Çeviri

Sayfalar

Sınır Kapısı

 




Bir avuç insan titriyor şimdi

Soğuk değil, titreten korkunun eşiği

Bir avuç insan çaresiz şimdi

Çadırlarda yaşamak, yaşamak mı ki?

Bir avuç insan ölüyor şimdi

Toprağın bağrından başka kucaklayan var mı ki?

Bir avuç insan ağlıyor şimdi

İçine içine ağlamak bilinir mi ki?

Dünya rahat, mutlu, huzurlu şimdi

Histen yoksun olanlar hissedebilir mi?

Dünya mışıl mışıl uyuyor şimdi?

Rahat uyku çekmek helal mi ki?

Dünya prangalarıyla özgür mü şimdi?

Kalpler bağlıyken hangi düğümü çözmek yeterli ki?

Bu satırları yazarken evimin penceresinden bahçedeki ağaçlara ve gökyüzüne bakıyordum. Akşam olmuş, her yer karanlık… Sadece loş bir ışık... “Ne kadar güzel şu salınan ağaçlar!” diyemeden tebessümle yutkunmam bir oldu. Hiçbir ışıltıya artık uzunca saatler sevinemeyecektim. Savaşın ortasında yaprakları kurumuş bakımsız ağaçları düşününce... Sınırın ötesinde Rabbiyle başbaşa kalanları düşünce... Gökyüzünde duman, ateş, bombaları düşününce... Bana bir masal anlatılsaydı ve denseydi ki “Bir savaş olacak ve bütün dünya gözlerini kapayacak ve asla ses çıkarmayacak...” İnanmazdım. İnanmadığım şey belki de kendi vicdanımın da o kadar sessiz kalmayacağıydı ama ben de sınıfta kaldım! Hayır bir başına kalan bir avuç insan değildi. Çaresiz kalan körpecik eller değildi. Kapıları kapatan sınır çizgisi değildi. Kapanan, kuruyan, taşlaşan, çürüyen ve ölen kalp benimkiydi. Tek başına kalan birileri değildi. Kalabalığın içinde kendini mutlu zanneden tek başınalık bendeydi. Tek, ortada, savunmasız, güçsüz, aciz ve duyarsız... “Yazık!” sözcüğü benim vicdanıma söylenmeliydi. Bir kuyunun derinliklerindeydi o ses ve artık çok cılızdı. TV’de haberleri görünce “Ah yazık ya!” demekten ve beş dakika sonra bir şeylere gülmekten ileriye gidemiyordu yaptıklarım. Kendi şımarıklığını dünya zanneden benim için sınırın ötesindeki o dünya sanki bir distopyaydı kendi ütopyamdaki bana göre...



“Onlar sağırdırlar dilsizdirler ve kördürler. Bundan dolayı da artık geri dönemezler...”

Ne demekti?

Nasırlaşan bedenler bu sözü nasıl anlayacaktı?

Hayatın özeti üç maymunu oynamak mıydı?

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mıydı? Yılanın bin yaşaması yaşamak mıydı?

Hiçbir ayrım gözetmeksizin yaşamsal haklar kim tarafından verilir ve kim tarafından alınırdı?

Kibrinin gölgesinde yaşlanan insan geçen zamana ne kadar direnecekti?

Büyük olan neydi?

Her şey önünde sonunda gerçeğiyle karşılaşmayacak mıydı?

En ufak bir adaletsizlikte(!) Yaratıcıyı suçlayan insan kendi adaletsizliğine ne demeliydi?

İnsan nasıl olurda geri dönülmez yola girerdi? Kalbi nasıl kararırdı?

Her şeyin normal olduğu bir dünya var. O dünyada normal kalmak anormallik değil miydi?

Hayatta iki yol vardı. Biri geri dönülmez olan diğeri  sarp yokuş olan yol.

Sarp yokuşlardan çıkmayan kendini nedense hep zirvede zannederdi. Zirveye çıkmak bu kadar kolay mıydı?

Bir yol var işte orada. Sınır çizgisinin hemen içerisinde. Vicdanınla egon arasında.

Birinde sükûnet, huzur ve teslimiyet diğerinde hırs, ihtiras, kibir, kin.

Peki sen hangi yoldasın? Sınır kapısını kapatınca senin de vicdanın rahatlıyor mu?

Kafanı o yöne çevirmeyince yok mu oluyor sahiden?

Ben inanmıyorum buna! Çöllerde bir garip vahayım şimdi ben! Arıyorum yönümü bilircesine... Koşuyorum oraya Hacer’cesine… Bir ses gelecek biliyorum. Kum fırtınası değil bu.  Çöle düşen yağmur damlası… Görüyorum.




Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.

 ===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 

Yahya Hamurcu

You May Also Like

4 comments

  1. Adsız10/1/24

    RABBIM her birimize çok büyuk firsat verdi şu 3 ayda kimi çok kolayca çıkar o sarp yükoşu bimi de tam ziddinda hizlıca asağa iner yüküstan asaği
    elinize sağlik çok beğendim ..

    YanıtlaSil
  2. Ayşe11/1/24

    Onlar sağırdırlar, dilsizdirler ve kördürler.... Aaah Ahh ne yazık ki...

    YanıtlaSil
  3. Adsız11/1/24

    Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Dünya baktı görmedi. Vicdanlar susmuş. Bir ağaç kesilmesin diye sesleri çıkan, eylem yapan insanlar, bu gün milyon can gittti sağır oldu kulaklar. Sahi ne zaman uyanacak insanlar. Vay başıma gelenler meğerse söylenenler doğruymuş. Denildiği zaman mı? Gazze ölümüyle bütün insanöldüğünü öldüğüne şahit olduk maalesef.

    YanıtlaSil