Annemden Mektup Var - 5/ Kardeş Kim Anne ?
Merhaba evlat,
Uzun
zaman oldu; yazamadım sana… Sakın telaş etme! Yoğunluk var çok şükür.
Koşturuyorum, bildiğin gibi… Ben çok mutluyum da çevremdekilere dert oluyor
bazen. Dünyayı sen mi kurtaracaksın, diyorlar. Bu soru da çok ilginçtir…
İnsanlar ne bekliyorlar ki… Kurtuluşu nasıl bir şey zannediyoruz acaba? “Evet,
hadi kalkın beraber kurtaralım” demek geliyor içimden ama acı bir tebessüm ile
çıkıyorum işin içinden. Neyse; birileri üretecek, birileri de üretilen ürüne
taş atacak. Bu son güne kadar böyle olacak zaten.
Asıl
mevzuya gelelim. Kardeş kimdir, gibi sorular sormuşsun. Anlaşılan kardeşin
canını sıktı yine senin. E biliyorsun be yavrum; o da öyle bir mizaç. Evet,
geliştiremediği bazı yönleri var. Senin gibi sıcak kanlı, cana yakın değil.
Senin kadar ince düşünemeyebiliyor. Kalbi temiz, diyeceğim ama kızacaksın yine
bana. “Göremedik ki anne” diyeceksin. Ben de sana “gizli olan daha değerlidir” diyeceğim. :) Baban olsa ne derdi: “Keser
misiniz!..” Böylece anlamsız bir tartışmanın önü kesilmiş olurdu. Mektubumuza
üçüncü kişiyi alamayacağımıza göre, ben konuyu kapatıyorum.
Bu
soruyu sorunca, sen 3 yaşındayken yaşadığımız bir olaya gitti aklım: Araba ile
bir yerlere gidiyoruz. Sen arkada bebek koltuğundasın. Elinde hiç bırakmadığın
kırmızı araban… Dışarıyı seyrediyorsun. Ben de az önce sorduğun “insanlar nasıl
olmuştur” sorusuna (cahillik çok var tabii o zamanlar) entel entel cevaplar
vermeye çalışıyorum. Birden heyecanla bana döndün. Başımı çevirdiğimde bir çift
yeşil göz şaşkınlıkla bana bakıyordu: “anne o zaman herkes kardeeeş!”
“Anne, o
zaman herkes kardeş…” Saf bir bilinçle ulaşılmış bir gerçek… Şimdi anlıyorum ki
insan gerçekten, gerçeğe ancak saf bir bilinçle ulaşıyor. Yani aslında gerçek
çok basit de zihinler kirli. Beyin yıkamak denilen şey, keşke gerçekten olsaydı
da temizleyip kurtulsaydık, içeri aldığımız atıklardan.
Ben sana
bir şey öğretmeye çalışıyordum ama aslında kendim öğrenmiştim. Tabii bana
öğrettiğini sen unuttun yıllar içinde. Senden öğrendiğimi sana satacağım aslına
bakarsan. İnsanoğlunun yaptığı da budur; sahtenin peşinden koşarken tüm
gerçekliği unutur. Bir gün bir şekilde hatırladığında da buldum zanneder. İcatlar
falan… İlham perisi masalları…
Kardeşine bu kadar kızmana sebep, kardeş kavramına yüklediğin anlam olabilir mi acaba? Ya da kardeş kavramı o anlamları güzel taşıyordur; ama o güzellikleri yapanın mutlaka senin annenle babandan doğan biri mi olması gerekir? Yani demek istiyorum ki evlat, hakikaten kardeş kimdir, sence?
Yavrucuğum,
Kardeşi
olmayan bir insan kardeşsiz kalmış olmadığı gibi on kardeşi olanın da kardeşi
var, anlamına gelmiyor. İnsanın öyle günleri olur ki hayatta, kardeşim dediğin
yanında yoktur da sen güneydeyken kuzeyden gelmiştir o insan…Batıdayken,
doğudan…
Cenazen
vardır; için yanıyordur. Akrabalarının çok önemli işi çıkmıştır. Ama o insan,
tüm işini bırakıp gelmiştir senin elini tutmaya. Gelemeyenlerin selamını ve dua
müjdesini vermeye...
Kendi
karnı açken, ekmeğini seninle paylaşacak olanlar vardır. Seninle bir kez bile
konuşmamış olabilir ama sana dua edenler vardır bir yerlerde.
Senin
haberin bile yoktur ama birileri senin için ne yapabileceğine dair kafa
yoruyordur. İyi olmak için yarışanlar vardır hayatta. Bilirsin; sen ne zaman,
nerede olursan ol, gel, dediğinde gelecek olanlar vardır ihtiyaçsa.
Başarına
senden çok sevinenler… Üzüldüğünde için için ağlayıp, sana umut vermeye
çalışanlar. Umudun ne olduğunu gerçekten bilenler.
Senin
karşına geçip, gözünün içine bakmaz onlar. Bilakis yanında durur. Yönü yön
olanın, yönüne destektir varlıkları.
Velhasıl,
kan değildir evlat insanı kardeş yapan. Ya da akrabalık bağı değildir asıl
tutunulması gereken. Kalabalık aileler içinde tek başına kalır insan çok kez.
Belki de tüm yaşamı boyunca. Öyle bir kavşak çıkmıştır ki önüne, sen birinci
çıkışa giderken, kalanların hepsi diğerlerine dağılmıştır. U yap dön, diye
seslenmekten başka bir şey gelmez elinden. Duyar veya duymaz… Ya da
duymazlıktan gelir… Bir sebeple, bir bakarsın ki kanım, canım dediklerin artık
yoktur.
İşte
belki de asıl problem burada. Kardeş diye tanımladıklarına, kanım, canım diyor
olmak. Onlar çekilince, kanı çekildi zannediyor insan. Oysaki yalnız değilsin;
sadece, tek başına kaldın. Ve her yükselmeden önce, bir miktar çekilme
olacaktır. Sonra bir de bakarsın ki etrafın gerçek bağlarla donatılmış.
Az önce
kardeşin geldi; “anne abim ne zaman gelecek, çok özledim” diyor. Sen kardeşine
iyi olmaya devam et. Ama kardeşliği bekleyeceğin yere dikkat et yavrum.
Ha, kırmızı arabanı soruyordun... Kardeşinin dolabından çıktı… Senin için saklamış….
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Yorumlar
insan neyi niçin yaptığını bilse keşke.
Gerçeğe ışık olan yüreğinize sağlık 🌸
Deneyimsel Tasarım Öğretisinin diğer yazıları gibi harika ve öğretici olmuş.
Ne güzel anlatmışsınız kaleminize sağlık…
Elinize sağlık💐