Oğlum
arkadaşını gerçekten sen mi dövdün?
Yemeklerimi
gerçekten beğendiniz mi?
Niyazi beni
gerçekten aldattın mı?
Doktor bey, bana gerçeği söyleyin…
Gerçekten
hafta sonu bize mi geliyorsunuz?
Bu
gördüklerim gerçek olabilir mi?
Bu
duyduklarım gerçek olabilir mi?
Gerçek,
gerçek, gerçek…
Hayatımızda
belki de en çok kullandığımız kelimedir; gerçek!
İnsan doğası
gereği gerçeği merak edecek şekilde yaratılmıştır. Bu nedenle de gerçeği
öğrenmek, bilmek ister. Bu tüm insanlar
ve tüm konular, tüm zamanlar için geçerlidir. Deneyimsel Tasarım Öğretisi; “Mesele
gerçeği bilmek ya da öğrenmek değil, o gerçeği duymaya hazır mısın?” der.
Eşimiz bizi
aldattığını söylediğinde ne yapacağız?
Çocuğumuz
arkadaşını dövdüğünü söylediğinde ne yapacağız?
Doktor
öleceğimizi ya da kanser olduğumuzu söylediğinde ne yapacağız?
Gerçeği
duyduk ya da gördük; şimdi ne yapacağız?
“Yaaa, ben
hiç düşünemedim”, “şu an şoktayım; ne diyeceğimi bilmiyorum”, “hiç inanamıyorum…”
Bu ve buna benzer cümleleri kullanarak, kıvırmaya çalışırız. Gerçeği kabul
etmek yerine, ona kılıf uydurmayı tercih ederiz. Neden? Deneyimsel Tasarım
Öğretisi der ki “İnsanoğlu merak ettiği gerçeği duymaya hiç ama hiç hazır değildir.”
Peki neden?...
Soru şu: Gerçeğe cesaretin var mı?
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yorumlar