Yazıyor… Yazıyor…
Ümidini kaybeden adamın tüm aramalara rağmen
ümidini bulamadığı yazıyor…
Yazıyor… Yazıyor…
Zavallı adamın kendini nasıl böyle bir duruma
düşürdüğü yazıyor…
Yazıyor… Yazıyor…
Uzmanların ümidinizi kaybetmemeniz için sunduğu
önerileri yazıyor…
Böyle bir manşet duymadık belki ama bu cümlelere
çok şahit olmadık mı hayatımızda?
Bazen başvurduğu işi alamayan bir gencin bakışında…
Bazen eşini kaybetmiş bir kadının gözyaşında...
Bazen bir yakınının hastalığını öğrenmiş birinin düşmüş
omuzunda...
Yere düşen bir çocuğun ellerinin tozunda...
“Yoruldum, artık devam edemeyeceğim!” diyen bir
yaşlının kalp atışında…
Sahnede söyleyeceği repliği unutan bir oyuncunun
hatırlamak için çırpınışında…
Hepimiz bazen bir şeyleri yapamayız, bir şeyleri kaybederiz...
Hepimiz bazen yoruluruz, devam etmek istemeyiz…
Tekrar yapmayacağımızı, gücümüzün yetmeyeceğini
düşünürüz...
Hepimiz bazen reddediliriz…
Ve hepimiz bazen kendimizi başarısız ve mutsuz
hissederiz...
Dahası ömrümüzün sonuna kadar artık o duygu ile
yaşayacağımızı zannederiz…
Ama adı üstünde işte; sadece bir zan…
Şimdiye kadar geçmeyen neye şahit olduk ki
yaşadıklarımız kalıcı olsun?
Hep bir umut yok mudur oysa hayatta?
İşe başvurmak, bir şeyi başaracağımıza dair inancımızın
delili değil midir aslında?
Eşini kaybetmiş olmak, o ana kadar bir eş ile
yaşadığımız anlamına gelmez mi? Bu ayrılışın bizi üzüyor olmasının sebebi yaşadığımız
güzellikler değil midir?
Şu anda hasta olmak, dün sağlıklı olduğumuzu ve
dahası yarın da iyileşebileceğimizi göstermez mi?
Yere düşmek için önce ayakta olmak gerekmez mi?
Yorulmuş olmak aslında ne kadar çalıştığımızı
anlatmaz mı?
Sadece sahneye çıkabilmiş olmak bile başarılı
olduğumuz anlamına gelmez mi?
Bazen yanlış taraflara bakarız. Yaptıklarımızı,
ortaya koyduklarımızı veya bize sunulanları göz ardı ederiz ve bizi üzecek
olanlara odaklanırız. Oysa bir şeyin yok olması, daha önce var olduğunun ve
yeniden var olabileceğinin de işareti değil midir?
O halde neden ümit etmek yerine ümitsizliği
seçelim?
Kilo vermeye çalışırken kilo almış olabiliriz.
Neden yaptığımızdan geri duralım? Neden “Nasıl olsa diyeti bozdum.” deyip diyeti bırakalım? Diyetimizi bozduğumuzda
değil, diyeti bozduğumuz için bıraktığımızda kaybederiz. İlk çatlağı örtebilirsek
yarık oluşmaz.
İnsanlar golü, hata yaptıklarında veya kaybettiklerinde
değil, ondan sonra çabalamayı bıraktıklarında yerler. İnsan gol yediğinde
maçı kaybetmez, gol yedikten sonra çabalamayı bıraktığında kaybeder.
Peki, “Uzmanların önerisi nedir?” derseniz:
Çok basit aslında. Tek heceli, dört harflik bir
kelime: Şevk… Onu alıyoruz ve aşağıdaki talimatları hayatımıza geçiriyoruz.
1. Şevkini
koru!
Sen yeter ki isteğine ulaşacağına inan ve moralini
hep koru!
Korkma, ümit et!
Süre bitmedi.
20-2 yeniliyor olabilirsin ama oyun devam ediyor.
Senin rakibin senden 18 sayı aldıysa sen de yapabilirsin. Başkası da yapabilir.
Bir kapı varsa, açılmak için oradadır. Sen kapıyı
çalmaya devam et!
2. Şevk
ver!
Yanlış da yapsalar insanlara moral ver. “İnsan
yanlış yapar.” deyip şefkat kat.
Düşen çocuğun elini tut, “Tekrar deneyebilirsin!”
de! “İnsan düşe kalka öğrenir.”
Tam kaybettiklerini düşündükleri bir anda,
Bazen, bir gülücükle,
Bazen, “Olsun bir daha deneriz!” gibi küçücük bir
cümleyle,
Bazen, sadece omuzuna koyduğun
ufacık bir dokunuşla yeniden ayaklandır. Yeniden başlayabilmeleri, yeniden
deneyebilmeleri için onlara inanç ve moral hediye et!
Yazıyor… Yazıyor…
Yarın havanın bugünkünden daha güneşli olacağı
yazıyor…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Ataletin, moral bozukluğun ilacı: Şevk
Ellerinize sağlık🌻
Emeklerinize sağlık
Çok güzel ve akıcı bir yazı, teşekkürler 🎀
Yazanların kalbine sağlık 🤍
Korkma, ümit et!
Süre bitmedi.
Düşen çocuğun elini tut, “Tekrar deneyebilirsin!” de! “İnsan düşe kalka öğrenir.
Kaleminize sağlık, ne güzel ifade etmişsiniz.