On sekiz yaşına bir gün kala, Ayça çok heyecanlıydı. Nihayet ders bitti, okuldan çıktı, eve doğru yol aldı. Yarın ki doğum gününü düşünüyordu. O kadar heyecanlıydı ki bir ay öncesinden hediye listesini hazırlamış ve herkese söylemişti. Hediyelerin hepsi gelir miydi ya da daha fazlası mı olurdu acaba? Neden olmasın ki? Büyük bir parti planlamıştı ve aileden birçok kişiyi davet etmişti.
Tabi arkadaşlarını da unutmamıştı, acaba
onlar neler alacaktı? Tahmin etmeye çalıştı... Teyzesi söz vermişti; o
beğendiği elbiseyi kesin alacaktı. Halası da birlikte baktıkları çantayı
almıştır. Amcam da yıllardır sohbet konusu olan o son model telefonu alır
herhalde diye geçirdi içinden... içi içine sığmıyordu; artık yetişkin olacaktı.
Nihayet yıllardır beklediği, hiç kimseden izin almadan, istediği kararı alabileceğini
düşündüğü on sekiz yaşına girmek üzereydi...
İnsan, daha özgür hissetmek için bir yaşı bekler.
Mutlu olmak için bir şeylere sahip olmayı, bir sevgiyi, bir
ilgiyi...
Başarılı hissetmek için, iş yerinde yükselebilmeyi ister.
Bekler durur...
Peki ya o beklenti içinde olduğumuz şeyler, istediğimiz gibi
olmadığında...
Ayça
kapıyı açtığında ev, her zamankinden daha sessizdi. Ev halkının doğum günü
hazırlıklarıyla meşgul olacağını beklerken, evde kimsenin olmamasına şaşırdı.
Tam o sırada telefonun sesi ile irkildi. Arayan babasıydı, amcası hastaneye
kaldırılmıştı ve üstelik durumu da riskliydi. Tüm aile hastaneye gidiyordu...
Hayat, insanlar planlar yaparken, ummadığı yerden insanı yakalar...
Ayça
da bu haberi alınca olduğu yerde, kanepeye çöktü. Oysa günü nasıl da güzel
başlamıştı. Ne hayaller kurmuştu... Ne de olsa insan, her gün on sekiz yaşına
basmıyordu ki... Unutulmaz bir kutlama, sevdiklerinin ilgisi, hediyeler... Ne
güzel olacaktı... Ancak şimdi hayallerinin yıkıldığına mı üzülsün yoksa
amcasının hastanede olmasına mı...
Sanki tüm gücü çekilmiş gibi hissediyordu. Neden her şey böyle
üst üste geliyordu? Hayat onunla dalga mı geçiyordu? Ne zaman hayaller kursa;
mutlu olacağını, çok eğleneceğini düşünse, bir aksilik yaşıyor ve tam tersi
oluyordu. Mutlu olmayı hak etmiyor muydu yani?
Şimdi...
Ayça'nın öyküsünü farklı bir senaryo ile başa sarsak nasıl olurdu?
Bir bakalım...
Ayça
okuldan çıktı, evine doğru yol aldı. Yürürken annesinin şu sıra yoğun
çalıştığını hatırladı. Çok yorulmuştur, dedi. Eve gidince sıcak bir çorba
yaparsa annesinin mutlu olacağını düşündü. Doğum günü geldi aklına... On sekiz yaşına girecekti... Artık çocukluk bitmiş, yetişkinlik
dönemi gelmişti.
Sorumluluklarının farkındaydı. Zaten çalışkan bir kızdı Ayça. Okulunda başarılı olduğu gibi, evdeki işlere de destek olurdu. Harçlığını çıkarmak için yarı zamanlı işlerde çalıştığı da oluyordu. Zamanını verimli kullanır ve günlerini planlı geçirirdi. Akrabalarını arayıp sormayı da ihmal etmezdi. Teyzesi, halası, amcası ile sıkça görüşür, hem onlara bazı konularda danışır hem de elinden geldiğince onların işlerine yardım ederdi. Yarın artık yetişkinliğe adım atacaktı. Sorumluluklarının hakkını verebilmeyi umuyordu...
Ayça kapıyı açtığında ev, her zamankinden daha sessizdi. "Anne! Baba! Ben geldim” diyerek evdekilere seslendi ancak kimseden ses çıkmadı. Tam o sırada telefonun sesi ile irkildi. Arayan babasıydı, amcası hastaneye kaldırılmıştı ve üstelik durumu da riskliydi. Tüm aile hastaneye gidiyordu...
Ayça
ilk şokun etkisinden sonra hemen hastaneye gitmek için hazırlanmaya başladı.
Bir yandan amcası için dua ediyor, bir yandan da kuzenlerine ve ailesine nasıl
destek olacağını düşünüyordu...
Hayatta her yaşadığımız olay, bizi daha da güçlendirmek içindir.
İnsanoğlu ya kontrol edemediği olayları değiştirmeye çalışır ve işler içinden çıkılmaz bir hal alır, şikayet eder...
Ya da kendini dününe göre daha güçlü, daha iyi yapmak için çaba sarf eder...
Her ikisi de bizim elimizde...
Peki bizim hayattaki beklentimiz kimden? Kendimizden mi? Başkalarından mı?
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yorumlar
Bulduklarım tam anlamıyla gerçek, Umduklarım yani beklentilerim gerçekleşmeyebilir. Belki de hiç gerçekleşmeyecek bu şeylere bel bağlamak ne kadar insanı mutsuz eder değil mi...