Çeviri

Sayfalar

Çoktan Yeğdir Azın Bereketi…

 


Her geçen gün, birbirine benzer olmuştu. Sabahtan akşama kadar yoğunluk ama elde ne var?Neredeyse hiç... Farklı bir hayat için çok mu geçti? Hayat “sil baştan”ı sever mi? Mevcut düzen nasıl daha verimli hale çevrilebilir? Düşünceler düşünceler...

İnsan bulaşık yıkarken bu kadar çok şeyi düşünebilir miydi?  Temizlik yapıyordu Ayşe. Sanki hayatında ilk defa yapıyormuş gibi. İşiyle o kadar meşguldü ki evine hiç vakit ayıramıyordu. Ve günler birbirini kovalıyordu. Çalıştığı hastanenin sorumlu hemşiresiydi. Ama o bildiğiniz masa başı sorumlularından değildi.

Her servisin sorunlarıyla yakından ilgilenir, arayan onu ya hastalarla ilgilenirken ya da kendi odasında bir çalışanın derdini dinlerken bulurdu. Çalıştığı sürenin hakkını verir, hem çalışanlar hem patron tarafından çok sevilirdi.

Ah keşke evde de bu kadar başarılı olup, kocası ve çocukları tarafından takdir edilseydi. Onlara hak da vermiyor değildi. Ama ne yapabilirdi? Zaten çok fazla çalışıyordu ve eve yetemiyordu. Bir şeyler yanlış gidiyordu ama ipin ucu kaçmıştı artık; neresinden tutacağını bilmiyordu. Evde herkesin kendi odası, kendi hayatı vardı. Kocası işten geç gelir, salondaki koltukla bütünleşir, televizyonun karşısında yemeğini yer, çayını içer ve uyurdu. Oğlanlarsa zaten evi otel gibi kullanır, odalarından çıkmazdı. Ayşe’nin de küçük çalışma odası, günün yorgunluğunu attığı kafa dinlediği tek yerdi.

Her gün birbirinin aynısıydı ta ki babası vefat edene kadar. Ani değildi, zaten kanser hastasıydı ve son günleri yoğun bakımda geçmişti. Üzgündü ve artık annesini yalnız bırakmaması gerektiğini biliyordu. Tek çocuktu. Bu onun evlat olarak göreviydi. O kadar insana faydası oluyordu ya annesine mi olmayacaktı. Annesi artık onun yanında olmalıydı. Annesini ikna etme sürecinun zaman alacağını biliyordu.

 Annesi, kolay kolay düzen değiştirmezdi. Evinde bile yıllarca tek bir eşyanın yerini değiştirmemişti. Ama artık unutkanlığı vardı ve yalnız kalamazdı.

Ayşe planını yapmıştı. Evini annesinin de rahat edebileceği şekilde düzenlemeye karar verdi. Yıllardır izin kullanmıyordu, şimdi artık eviyle ilgilenme zamanı gelmişti. Ramazan da yaklaşıyordu. Patronundan bir hafta izin aldı. Bu izni bir fırsata çevirmeye karar verdi. Madem o kadar vakti olacaktı o zaman Ramazan’a yaraşır bir arınma olsun diye düşündü.

İzninin ilk günüydü, sabah erkenden işe koyuldu. Önce mutfaktan başlamaya karar verdi. Ne de olsa en çok kullanılan, hareketin en fazla olduğu yerdi. Ne kadar çok kullanmadığı bardak, yemek takımı, tencere-tava varmış. Dolapların içine girdi hepsini boşaltmaya karar verdi. Bazılarını sanki ilk defa görüyordu. Evi genişti tamam ama bu kadar mutfak eşyasına ihtiyacı var mıydı ki? Hem bu kadar şey bu eve hangi ara girmişti? Bilmiyordu… Bildiği tek şey bu kadar eşya kalabalığını artık istemediğini. Belki bu yüzden evde herkes kendi hayatını yaşıyordu; evin bereketi yoktu.  Hiç kullanmadığım ne çok şey varmış, ihtiyacım olmayan bu kadar eşya aynı zamanda bana yük olabilir mi acaba, diye düşündü. Arınmaya karar verdi.

Madem vakti vardı... Babasını yeni kaybetmiş olmanın üzüntüsü, annesini yanına alma kararı, Ramazan’a hazırlık... Uzun zamandır yapması gereken birikmiş işler vardı evinde. Uzun zamandır birikmiş sorular vardı zihninde.   Bulaşık yıkıyordu ama aklından ne çok şey geçiyordu. Sanki yıllardır yanmayan ampuller yanıyordu kafasında. Yapbozun parçaları birleşiyordu sanki... Her açtığı dolabın içini temizleyip, fazlalıkları ayırdıkça hayatıyla ilgili ciddi bir muhasebe yapma fırsatı bulmuştu. Ne için yaşıyordu, amacı neydi, nereye gidiyordu? Hayatında başka hangi fazlalıkları ayıklaması gerekiyordu? Hangi davranışları aşırıydı ya da neyi eksik yapıyordu?

Aramadığı akrabaları, görüşmediği komşuları vardı. Küs değildi ama gönül koymuştu hepsine aramıyor sormuyorlardı hiç. Mesafe koymuştu bu yüzden onlara. O da arayıp sormazdı. Herkes kendi yağında kavruluyor nasılsa, diye düşünürdü. Oysa dışarıda da akıp giden bir hayat vardı, yakınında insanlar vardı.

 Hastanede ilgi bekleyen hastalar gibi onlar da ilgi bekliyor olabilir miydi? Hiç aklına gelmeyen şeyler geliyordu aklına; belki de ona ihtiyaçları vardı, belki de onun araması gerekiyordu. Hiç onların dertlerine, ihtiyaçlarına odaklanmadığını fark etti. Kimin neye ihtiyacı olduğunu, kime nasıl yardımcı olacağını düşünmenin ona iyi geldiğini fark etti.

Kek yapıp komşusuna ikram etmeye karar verdi. Ne de olsa kapıyı açtığında ilk gördüğü kişiydi Sevda. Hiç çalmazlardı birbirlerinin kapılarını. Ayşe’yi görünce şaşırdı o yüzden. Tebessüm edip, uzattı kekini. Teşekkür etti Sevda ve azıcık lafladılar ayaküstü.  Ne iyi hissettirdi vermek diye düşündü. Bunu niye daha önce akıl edemediğine şaşırdı. Yine tebessüm etti.

 Tebessüm... Eksiklerinden biri de buydu sanki Ayşe’nin; evde pek gülümsediğine şahit olmazlardı. Neden olmasın, başta biraz yapay olabilir ama yaptıkça oturur, diye düşündü.

Birilerini mutlu ediyor olmak kıymetli. Tebessümüm belki birilerinin tebessümüne sebep olacak. Senden dolayı doğru bir şeyler yapmışsa, bundan sana da pay olacak belki.

Ramazan’a hazırlık yaparken bütün fazlalıklardan arınmaya karar vermesi ne iyi olmuştu. Hayatındaki fazlalıklar, eksik kaldığım yerleri görmeme de engel oluyor mu acaba derken, hedeflerini gözden geçirmeye başladı. Bir an açık duran mutfak penceresinin camında yansımasını gördü, bakakaldı, tebessüm etti, evet fena değil, kendiyle konuşup, geçmişin muhasebesini yapıyordu, niyetini gözden geçiriyordu.

Evet, bir şeyler yanlış ve eksik gidiyordu hayatında ama neydi onun yenilenmesindeki engel?  İnsan kendisinde hata bulmakta zorlanır. Hayatımızdaki fazlalıklar, fazla tüketim, fazla eşya, dış dünyaya karşı fazla ilgi, fazlaca iş hayatı. Fazlası zarardı her şeyin, Ayşe en azından farkındaydı artık. Küçük bir temiz niyeti, aslında ne kapılar açmıştı, neleri fark ettirmişti.  Beyninin içinde dönen binlerce sorunun içerisinde, “Evde yapamadığım ne?” diye düşündü. Aslında burnunun ucundaydı, eviyle hiç bu kadar ilgilenmemişti. Zihninde ve evde birikmiş ne çok iş varmış.

 Bilinç verip düşünmeye başlayınca, gözünün önündeki sis perdesinin biraz aralandığını hissetti. Soru varsa cevap da vardır elbet...

Akşam olmuştu. Bir günde ancak mutfak temizliğini yapabilmişti. Daha kıyafetler, salondaki fazla eşyalar, kitaplar… Ayrıştırmayı bekleyen ne de çok eşya vardı. Evde ihtiyaç karşılamanın ötesinde istekler için alınan bu eşyalar, kim bilir kaç ailenin ihtiyacını görecekti.

Bu düşünceler içindeyken kapının ısrarla çaldığını fark etti. Önce çocukları, sonra kocasını karşıladı tebessümle kapıda. Çok şaşırdılar... “Buna alışmaları gerekecek, diye düşündü camdaki yansımasına bakarak... Sabır ve gayret ile devam!..


===

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide Ustalık”Başarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.

 

===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 

Yahya Hamurcu

 


You May Also Like

1 comments

  1. Adsız11/3/24

    Teşekkürler elinize sağlık, güzel yazı için...

    YanıtlaSil