Riv Riv Etma!


Yine bir sabah… Yine aynı işler, aynı insanlar… Güne başlama isteğim eksi yirmilerde… Psikolojim bozuk anlayacağınız… Güneş gözümün içine giriyor. Evimin direği başıma dikilmiş “kalk” komutu veriyor. Mutfaktan gelen kokular ise “çocukların bir tost yapma macerası daha başarısızlıkla sonuçlandı” diyor.

Adamı işe, çocukları okula postalar postalamaz en yakın arkadaşım Aysel’i aradım:

-Aysel’ciğim, ben dün TV izlerken bir adama rastladım. Pek yakışıklıydı, pek tatlı dilli…

-Eeeee!

-Valla adam benim çok ilgimi çekti. Çok etkiledi.

-Hayırdır Raziye’ciğim… Seninki yıldıza ulaşma hikayesi gibi bir şey. O anca dizilerde olur canım.

-Yok öyle değil. Yanlış anladın beni…

-Ha, ben yanlış anladım. Sen çok iyi anlattın çünkü(!)

-Ya, diyordu ki enerji gönder.

-Nereye?

-İşte ben de onu anlayamadım tam olarak. Evrene enerji gönder diyordu ama... Nasıl göndereceğimi bilemedim. Sen anlarsın böyle alengirli işlerden…

-Raziye beni çıldırtma! Sürekli enerjim yok yok yok, deyip duruyorsun. Nereye ne göndereceksin acaba?

-İşte aslında öyle; ben de de yok. Ama vermeden almak da ALLAH’a mahsus. Adam istiyor, gönder diyor. Gönderirsen, kısa bir süre sonra mutlu olacaksın diyor.

-Valla, bana heryeşi bilen Aysel, derler. Ben de bir şey biliyorsam derim ki bu işte bir gariplik var.

-Sen bir araştırsan…

-Nereden araştırayım?

-Sor etrafa, konu komşuya… Bir bilen, anlayan vardır illaki. Senin görümce de okumuş insan mesela… O da anlar.

-Görümcem kız meslekte dikiş nakış okudu ama sorayım; okumuş insan başka olur tabii.

Aysel’den de pek bir bilgi alamayınca yine koyuldum günün işine gücüne… Hem ütü yaptım hem düşündüm… Şimdi ben bu enerjiyi kartla mı göndereceğim? Yoksa internet bankacılığı işe yarar mı? İnternet bankacılığı ile gönderilen bir şey ise benim adama söylemem lazım. O da kızar şimdi bana. Hiç beni düşünmez ki zaten…. Aylardır belim ağrıyor, diyorum. Ayağıma vurdu ağrısı diyorum, “kilo ver” diyor. Yani çok mu kiloluyum. Altı üstü 80 kiloyum. E Aysel 95 kilo… O napsın? O hiç platinlerim ağrı yaptı, demiyor.

Birden aklıma müthiş sorular geldi. Akıllı kadınım valla; ya hu bu evren nerede acaba? Nasıl birileri var ki oradan sana mutluluk, başarı, huzur gönderiyorlar? Benim enerjiyi beğenirler mi acaba? Enerjye göre mutluluk olsa gerek. E ucuza bir şey yok tabii canım. Bende de az kaldı ama kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez.

Ütü, çamaşır yemek derken akşam oldu. Ha, bu arada Aysel beni aradı gün içinde. Görümcesi demiş ki ya Raziye’ye söyle; hiçbir yere bir şey göndermesin. Gerek yok… İnsanın sahip oldukları da olamadıkları da kendisiyle ilgiliymiş miş miş… Valla ben bir şey anlamadım Aysel, dedim. O da dedi ki bir seminer varmış, birlikte oraya gidelim. Orada anlatıyorlarmış.

E tabi benim adama sormam gerek. Sonra, biz okumuş etmiş insan değiliz, oralarda konuşulanları anlar mıyız, dedim. Aysel bana kükredi… Raziye, aklın evrene enerji göndermeye hükmediyor da oturduğun yerden dinleyeceklerin mi zor geliyor. Senin bir şey yapmana gerek yok. Bak kart, internet bankacılığı vs. Bunlara ihtiyaç yok. Kulakların duysun yeter, gözlerinin bile görmesine gerek yok. ALLAH korusun tabii…

Sıra geldi en zor işe… Bunu benim adama anlatmak zor. Diyeceğim ki seminer, mutluluk, iletişim, ilişki… Yani neresinden tutsam, cesaret verici gelmiyor. Nihayetinde aman dedim, ne olursa olsun, bu cesareti göstereceğim. Tüm gücümü topladım ve bir çırpıda söyleyiverdim: “Remzi ben Aysel ile seminere gideceğim. İletişim… İlişki…. İnsanları tanıyormuşsun. Mutluluk falan… Başarı da var. Çocuklara iyi gelir. Seninle bana da iyi olur. İyi oluruz.  Problem olur tabii insanın hayatında da buna ne cevap verdiğin önemli… Annenle de aramız düzelirmiş hem. Bedel diye bir şey varmış. Ama para ile ilgili değilmiş o bedel. Annene ben fazla ödemişim o bedelden… Ama para değil ha! Senin kızın, sen her su istediğinde “öf hep ben mi getireceğim ya biraz da abim getirsin” demesi de ondanmış. Remzi bu arada düşündüm de bu çocuk hep böyle dedi; bir kere sana su getirmedi…”

Bu kadar etkili bir konuşma yapacağımı rüyamda görsem inanmazdım. Son noktayı koyduğumda, kendimi çok başarılı hissediyordum. Hatta seminere de gerek yok aslında, fena değilim, diye düşünürken… Benim adam çok etkili bir konuşma yaptı(!) “RİV RİV ETMAAA!”



İşte o gün karar verdim ki ben derdimi anlatamıyorum.  Bu tepki, benim anlattıklarımın karşılığı olamazdı… Gerçekten de Aysel’in görümcesinin dediği gibi, insanın sorunlarını çözebilmesi için önce o sorunların ne olduğunu bilmesi lazım. O kadar laf ettim ama yine derdimi anlatamadım. Aslında sorunun ne olduğunu kendim de bilmiyordum galiba… Onca lafı toplasam…. Sadece bu haftakileri toplasam, bir tane problemi tanımlamaz, diye düşündüm… Bugüne kadar yaptığım hiçbir şey; kocama dert yanmaların, çocuklara anlatmalarım, kayınvalideme kızmalarım, arkadaşlara laf sokmalarım… Bunların hiçbiri benim sorunlarımı ortadan kaldırmadıysa, o zaman başka bir yol denemek gerekiyordu...

İnsanoğlu beklentileri olan bir canlı… Beklentili olmak da değil sorun aslında; o beklentinin televizyondaki yakışıklıdan olması garip. İnsanın, her tür problemi çözebilecek bir donanıma sahipken, bunun farkında olmayıp, gerçek dışı maceraların peşinde sürüklenmesi garip. Üstelik bu gariplikleri yaparkenki zihin karışıklığını, düşünce zannetmesi… Düşünüyorum, diye başlayınca konuşmaya, insan gerçekten düşünmüş olmuyor. Düşüncenin ne olduğunu bilmeden, düşündüğünü düşünüyor olmak… Tuhaf değil mi?

Sana düşündüğünü, gerçekten irdeleyebilen bir insan olduğunu kim söyleyecek? Aysel’in görümcesi mi? Evet olabilir de buna nasıl karar vereceksin? O insanın sana doğruyu söylediğinden nasıl emin olacaksın? Televizyonda gördüğün amcaların doğruyu söylediğine ne çabuk ikna oldun…. Sebep ne? Yakışıklı olması mı? Bir insanın söylediklerine inanmamız için akademik kariyer yapmış olması yeterli mi? Aynı kişinin sınıf arkadaşı tam zıttı bir tezi savunuyor. Peki şimdi ne olacak?

Evrene enerji gönderince mutlu olacağına çok kolay inanabilen insanoğlu… Aynı insanoğlu, bu seninle ilgili, deyince ikna olmuyor. Parayı kazanan sensin, harcayan sensin. Evreni neden karıştırıyorsun bu işe… Yani, evren neden sana para göndersin(!). Adam senin adam, kadın senin kadın… İlişki sizin ilişki yani… Başrol oyuncusu kişinin kendisi olan bir oyun bu… Senin sahnene evren neden çıkıyor? Eşin ile anlaşamayan sensin. Evren ne yapabilir ki bu noktada… Tamam tamam, senin dediğin gibi olsun; eşin haksız olsun. Peki evren eşin için ne yapacak? Kalbine girip, senin sevgini oraya mı koyacak? Nasıl olacak tüm bunlar? Hayatın hangi yasasına göre işleyecek tüm bu süreç?

İnsan, zihninden bir dizi saçmalıklar geçirirken, bunu akıllıca bulabiliyor. Daha da kötüsü kendine, akıllıyım, diyebiliyor. Kendi ile ilgili, birileri ile ilgili zanlarına göre kararlar veren insan… “Akıllı adam, zeki, doğru söylüyor, katılıyorum…” Aslında asıl söylemek istediği şu; akıllıyım, zekiyim… Oysaki bir insan zeki ama çok akılsız olabilir. Bundan bihaber insanoğlu… Aslında, tüm kararlarını canının istediğine göre veren ama “canımın istediği beni yanıltıyor olabilir mi?”diye düşünmeyen insanoğlu… Hayatı mantık yürüterek yaşamaya devam edersen, sürekli canını yakan sorunlarla sarmaş dolaş olacaksın. Evrene enerji göndermek için sarf ettiğin enerjinin çok azı ile gerçekten mutlu olmak mümkün…

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki “Mutluluk, insanın beklentileri ile ilgilidir. “ Dolayısı ile tutarsız, gerçek dışı yerlerde mutluluk avcılığı yapmak, salondaki halıda sörf yapmak gibi bir şey.

Bu arada, “riv riv etma” diyen eşe bir not: Otoritenin yolu sessizlikten geçer. Bırakın şiddeti, konuşarak bile bir insanın davranışlarına yön veremezsiniz.

 

===

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

“Kim Kimdir”“İlişkide Ustalık”“Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.

 

===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 

Yahya Hamurcu




Yorumlar

Ayşe Temelci dedi ki…
:)) Ne neşeli bir makale, tebessüm ederken düşündüren📌

İnsanın hiç emek vermeden, kolaya kaçmasını ve beklentili olmasını çok net anlatmış.

Elleriniz dert görmesin 🕊


Sümeyrak dedi ki…
Emek vermek istemeyen kolayı seçen insanların düştüğü tuzaktır evren kandırmacası. Oysa yaratıcı emek üzerine kurulmuş bir yaşam var etmiş. Ve bu bizim faydamıza. Hangi milli piyangodan büyük ikramiye kazanan hayrını görmüş, mutlu yaşam yaşamış?hangi çocuk bir oda dolusu oyuncağa yenisi eklenince anne babasına minnettar olup mutlu hissetmiş? Her güzel duygu emekte. Emek verilende bedel ödenende.
Adsız dedi ki…
Emeğinize sağlık gerçekleri acıtmadan güzel ifade eden bir yazı olmuş 🤩
Adsız dedi ki…
😊😊😊
Kaleminize saglik. Keyifli ve faydali bir yazi olmus🌸
Ayşe dedi ki…
"Evrene enerji göndersem mutlu olabilir miyim acaba?" Ne kadar da güzel anlatılmış , teşekkürler
Adsız dedi ki…
Harika bir yazı…
Adsız dedi ki…
Yani riv riv etmaaa...
Adsız dedi ki…
İnsan kendisine kolay geleni tercih ediyor. Ancak biraz emek verdiğimizde problemlerimizi çözmeye çalıştığımızda destek de arkasından geliyor. Ne kadar niyetliysek gerçek problemi görmeye o kadar kolay buluyoruz. 🌸 güzel bir yazı olmuş 💫
Adsız dedi ki…
👍🏻Güzel ders alınacak bir yazı
Zeynep dedi ki…
Çok müthiş tespitler 👏 hayatımızda var riv riv etma diyenler de biz niye buna maruz kalıyoruz, nerde yanlış yapıyoruz.. Düşündürdü
Adsız dedi ki…
Elinize sağlık ne tatlı bir yazı 🥰
Nebahat A. dedi ki…
Çok güzel bir yazı olmuş, kaleminize sağlık🌿
Adsız dedi ki…
:) çok eğlenceli çok güncel bir yazı olmuş ellerinize sağlık: D
Kübra dedi ki…
:)) evrene güzel mesaj göndermişsiniz.. Harika :)
Adsız dedi ki…
Ya da et, et ve doğru cevapta devam et :))
Adsız dedi ki…
İnsanoğlu hep kolayı arıyor… Çok keyfli ve çok doğal bir anlatım… Tebessüm ettirdi:) Kaleminize sağlık
Adsız dedi ki…
BA-YIL-DIM. Lütfen riv riv etmayın. Otorite konuşularak oluşan bir şey değil…. Kaleminize, emeklerinize sağlık 🤍
alper dedi ki…
çok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık
Adsız dedi ki…
(çağın hastalığı) bu kadar güzel anlatılamazdı . Herkes okadar şikayet edip bir nefesle olayı çözmek istiyor ki . Aynı bu devri anlatmış. Emeğinize sağlık. Çok keyifli bir yazı olmuş. Etrafta böyle insanlar olunca daha da düşündürücü oluyor. Malesef.
Belgin dedi ki…
Peki sen beklentini nereye yerleştirdi n?
Sinem K. dedi ki…
Emeklerinize sağlık çok keyifli bir yazıydı. Teşekkür ederim 🌸
melekanne88 dedi ki…
İfadeler çok tatlı güzel uyarlanarak anlatılırken ders çıkarmak için yumuşak nazik davranış biçimli sözler güzel yorumlar mevcut emeğinize yüreğinize aklınıza sağlık teşekkürler esenlikler dileğimle herkese..🙏👍👌🌸🌺
Deniz Dilki dedi ki…
Çok içten yazılmış, faydalı ve anlaşılabilir ellerinize, yüreğinize sağlık
Adsız dedi ki…
Ne kadar çok noktaya çok akıcı bir dille değinmiş . Elinize sağlık 🤗
Adsız dedi ki…
Çok faydalı ve eğlendiren bir yazı olmuş, kaleminize sağlık 💐
LS dedi ki…
Gülerken düşündüren, düşündükçe hatalarını görüp üzen, gördüğünü nasıl düzelteceğini gösteren müthiş bir yazı olmuş🎉🎊
Kaleminize sağlık
Adsız dedi ki…
Tebessümle okuduk kaleminize sağlık herkesin son zamanlarda yaşadığı enerji krizine farklı bir bakış açısı getirmiş 🙃
Adsız dedi ki…
Yazıyı okurken bazı yerlerde kendimi buldum tabiki evrene enerji yollamak gibi düşüncelerim yok ama aynı tavırlara maruz kalıyoruz malesef 😞ben en çok bedel kısmını beğendim cünkü bunu yaşayan çok kişi var ve farkında değil umarım hayatı daha iyi anlar ve ne için bu Dünya'da olduğumuz anlarız emeğinize sağlık
Bırakın şiddeti konuşarak bile bir insanın davranışlarına yön veremezsiniz... Hayatın içinden ama üstü kapatılan önemsenmeyen normallestirilen bir konuyu makalenizle tekrar farketmemizi sağladığınız iç dünyamıza küçük bir yolculuk yapmamıza neden olan yazınız için emeğinize sağlık...
Adsız dedi ki…
Herkes bedel ödemeden sorunlarını çözmeyi istiyor, ister evrene enerji göndermek olsun, ister muska okutmak olsun, ama o bedel ödemesin de , kim öderse ödesin..
Adsız dedi ki…
Çok güzel anlamlı düşündüren bir yazı🌸
Adsız dedi ki…
Cok eglenceli cok guzel anlatilmis :)
Adsız dedi ki…
Bir problem varsa bu problem ile ilgili insana çözüm marifeti de verilmiş… diyen kıymetli hocamın sesi kulaklarımda yankılanıyor…
Sonra Rabbimi hatırlatıyor bana…
Rabbim sen ne kadar merhametlisinki bizi kendinden başkasına muhtaç etmemişsin…
Oku, Rabbinin adıyla oku…
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık😊🌿
Adsız dedi ki…
Otoritenin yolu sessizlikten geçer. Bırakın şiddeti, konuşarak bile bir insanın davranışlarına yön veremezsiniz.

Şunu bi anlasak... elinize sağlık
Adsız dedi ki…
Evrene enerji göndermek:))Sahte çözümler çok çabuk yayılıyor…
Berra dedi ki…
Riv riv edip duranlara 😂
Zeyneep dedi ki…
Çok tatlısınız! Neşe kattınız!!!
Reyhan dedi ki…
Yüreğinize sağlık o kadar doğal o kadar içten bir o kadar da hayatın içinden. Samimi anlatım, keyifle okudum teşekkürler .
Aynur güzel dedi ki…
Kaleminize sağlık Çok güzel bir anlatım olmuş İyi ki ilim var ve iyi ki duymuşuz ,bunları başkalarının da duyması gerekir diyorum .Diyecek başka bir söz de bulamıyorum.
Adsız dedi ki…
“Otoritenin yolu sessizlikten geçer. Bırakın şiddeti, konuşarak bile bir insanın davranışlarına yön veremezsiniz...”
FÜSUN dedi ki…
Kocanın tepkisi çok hoștu yalnız... Sürprizlerle dolu bir yazıydı, elinize sağlık
Ncy Bşl dedi ki…
Kaleminize sağlık, ne kadar hayatın içinden, buram buram samimiyet, kaleminize sağlık
Büşra Ç dedi ki…
Çok güzeeelll :)
Feyza Terzi dedi ki…
Yazı çok sürükleyici ve bol tebessümlüydü🥰
Adsız dedi ki…
Sabah sabah tebessumler eşliğinde okuduğum nefis bir yazı olmuş. Aysel gibi olduğumu fark etmek acı verse de bunu keyifli bir dille anlamış olmak iyi geldi, velhasıl kaleminize sağlık🌸
Figen Ekame dedi ki…
Çok tanıdık geldi :) Hakikaten insan nasıl anlatsın ki bu kadar kapsamlı bir Öğretiyi? Aysel haksız değil ki :)
Şükran dedi ki…
Hayatındaki her ilişkide eş, çocuk,iş, arkadaşlık gibi benzer sorun yaşıyorsan bir problem var demektir. İnsanda problemini kendi çözerse güzel ve kalıcı olur.