Tarih 10 Ekim 2018…
Bu, kendime gönderdiğim bir sesli mesajdır…
İnsanlar benden şefkat beklediler, oysaki benim
daha çok ihtiyacım vardı.
Kimsenin bana şefkat göstermediği bir yerde, herkes
benden bekliyordu. Yapamıyordum, altından kalkamıyordum, başarısız olmuştum.
Zor zamanlar geçirmiştim, ardından daha zor
zamanlar ve daha da zor zamanlar…
Bütün ümitlerim tükenmiş, bütün gayretim bitmişti. Çalacak
kapım kalmamıştı.
Çaresizlik, bitmişlik ve vazgeçmişlik... Biliyordum,
bu durumdan çıkmam lazımdı ama ne gücüm ne enerjim hiçbir şeyim kalmamıştı.
Zaten bu hayatta iyi olan neyi başarabilmiştim ki? Neyi güzel yapabilmiştim?
Hep böyle mutsuz, hep böyle üzgün mü kalacaktım?
Tarih 13 Mayıs 2020…
Bu, kendime gönderdiğim bir sesli mesajdır…
Ben kendime acımasızlık ettim ama fark ettim ki; kendime
acımadığımda, şefkat göstermediğimde bile bana şefkat gösteren var.
Göremedim. Belki de görmek istemedim ama hep bir el
vardı. Yaramı iyileştiren, üzgün olduğumda gözyaşımı silen… Her zorluğuma bir
kolaylık veren…
Göremedim. Hep ümit vardı. Her doğan güneş, her
aldığım nefes bir ümitti, moraldi. Hep bir seçenek vardı, daha iyisi vardı.
Göremedim, haksızlık ettim, nankörlük ettim. Şefkat
gösterdikçe bana da şefkat gösterildiğini fark ettim. Yakınlarıma ümit verdikçe
-ama kandırarak değil- gerçekten ümit verdikçe… Ümidimin arttığını, yüzümün
güldüğünü fark ettim.
Gerçekte hayat karanlık değildi. Sadece ben
ellerimle gözlerimi kapatmıştım. Hep sırtımı sıvazlayan, bana şefkat gösteren,
moral veren ve yeri geldiğinde imkanla, yeri geldiğinde imkansızlıkla motive
eden vardı. Göremedim, haksızlık ettim.
Ümidim vardı, hep bir seçenek vardı ama ümitsizliğe
kapılmak sanırım daha kolay diye ümitsizliği seçmiştim. Artık biliyordum, hep
bir ümit vardı ve hep olacaktı. Ben hep mutsuz olmayacaktım. Yapmam gerekenler
vardı. Her zaman bir seçenek vardı, nefes aldığım sürece mutlu olmak
için yüreğimde bir kuvvet vardı. Fark ettim...
Kendimden başlayarak herkese ümidin olduğunu
haykırmak istiyorum. VAZGEÇME!
Biliyorum zor, biliyorum canım veya canın acıyor.
Biliyorum vazgeçmek istiyorsun ama hepsi geçecek. Her karanlığın ardında
aydınlık, her yürek ateşinin ardında bir ferahlık var. Niyetim ne seni ne de kendimi
avutmak değil. Gerçek hayat bu.
Eğer tüm ümidimi kaybettiysem…
Bu hayatın gerçeklerini göremeyip vazgeçtiysem…
Bu kendi kötülüğüm için kendime söylediğim bir
yalandır.
Gerçek olan; her kıştan sonra baharın, her yangından
sonra çiçeklenen ağaçların ve her acıdan sonra mutlaka mutluluğun olduğudur.
Ümidim, ümidin hep olsun...
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Yorumlar
emeğinize sağlık 🌸