ki huyuna git, küstürme. İş Bankası mı? Tabii ki senin, nişanın var hakimle yakında, herkes hizaya geçiyor bak karşında... Yeter ki onun algısındaki dünyayı yıkma...

Öte yandan, en ufak bir eleştiriyi kaldıramayacak kadar hassastı ikisi de. Ha Sakine teyzeye demişsin ki ‘’böyle kanaviçe mi işlenir’’ ha Leyla’ya demişsin ki ‘’böyle giyinilir mi köyde...’’ Aldığın cevap ikisinde de aynı: “Siz beni çekemiyorsunuz. Mutlu olmamı kıskanıyorsunuz.”

 


Alışkındı. Bütün imkan onda olduğu için arkadaşları ona yalakalık yapmak zorunda kalmıştı. Çikolatasından almak, bebeğiyle oynamak, kıyafetini düğün için ödünç istemek... Onda her şey olduğu için arkadaşları ona yaklaşır, Leyla da bunu gerçek ilgi zannederdi. Kendisi ilişki kurma gereği hissetmez, samimiyet arayışı olmazdı ve işin acı tarafı o samimiyetsizliği normal karşılardı. Sahteliğini ayırt edemezdi...

·       İnsan bu hale nasıl gelir?

İnsanın birbirini tartma sistemi kalktığında, değerlendirmeleri sahte ve gerçeğe göre değil de nefse hoş gelmesine göre olmaya başladığında iletişim kuracağı kişiyle direkt ilişki kurmaya başlar ve kaybeder, der DTÖ:

 

İnsan, kimin kendi isteklerini daha tatmin ettiğine bakar,

O insanı yakını sanmak için...

Ya ne istediğini bilmiyorsa o insan?

Ya da istedikleri özüne zarar veriyorsa...

İnsan kendine yakın bulduklarını arar sadece...

Ya aradıkların gerçekten yakının değilse?

Ya onların isteklerini tatmin ettiğin için yakınında iseler?

...

Yahya Hamurcu

 

Beni tanıdınız mı?

Ben Leyla.

Ayaklarım yere basmaz,

Aklım beş karış havada.

Gönlüm desen, ohoo Kaf Dağı’nda.

Kim gidecek şimdi oraya?

En iyisi sen getir.

Gelirken su da getir.

 

Beni tanıdınız mı?

Ben Leyla.

Perilerim pek zengin,

Majesteleri, buyurun efendim.

Sağlı sollu iki sıra,

Halka kendimi arz edeyim.

 

Her mahallede bir Sakine,

Her kafada bir Leyla.

Birinin çözümü yok da,

Öbürüne çare,

Olur mu? Olur...

Sen bedelinden haber ver,

Bu iş ucuza değil,

En fazla uyguna olur...

 

 

 

===

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

“Kim Kimdir”“İlişkide Ustalık”“Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.

 

===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 

Yahya Hamurcu

 

 

 

You May Also Like

42 comments

  1. Çok güzel bir anlatim olmuş.elinize saglik.

    YanıtlaSil
  2. Adsız31/8/22

    Çok düşündüren zaman zaman da tebessüm ettiren bir yazı...
    Emeklerinize sağlık 🌿

    YanıtlaSil
  3. Adsız31/8/22

    Teşekkürler akıl ve bedel için ne güzel bir yazı olmuş ☺️

    YanıtlaSil
  4. Adsız31/8/22

    Maalesef öyle çocuklarımız hala prenses gibi ama onların elinden bedel ödemeyi aldık. Bu yazıda bize bu duruma nasıl gelindiğini anlarıyor aslında. Algıların neden farklı olduğunu. Her toparlanmanın bir süreci olduğu gibi stratejisi de var. Bunu bilmek ve hatta uygulayabilmek çok kıymetli. Her şey daha anlaşılır hale geliyor o zaman. Yazınız çok keyifliydi bir o kadar da can acıttı :) emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. FHüseyinoğlu31/8/22

    Bedelsiz insanın ahvali ne kadar da güzel bir dille anlatılmış..
    İnsan bu hayatta bedelden kaçtıkça, hep kestirme yollardan emeksiz çözümler buldukça Leylalaşıyor. Aklı bir karış havada, değerlendirme sistemi bozulmuş, gerçeğe göre değil de nefsine göre karar veren oluyor..Hep anlık çıkarına göre hareket ettiği için, anda kazananlardan ama toplamda kaybedenlerden oluyor.. Ne acı anda kazanmak için toplamdaki öyküyü kaybetmek..
    Ne mutlu andaki çıkarından vazgeçebilip, toplamdaki çıkarına konsantre olabilenlere.. Ne mutlu hayatta bedel ödemekten kaçmayanlara..
    Doğru yere bedel ödeyenlerden olabiliriz inşALLAH..
    Kaleminize sağlık..🌸

    YanıtlaSil
  6. Adsız31/8/22

    Ne çok Leyla var ve ne çok Leylayız aslında.. Gerçekleri görmemize yardımcı olan Deneyimsel Öğretiye sonsuz teşekkürler..

    YanıtlaSil
  7. Adsız31/8/22

    Sakine’nin işi kolay da… Leyla ne olur bilinmez… Çok güzel bir anlatım olmuş…

    YanıtlaSil
  8. Adsız31/8/22

    Okuması çok keyifli ve düşündürücü bir yazı kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  9. Birinin aklı başında değil, diğeri aklının değerini bilmiyor..
    İki farklı insan ve zihin nasıl bu kadar benzer tepkiler verebiliyor..

    YanıtlaSil
  10. Adsız1/9/22

    İnsanın sahte ilgiyi gerçek zannetmesi ne kötü... emeğinize sağlık 💐

    YanıtlaSil
  11. Adsız1/9/22

    İmkanlarınız sizin konforunuz değildir der Denetimsel Öğreti

    YanıtlaSil
  12. Pınar Y.1/9/22

    Nefsine hizmet eden her insanın ahvali, isteğini ve ihtiyacını karıştırarak hayatını kendine zindan edebiliyor insanoğlu... Kaleminize sağlık 👏

    YanıtlaSil
  13. Adsız1/9/22

    Gerçekten günümüzün en önemli sorunlarından …

    YanıtlaSil
  14. Cemile TURGUT1/9/22

    Çok güzel düşündüren,kendine karşıdan baktıran bi yazı olmuş elinize yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
  15. Perileri zengin ama gönülleri fakir oldu genç kızlarımızın..
    Herşeyin bir bedeli var bunu bize unutturup işin kolayı nasıl olurun peşine düşünce.. herşey basit, sahte ve tatsız oldu.. o yüzden eskilerin tadını arar olduk. Çünkü eskilerde emek vardı, yürek vardı..

    YanıtlaSil
  16. Adsız1/9/22

    Çok keyifle okudum.

    YanıtlaSil
  17. Sümeyrak1/9/22

    Çok güzel bir kıyas olmuş. Eğlendiren ama çokta düşündüren bir yazı. Hakikaten ne farkı vardı Leyla'nın Sakine teyzeden? İkisinde de nilinç kapalı. İkiside idare edilen. Yahya Hamurcunun dediği gibi; acı ama gerçek:)

    YanıtlaSil
  18. "Ohoo bunun kafa leyla " dedikleri bu muymuş..

    YanıtlaSil
  19. Zeyneep1/9/22

    Hakikaten bazen deliyi aratmadığımızla bizi yüzleştiren bir yazı olmuş...

    YanıtlaSil
  20. Elif U.1/9/22

    İnsanın aklım başımda değildi demesi sonucu değiştirmiyor maalesef. Ne ekersek onu biçiyoruz.. Karar verirken irdeleyenlerden olabilmek dileğiyle 🌺
    Teşekkürler 🤗

    YanıtlaSil
  21. Adsız1/9/22

    Hepimizin Leyla bi tarafı var, onu arayıp bulanlardan olmak ümidiyle🌾 emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  22. Adsız1/9/22

    Çok güzel olmuş

    YanıtlaSil
  23. Müge1/9/22

    Çok güzel ve farkındalık hissettiren bir yazı.

    YanıtlaSil
  24. Adsız1/9/22

    Olaylar nötr ve bizim verdiğimiz tepkilerle anlamlı, hangi ailede ne koşulda yaşadığımızdan ziyade, ben bu hayatta neyi modelliyorum, hayatta ödediğim bir bedel var ama bu bedelinnereye ödüyorum ,yanlışa mı doğruya mı... ve en önemlisi bu hayatta yük mü alıyorum yük mü oluyorum...

    YanıtlaSil
  25. Bir kez daha hatırladık ki; "İnsanın şifası bedel"
    Ama doğru yere ödenen bedel 🙂
    Aksi takdirde, bilincin açık olması hayal 🤷🏼‍♀️
    Hal öyle olunca da, kendini çok harika bir şey sanmak normalleşiyor tabi 💭
    Kendisi ile yüzleşebilenlere ne mutlu ♻️

    YanıtlaSil
  26. Adsız1/9/22

    Leyla olmak ne üzücü ve çocuklarımızı böyle yetiştiriyoruz.
    Bütün anne anaların okuması gereken bir yazi...Keyifle okudum, ellerinize sağlık ..

    YanıtlaSil
  27. Adsız1/9/22

    D.
    Biz istiyoruz diye uygulayabileceğimiz egosal olarak kullanacağımız yöntem olmamalı

    YanıtlaSil
  28. Öznur1/9/22

    Biri çözümsüz ama diğeri kendi kendine ediyor, aslında insanın en büyük acizliği bu olsa gerek; kendini aklı varken akılsız, mutlu olabilecekken mutsuz, güçlü olabilecekken güçsüz kılması, çaresi varken kendini çaresiz bırakması ve bu listenin böyle uzayıp gitmesi...

    YanıtlaSil
  29. Adsız1/9/22

    Bu iş ucuza değil, en fazla uyguna olur...
    Ne güzel keyifli bir anlatım kaleminize sağlık 🍒

    YanıtlaSil
  30. Adsız1/9/22

    Bugünki çocuklar hep böyle yetiştiriliyor maalesef. İmkanlar çok, bedel yok. Haliyle hayal dünyasında yaşıyorlar. Sonra duvara tosluyorlar. Bedel hakikaten çok önemli. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  31. Adsız1/9/22

    Aklımızı kullanmak bile bedellerimizle ilgili... ne güzel anlatmış sınız... bedelin kadarsın

    YanıtlaSil
  32. Adsız1/9/22

    Herkesin kendinden bir parça bulabileceği bir yazı…

    YanıtlaSil
  33. Adsız1/9/22

    İnsanı içine çeken bir hikaye…leyla gerçekle yüzleşince , gerçek prenses olmadığını gördüğünde yaşayacağı Şoku nasil yönetecek? Nasıl bu algıdan çıkacak? Devamını merakla bekliyorum

    YanıtlaSil
  34. Adsız1/9/22

    İnsanın algısına göre hayat değişiyor kimi insan yiyecek bulduğunda seviniyor kimisi karat için ağlıyor✨

    YanıtlaSil
  35. Adsız1/9/22

    Asıl soru sen neyi neye göre algılıyorsun? Adalet terazin şaşmış mı yoksa kalibreli edebildin mi? Kalibre edebildiysen ne mutlu sana edemediysen perileri zengin olursun😋

    YanıtlaSil
  36. Adsız1/9/22

    Çocuklarımızı imkanlara boğdukça nice Leylalar çıkıyor. Ne acı .. Hayat bedel ve onun üzerine kurulu.. bunu bilip uygulayabilenlerden olmak ne kadar kıymetli. Emeğinize sağlık..

    YanıtlaSil
  37. Adsız2/9/22

    Şuan yeni nesilde ne kadar çok bedelsiz imkanlara boğulmuş marifetsiz leylalar var çok etkileyici bir yazı olmuş

    YanıtlaSil
  38. Adsız2/9/22

    Çok anlamlı bir yazı, keyifle okudum. Teşekkür ederiz

    YanıtlaSil
  39. Derya2/9/22

    İş Bankası’nın ona ait olduğuna inanırdı :))
    Yani, bizim Sakine teyze gittiği her yerde sözü geçen, çok zengin, çok önemli bir kişiydi kendince :))
    İnsanın aklı başında değilken kendini çok zengin, çok talipli ve daha bir sürü şey zannetmesi normal... Peki, insan aklı başında olmasına rağmen neden olduğundan fazla gözükmeye çalışıp o gözüktüğü şeye ilgi ister hale gelir?
    Bu cümleler beni hem güldürdü, hem de düşündürdü. Ne yazık ki günümüzde bu şekilde düşünen insan sayısı her geçen gün artıyor...

    YanıtlaSil
  40. Adsız2/9/22

    Bedel hayattaki tek hakediş, evlatlarımızın önüne serdiğimiz imkanlar onu iletişim ilişki kuramayacak duruma getiriyor, her şeyin merkezin de kendisinin olduğunu sanıyor be gerçek böyle olmadığı içim üzülen mutsuz olan yine o oluyor. Emeğinize sağlık, güzel bir yazı ...

    YanıtlaSil
  41. Adsız7/9/22

    Çok keyif alarak okudum :)

    YanıtlaSil
  42. Betül Uras8/9/22

    Hangimiz leyla olmadik?
    Bedelden kaçtık..
    Istegim bedelin önüne geçmiş
    Mantığını uydurmuş
    Vicdan desen sesi kısılmış
    Akli melaikelerim bile dayanamaz olmus...
    yerinde duramaz olmus..
    Yüreğim bir kelebek,
    kuş gibi çırpınır olmus..
    Beden hissiyatsiz kalp hissiyatsiz..
    Diri sanılan beden canlıyken,cansız olmus...
    Hangimiz leyla olmadık?...

    YanıtlaSil