Çeviri

Sayfalar

Yakma Çıranı !


“Oh aman yandan, ne kurt varmış bizde de be!”

-Erik dalı gevrektir, erik dalı gevvrekktiiir-

“Hakikaten ablaa, ne oynadık! Bu yaştan sonra iyice delirdi bunlar demezler dimi?”

“Aman ne varmış canım… Aferin bak akıllı kız; kınasını kızlar  yapmış da İsmail abin darlamadan rahat rahat oynadık… Kıız sen niye oturuyorsun?!”

-Amanın eğmeye gelmeez-

“Ay yok ben oynayamam.”

“Aaa hadi canım”

“Abla sen bakma bunun oynamam dediğine, çıkmaz çıkmaz geçen bir çıktı, biz dedik herhalde bunun doktorası işletmeden filan değil, çengilikten!”

“Hımm seni gizli star seniii, sen bu gizlilerden korkacaksın... Bak geçende de bende gizli şeker çıktı, hiç de anlamadık ya, doktor tahlilde gördü de söyledi.”

 

Öyle ya, insan gözünün önündekinden etkilenir, gözünün önündekinden çekinir, gözünün önündekinden korkar… Ama asıl bizim için kıymetli olan veya daha çok etkilendiğimiz ise gizli olandır. “Şeker hastası oldum” değil de, “gizli şeker varmış” deyince daha bir şaşırıyoruz. Acaba hiç beklemediğimiz yerden geldiği için mi? Yoksa işaretleri belirgin olmadığı veya biz o işaretleri ayırt edemediğimiz için mi? Çünkü belirtiler hiç şeker hastasıymış gibi değildi, ama kontrolde bir gördü ki gelip kapının önüne dayanmış meğer. İşte insan o zaman, “yok canım ne alakası var” diyecek haldeyken, kapısındakiyle yüzleştiğinde bir şaşırma geliyor.

 

“Ay yoruldum, biraz oturalım m? Aa, bak bak abla, kim geldi!”

“Dürtme kız kolumu morarttın, hmmm eltilerin kraliçesi teşrif etmiş. Dur dur, söyleyelim de çocukları pistten alsınlar (sinsi bir gülme).”

“Niye öyle dedin, çok mu oynayacak dersin?”

“Yok yok, bizimkinin burnu pek yere inmez ya çoluğu çocuğu görmez eziverir maazallah.”

“Ay abla çok fenasın.”

“Kızım bilmiyor musun, en iyi ev onundur, en iyi araba onundur, en güzel çocuk onundur… Seninki tıp kazansın o sene tıp fakültesi kontenjanlar artmıştır da girmiştir zeki filan olamaz. Ölmüş gitmiş kadın, kibirli miydi bilmem ama eğer öyleydiyse bile bizimkisi Elizabeth’i bile sollar ben sana diyeyim. Bak bak nasıl süzüyor gördün mü üstten üstten…”

 

Bizimkiler pullu payetli “iki lafın belini kırma” örtüsünün altına sakladıkları dedikodularını ede dursun, biz gelelim “kraliçelerinin” sırtındaki yüke. İnsanoğlunun indirene kadar fark etmediği ağırlık; kibir. İnsanı yakıp kavuran bir öykünün giriş kapısı. Kibir ettiklerine ağır, kibredene daha da ağır bir yük. Kibirli olanla yüz yüze geldiğimizde tavırlarıyla bakışlarıyla konuşmalarıyla kendimizi nerelere indirdik. O çocuğundan bahsederken kendimizinkini atasımız, o evinden bahsederken bizimkini satasımız, eşinden bahsederken bırakıp kaçasımız, işinden bahsederken mesaiyi yakasımız geldi… ama kibir, kibre maruz kalana bir öğlen sıcağı güneşiyken, sahibine ise bir iklim kıtlığıdır. Öğlen güneşi bir köylünün ekinlerini susatır ama öldürmez, hayvanlarını bunaltır ama çatlatmaz. İş iklim kıtlığına dayandıysa ekinler de kurur, hayvanlar telef olur.

 

Düğündeki kraliçenin kibri aşikardı. Nereden baksan görürdün. Çok da üzülürdün. Çok canın yanardı ama “ben böyle yapmam” veya “ben onun yanında durmak istemem” deyip, tedbirini alman da mümkündü. Niyet evresini geçeli çok olmuş, apaçık ortaya çıkmıştı çünkü.  Tabii ki en başında işler böyle değildi. Birdenbire küçük dağlar onun olmadı, yavaş yavaş, adım adım çıktık buralara. Çünkü hayatta hiçbir şey birdenbire olmaz der Deneyimsel Tasarım Öğretisi.

 

O şeker önce gizlendi sonra aşikar şekere döndü. O kibir gizlendi, niyette başladı, sonra açığa çıktı. Biraz evvel piste adım atmaktan çekinen birine, bu çekimserliğin bende olmamasından dolayı yaptığım baskı, eltiler kraliçesinin merdiveninin ilk basamağıydı. Çaktırmadan veya içten içe bana benzemeyenlere karşı iyi taraflarım gönlüme, gözüme hoş geldi. Onların benden farklı olan tarafları bana tuhaf geldi. Tam da böyle tutuştu bu kibrit. Dışardan baktığında aşikar olan kadar acıtmayan ama içerden baktığında “yok canım ben ne dedim ki” ile yıkanması kolay olan bir çamur sıçraması, niyet kirlenmesi…

 

Gizli şekeri duyunca eli ayağına dolaşır ya insanın, hemen bir diyetisyene veya doktora gideyim de bana bir beslenme planı çıkarsınlar deyiverir yapmayacak bile olsa. Hah işte, gizli kibir de en az bu kadar bir el ayak dolaşmasını hak eder. Fark etmeden, için için kirlenen niyetime bir diyet lazım. Nereden mi başlamalı? Kendi avantajlarımızı gördüğümüz her yerde hemen karşı tarafın övgüye değer yönlerine odaklanan bir el freni sisteminden. Bu freni geliştirmezsek, o diyetle niyeti aklamazsak, gizlendiği yerde palazlanan ve ilk ateşi tutuşturan çıranın adı kalbimize yazılır; nam-ı diğer kibir.

                                                                              ===

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.

 

===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 

Yahya Hamurcu

You May Also Like

11 comments

  1. Adsız23/11/22

    Gerçekler ancak bu kadar keyfli anlatılır:) Düğüne biz de misafir olduk, aynı zamanda dersimizi de aldık:)) Teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. Adsız23/11/22

    Gizli şeker olur da gizli kibir olmaz mı? İlk işareti de hiç de kibir gibi gözükmeyecek ama el altından niyetini kibre akıtacak ufak bir düşünce… başkasının zorlandığı yeri anlamaktan kaçınmak; kendi yaptığını da normal göstermek; “e çünkü normal olan bu!”culuk, “ne var canım ki bunda”cılık… insan kusursuz değildir ama
    “Zaten kusursuz olan biri varsa da o da benim’dir”cilik… “böyle olmanın sebebi benim gibi olmaman/yapmaman”cılık…
    Herkeslere akıl vermeler, kendi yaptığından asla vazgeçmemeler, karşı taraf güçsüzse dikkate almamalar, dediğimi yaplar, beni dinlemediğin için böyle oldular…
    İnsanın kendine karşı kibirden daha büyük zulüm yok malesef. Peki çözümü: hatamızı kabullenmek. Ne hatası? Hatamız yok mu? Ne hata yaptığımızı bulamıyorsak en büyük hatayı yapıyoruz demektir yani hatamızı göremiyoruz. Çünkü %1 de olsa bir hatamız var, o kadar mükemmel değiliz :) çok şükür ki kusurlu ve aciz hata yapan canlılarız. Başkasının iyi tarafını görmek zordur ama kendinin kötü tarafını görmek ondan da zor. Başkalarının değil de kendimizin kusurlarını azaltmak duasıyla :)

    YanıtlaSil
  3. Pınar Yenilmez23/11/22

    Kibir, kibre maruz kalana bir öğlen sıcağı güneşiyken, sahibine ise bir iklim kıtlığıdır. Bir insan neden telef ettiği kendini, kuruttuğu bilincini göremez, duyamaz, işitemez. Çünkü hep en en en iyisinin kendinde olmasını ister. Oysa o en iyi o en mükkemmel olan sadece onu YARATANDADIR. Bir düşünse, ah bi düşünse...

    YanıtlaSil
  4. Ayşe Temelci23/11/22

    Oysa insan karşısında olanın, olumlu tarafına odaklanıp aşikar ettiğinde, kalpler ne güzel de bağlanıyor.

    Bunu söyletmeyeni ne açık aşikar edilmiş bu makalede. Niye söyleyemediğimizi deşifre etmiş, Kibirden.

    Sakınanlardan olalım inşaAllah 🕊

    YanıtlaSil
  5. Adsız24/11/22

    Nasıl güzel bir ustalıkla açığa çıkarmışsınız gizli olanı🌸
    İnsan doğuştan kendisine verilenlerin kendinden olduğunu zannediyor. Böylece verilenlerle övünmeye başlıyor. Karşı taraftaki beğenmediği kibrettiği özelliklerin şifası olduğunu bilmeden büyüklendikçe büyükleniyor. Karşıdakini küçülttükçe küçültüyor.
    El frenini çekebilenlerden olmak dileğiyle emeğinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  6. Ne güzel anlatmışsınız, emeğinize sağlık ☺️

    YanıtlaSil
  7. Adsız24/11/22

    Ne kadar güzel bir yazı MAŞALLAH. Emeklerinize sağlık, yüreğinize sağlık, fikirlerinize sağlık. Algılayıp doğru olanı hayatımıza geçirmek de nasip olsun İNŞALLAH 😇🥰🌷

    YanıtlaSil
  8. Adsız24/11/22

    Çok güzel bir strateji verilmiş bayıldım :)

    YanıtlaSil
  9. Adsız24/11/22

    Çok güzel bir yazı
    Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  10. Adsız25/11/22

    Nasıl hem acıyla hem keyifle okunan bir yazı olmuş.
    Yol bitmeden olumsuz özelliklerinin, başta kibrinin farkına varan,
    değişip, dönüşebilen;
    En sonunda Galip olmayı hak edenlerden olmayı diliyorum.
    🧡

    YanıtlaSil
  11. Adsız25/11/22

    Niyet, ana kapı…
    Emeklerinize sağlık 🪅

    YanıtlaSil