Çeviri

Sayfalar

Bir Kırmızı Bisiklet Hikâyesi

 






Kaç zamandır hayalini kurduğu kırmızı bisikletine nihayet bugün kavuşacaktı. Üzerinde siyah kartal çıkartmaları, kartal gözü aynası, parlak jantları ve tekerleklerin tellerindeki kartal sembolleri… Ve tabii ki havalı bisikletine bir o kadar yakışan havalı kornası…

Ne çok beklemiş, ne hayaller kurmuştu?

Rüzgârı önüne alıp yokuş aşağı hızla sürecekti. Ön tekerini kaldıracaktı. Engellerden atlayıp kaldırımlardan hızla yola inip tekrar kaldırıma çıkacaktı. Artık o da mahalledeki havalı abileri gibi olacaktı. Tabii kızlara atacağı hava da cabası...

Babası arayıp "Hadi aşağı in!" dediğinde sanki kalbi yerinden çıkacaktı. Öyle bir fırlamıştı ki annesinin "Sakin ol, bir yerine bir şey olacak!" diye uyarması gerekmişti. Tutmayan ayakları ile o merdivenleri nasıl indiğinin hiç farkında değildi. Apartman kapısını açtığında kalbinden sonra gözleri de yerinden çıkmıştı sanki!

Bir yandan babasına teşekkür ediyor, öte yandan bisikletin üstünde durmaya çalışıyordu. Ama bir problem vardı. Bırak bisikletle engeller aşmayı, rüzgâra karşı sürmeyi… Daha bisikletin üstünde duramıyordu. İndi, bindi. İndi, bindi. Kim bilir kaç kez denedi ama bisikletin üstünde duramıyordu işte! Gözleri çizgi film karakterleri gibi büyümüş, yaşlar aktı akacaktı. Birden itti bisikleti.

Günlerdir beklediği, hayalini kurduğu, gözünden sakınacağını düşündüğü bisikletini itmişti. Kaldırıma oturmuş, ellerini bağlamış, kafasını yere eğmişti. Belki Karadeniz'de gemileri batmamıştı ama bisikleti ile kurduğu hayalleri yerle bir olmuştu. İçindeki o coşku, birdenbire patlamış balon misali sönüvermişti.

Durumu fark eden babası "Bisikleti süremedin diye mi bu hallerin? Hadi kalk bakalım, daha yeni başlıyoruz. Sen böyle ilk günden pes edersen işimiz var." dedi. Babasından aldığı komutla hemen gözyaşlarını sildi. Babasına “Hayır” demek, onu mahcup etmek, isteyeceği son şeydi.  Çömeldiği kaldırımdan şevkle kalktı. Bisikletini attığı yerden aldı ve yeniden denedi. Düştü, kalktı, her yeri çürük yumurta gibi morardı.

Günün sonunda, üstünde durma işini çözmüştü çözmesine ama… Şimdi de düz gidemiyordu ve hala düşüyordu. Sanki herkes ona bakıyor "Bir bisikleti süremedi beceriksiz!" diye alay ediyorlardı. Babası “Bugün için çok iyi performans sergiledin artık yeter, yoruldun." dedi. "Beni teselli etmek için moral vermeye çalışıyorsun. Neresi iyi performans? Halime bak her yerim yara bere içinde ve hala süremiyorum." diye cevap verdi. Babası ellerini oğlunun omzuna attı ve "Bugün belki süremedin ama yarın var, sonraki gün var. Sen bu azimle yaparsın, sana inanıyorum." dedi.

Ertesi gün "Ya yine süremezsem!" endişesi ile tüm gün babasının gelmesini bekledi. Bir önceki günden daha iyi gibiydi ama hala düşüyor, direksiyonu hala yeterince düz tutamıyordu. "Hâkimiyetin çok iyi, sen bu işi çabuk kotaracaksın." diyen babası acaba başka birinden mi bahsediyordu? Bir yandan da babasının ona güvenmesi iyi hissettiriyordu.




Babası bir yandan arkadan destek veriyor bir yandan da konuşuyordu. “Öyle üç beş deneme ile pes etmek olur mu? Sen beni görseydin, ayağımı diğer pedala atamamıştım ilk gün. O kadar düşmüştüm ki yaz boyu dirseklerimdeki yaralar geçmemişti. Sadece ben mi? Beton Mehmet, Deli Fişek Ali, Mermer Nihat… Hepsi lakabının hakkını veren tiplerdi. Çetin vakalardan sağlam çıkmış mahallenin bıçkın çocukları da öyle... Ama gel gör ki iki tekeri olan bu mereti sürmek hiç göründüğü gibi kolay değildi. İlk zamanlarda tabii… Okul Müdürümüz geldi aklıma bak! Onun da hakkını verdiği bir lakabı vardı: Şefkatli Şevki. Ne severdik! Her birimizin iyi olduğu yönleri görürdü. Başarısız olduğumuzda bağırıp çağırmak yerine bizi anlar ve sırtımızı sıvazlar, moralimizi yüksek tutmamızı sağlardı.”

Öyleyse insanın başarılı olması için sadece inanması yeterli değildi. Başarıya giden yolda duygularını yönetebilmesi ve moralini yüksek tutacak sebepleri bulabilmesi de çok kıymetliydi. Nasıl ki bir kuş tek kanat ile uçamıyordu. Uçmak için iki kanada ihtiyacı vardı. Bizler de bir cebimize inanç, diğerine yüksek motivasyonu koyduğumuzda hedefimize yaklaşabiliyorduk. 

Bisikletle dengemizi sağlayamazken keyifle sürüş yaptığımız günlere ulaşmaya hak kazanıyorduk…


 

===

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.

 ===

 “Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 Yahya Hamurcu

 

You May Also Like

16 comments

  1. Adsız7/9/23

    Elinize emeklerinize sağlık hocam

    YanıtlaSil
  2. Adsız7/9/23

    Düşsekte yeniden şevkle devam edebilmek çok kıymetli…
    Kaleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  3. Ellerinize sağlık... ❤

    YanıtlaSil
  4. Zeynep7/9/23

    Kaleminize sağlık.. 🍃

    YanıtlaSil
  5. Adsız7/9/23

    Elinize sağlık. okuyan herkesin bir anısına denk düşen bir yazı olmuş. Başarının sonuçla ilgili olmadığı, cesaretin, çabanın asıl hedef olmasının önemine ne de güzel değinmişsiniz…🌻

    YanıtlaSil
  6. Adsız7/9/23

    Her yeni öğrendiğimiz konularda yetersiz hissetmemiz, hata yapıyor olmamız şevkimizi kırmamalı.. tekrar hatırlattığınız için teşekkürler.. kaleminize sağlık..🌸

    YanıtlaSil
  7. Sinem K7/9/23

    Emeklerinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş 👏🏻

    YanıtlaSil
  8. Işıl Sezer7/9/23

    Bir cebimizde inanç, diğerinde motivasyon, hedefe doğru yola devam 🙋🏻‍♀️

    YanıtlaSil
  9. Betül7/9/23

    Çok keyifli bir yazıydı
    Ellerinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  10. Adsız7/9/23

    Kalemizine sağlık, hedefe ulaşmak için duygularımızı yönetmenin ve moralimizi yüksek tutacak sebepler bulmanın ne kadar önemli olduğunu ne güzel anlatmışsınız.

    YanıtlaSil
  11. Adsız9/9/23

    İstediğimiz bir şeye ulaşmak için ihtiyacımız olan gayret içimizde saklı bir cevher,gayret sonuca aşıktır, ayrıca bedel ödeyerek istediğimizi elde edebiliyoruz,çok güzel bir demet olmuş,emeğinize sağlık🦋

    YanıtlaSil
  12. Adsız9/9/23

    Herkes bir şeye ilk başladığında bocalar. Herkes düşer. Peki şimdi ne yapacaksın?
    Umut veren yazınız için çok teşekkürler:)

    YanıtlaSil
  13. Ne güzel bir öğrenme, teşekkürler

    YanıtlaSil
  14. Elif Altun10/9/23

    Öğrenmenin stratejisi sebeplere odaklanmakta ve hiç ümidimizi kesmemekte gizli…

    YanıtlaSil
  15. Adsız10/9/23

    düşmemek diye bir şey yok. öyleyse düştüğümüzde ne yapacağız? doğru yöntemlerin cebimizde oluyor olması gerekiyor. insan vazgeçmemeli iyiden ve güzelden

    YanıtlaSil
  16. Sebep oluşturmanın motivasyonunu oluşturmak... Ne güzel bir strateji... Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil