Çeviri

Sayfalar

Taştan Ev

 



                                         

Nazlı yıllarca şöyle huzurluca sırtını dayayabileceği bir arkadaş, arkasında taş gibi duracak birini aramıştı… Arkadaşları oluyordu ama hep bir süre sonra bitiyordu. Arkasına dönüp baktığında kimsecikler yoktu. Neden kayıp gitmişti onca insan, neden? Herkes mi sıkıntılıydı? Paratoner gibi hep mi o kötüleri çekiyordu?

Peki, ya ailesi? İnsanlara bakıyordu kimisinin anne babasıyla, kimisinin kardeşleriyle, kimisinin kuzenleriyle ya da kimisinin hepsiyle arası iyiydi. Birilerinin bir şekilde, bir ya da birkaç, belki de bir sürü taşı vardı ama onun yoktu. Vardı ama yoktu. Neden? Ama neden? Herkes mi, bütün dünya mı ona karşıydı?

Nazlı kendisini bildi bileli böyle hissediyordu, içindeki boşluk dolmuyordu. Sorun neydi acaba? Neden bulamıyordu?

Düşünüyordu acaba böyle mi olması gerekiyor? Bazıları bu dünyada yalnız mı oluyor acaba? Ama eviriyor çeviriyor, her yerinden bakmaya çalışıyor ama net bir sonuca ulaşamıyordu.

‘’Bu yolculuğun yalnız bir yolculuk olmadığı besbelli’’ bir yerlerde bir yanlış var ama nerede?

Gelirken ve giderken yalnızdın ama yolun kendisi kalabalıktı. Geldiğinde varlığınla beraber yüzlerde tebessüm, gözlerde mutluluk gözyaşı, ‘’Hoş geldin prenses’’ gibi tonlarca cümle söylenmiş. Giderken ise yokluğunun acısı kalpleri sarmış, hüzün dolu gözyaşları ‘’Tekrar görüşünceye kadar güle güle’’ diyen tonlarca cümle sarf edilmiş. Belli ki burası kalabalık bir yer.

Ama Nazlı neden yalnızdı, bu kalabalık yolda? Yoksa adı gibi nazlı mıydı biraz? İlgiye muhtaçlığı çok mu fazlaydı? Yoksa biraz fazla mı bekliyordu insanlardan? Kendi yapıp ettikleri yeterli mi değildi?

Sırtını dayayabileceği bir yer arıyordu aramasına ama ya sırtını yaslamak isteyenler, onları görüyor muydu?

Kendini çoğu zaman nefes almakta zorlandığı, boğucu, basık bir hücreye kapatılmış gibi hissediyordu. Olması gereken yer burası değildi, biliyordu.

Bir yer vardı, var olmalıydı, olmalıydı. Sıcacık gülümseyen bir güneş… Dağ menekşelerinin her yeri sardığı, kahkahaların havada uçuştuğu, müzikle dans edildiği bir yer… Neresiydi orası? Şeker kız candy’nin introsu gibi olan hayallerinin alıp götürdüğü yerden, o sesle irkildi…

‘’Peki, neden kendini hücreye kapatılmış gibi hissediyorsun?’’

‘’Çünkü etrafımdaki herkes adeta bana karşı. Sürekli bir itiraz, hep bir mücadele, hep bir anlatmaya çalışma, hep bir gerginlik...’’

Bırak kabul etmesin,

Bırak sana hayır desin, olmaz desin.

Bırak sana kızsın,

Bırak sana bağırsın,

Bırak sana bakmasın,

Bırak sana gülümsemesin,

Bırak senin elinden sıkmasın,

Bırak sen varken yokmuş gibi davransın ne fark eder ki?

Sen hala oradasın, yok olmuyorsun. Onun ne yaptığıyla oyalanırken, kendini o karanlık hücreye kapatıyorsun. Kendini o bahçede tut, o soğuk ve karanlık, kimsenin olmadığı odaya girme…

Dur, nefes al, bir bardak su iç. Hemen cevap verme, hemen tepki verme, hemen yüzünü buruşturma, hemen çekip gitme. Hayatı masa tenisi gibi oynarsan çok yorulur, çok terler ve sonunda, ya kaybettiğine çok üzülür ya da kazandığına çok sevinirsin ama bu sadece bir oyundu…

Hayat kazanırken karşındakini cesaretlendiren, onu hala oyunda tutmaya çalışan olabilmekti. Kaybederken ise pes etmeyen, mücadelesini devam eden olabilmekti. Sonuç ne olursa olsun ‘Güzel maçtı.’ deyip el sıkışabilmekti. “Bu sana avansım olsun bir daha ki sefere bittin seeen!” deyip gülüşebilmekti…

O kareden uzaklaşınca, o yoğun enerjinin, çemberin dışına çıkınca anlayacaksın ki;

Hiç kimse sana karşı değil, herkes kendinden yana

Unutma! Herkes yalnız gelip yalnız gidiyor ama kimisi fark ediyor kimisi fark edemiyor, birleşmesi gerektiğini.

Gözünü açtığında ve kapattığında, bu ikisi arasındaki geçen zaman diliminde, o kalabalıkla bir topluluk olmaya geldiğini unutma…

Taşları doğru yerlere koyup bir ev yapabildiğinde, işte o evin bahçesinde sonbahar güneşi seni ısıtırken, içine ılık ılık akan mutluluğu hissedebilirsin…’’

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.

 ===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 

Yahya Hamurcu



 


You May Also Like

2 comments

  1. Adsız29/1/24

    Brleşen olabilmek için bu hayatın sahnesinde geçici süreli olduğunu bilmek gerekir. Ortak amaç ancak insanları birleştirir. Ortak amacını bulan iyilerle beraber olabilenlerden olalım inşaALLAH🌷

    YanıtlaSil
  2. Adsız2/2/24

    ellerinize sağlık

    YanıtlaSil