GRİ
41 km genişliğinde 6-12 km yüz ölçümüne sahip küçük
bir şehri
Ve o şehrin, büyük bir güç tarafından maruz kaldığı
zorbalığı, şiddeti, savaşı
Artık günler
değil aylardır izliyoruz.
Sanki deprem yaşanmış bir şehir gibi…
Yıkılmış binalar,
Sınırı kalmamış sokaklar, apartmanlar ve parklar…
Her yer aynı
moloz yığınları ile dolu…
Her yer
birbirine benziyor.
Şehrin,
parkların, binaların, evlerin renkleri yok.
Her yer gri…
Bu yaşananlar bir afet, kontrol dışı bir durum ya
da engellenemez bir süreç değil.
Bilerek
isteyerek sınırsızca insan eli ile gerçekleşen bir vahşet.
Yapılan zorbalığın sınırı olmadığı gibi
Yaşanılan şehrin,
Çocukların oyunlar oynadığı parkların,
Komşularının olduğu binaların,
Ailesi ile yaşadığı evlerin,
Canı kanı, ruhu
olan insanların da sınırı kalmamış.
Çocukların artık sığındığı bir evi yok,
Başında bir çatısı,
Kapısını açıp girdiği dış dünya ile ailesi arasında
sınır ördüğü evi…
Artık yok!
Ailesinin sınırı
yok, kendisine ait sınırları da yok.
Birileri gelip ülkesine, yaşama hakkına, canına ve insan
haklarına dair sınırlarını yok sayıyor.
Sağlığını,
canını korumaya dair sınırları aşılıyor.
Savaşı ölüm ile bağdaştırır zihnimiz...
Peki ölmekten daha ağır bir durum olabilir mi?
İnsanın
ülkesine, ailesine, kendisine dair sınırlarının delinmesi…
İnsanın çaresiz, savunmasız hissetmesi,
Görünür yaraların haricinde görünmeyen sınırsız
yaralar açmaz mı?
Böyle bir zulme
maruz kalmak?
Savaşlarda sınır ihlali sadece ülkelere, şehirlere yapılmaz.
Ev, okul gibi somut olanların yanında...
O bölgede bulunan insanların
yıllarca hayatlarını kurmak için ördükleri soyut olan sevgi, saygı, huzur ve neşeye
dair sınırlarına da müdahale edilmiş olur.
Belki üç belki dört yaşlarında, korkudan baştan
aşağıya titreyen bir çocuk…
Ten rengi bejden griye dönmüş,
Kara gözleri kömür karasına,
Üzerindeki
kırmızı, mavi kazağı isli puslu bir griye dönmüş.
Her çocuğun hayatı birçok şeye rağmen rengârenktir.
Neşelidir her türlü olumsuz duruma rağmen…
Sadece çocuk
olması yeterlidir mutlu olması için…
Kim bilir kaç çocuğun renkli dünyası griye, toza,
ise, pusa bulandı?
Ya da bu dünyaya
dair gri de olsa bir renkleri kalmadı…
Renkli
ekranlarımızda biz bu griliği izliyoruz, günler değil aylardır…
Onların hayat sahnesi gri iken bizim sahnemiz hala
renkli
Ama belki aylar değil günler sonra bizim sahnemizin
de renklerini yitirmeyeceğinin garantisini kim verebilir?
Belki şehrimiz, evlerimiz, ekranlarımız hala korur
renklerini
Ama bu zulmü gören gözlerimiz görebilecek mi o
renkleri?
Tüm bunlara sessiz kalan, sesini çıkartmayan
dilimiz
Kullanabilecek
mi neşeli kelimeleri, mutlu sözcükleri?
Ya kalbimiz! Gri
bile değil kapkara kesilmeyecek mi?
Yaşanan bir sahne var,
Kurulan bir tuzak var
Ama tüm bunları
Yaratanın da bir sahnesi, tuzağı var…
Gazze küçük bir şehir;
41 km uzunluğunda, 6-12 km genişliğinde…
Karşısındaki
güçlerin karşısında belki bir sinek, belki bir karınca kadar küçük…
Ama!
Küçük bir sivrisinek değil miydi?
Nemrut’un
kafasını vura vura kendisini öldürmesine sebep olan…
Küçük bir karınca değil miydi?
Bir damla su ile İbrahim’in
ateşini söndürmek için sebep oluşturan?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yorumlar
Bir damla su ile İbrahim’in ateşini söndürmek için sebep oluşturan? Neden biz de karınca olmayalım ki?
Neşelidir her türlü olumsuz duruma rağmen…
Sadece çocuk olması yeterlidir mutlu olması için…"