Çeviri

Sayfalar

HOŞ GELDİN ELTİCİĞİM



HOŞ GELDİN ELTİCİĞİM

Havva kapıdaki eltisini karşılarken muzip bir edayla “Hoş geldin eltoş” dedi.

Derya kocaman gülümsemesiyle karşılık vermişti. Eltisinin sevgisinde samimi olduğunu hissedebiliyordu. Ona misafir gelmekten keyif alırdı. Pek de haksız sayılmazdı hani. Havva yine çok güzel yemekler yapmış, eltisinin sevdiği tatlıyı da unutmamıştı. Aynı sokakta olmalarına rağmen sanki memleketten gelmişçesine sarıldı herkes. Havva bu sıcaklığı seviyordu ve bunu devam ettirmek için çabalıyordu. Tabi yine sohbet uzamış, eltisinin küçük oğlu kayınvalidesinin kucağında uyuyakalmıştı. Kayınvalidesi yakın oturdukları için; "Çocuğu sabah alırsınız" diye ısrar etti. Ancak eltisi kabul etmedi. Derya’nın insanlara rahatça ve kırmadan hayır diyebilmesi, Havva’nın dikkatini çekerdi.

Keyifli bir pazar akşamının sonunda yine koşuşturmalı bir hafta başlamıştı. Havva sabah sabah kayınvalidesinin gergin bakışları altında koşturmaktaydı. Çocukları servise yetiştirmeye çalışıyordu. Dün akşam misafirler geç kalktığı için uyku saatleri sarkmıştı. Haliyle onları uyandırmak hiç de kolay olmamıştı.

Havva daha sabah dokuz bile değilken bir dünya iş yapmıştı. Eşi gömleğinin ütüsünü beğenmediği için tekrar ütü yapmak zorunda kalmıştı.  Ayrıca çocuğunun sırtına ter bezini erken koymadığı için homurdanan kayınvalidesi de cabasıydı. Kadın dizlerinden ameliyat olalı bir yıl olmuştu. Fakat bir türlü yataktan çıkacak seviyeye gelememişti. Neredeyse artık numara yaptığını düşünmeye başlamıştı. Küçük kaynı ve eltisi çalıştığı için kayınvalidesiyle tek başına ilgilenmek durumundaydı. Ev işleri, çocuklar, eşi ve tabi hasta kayınvalidesiyle ilgilenmek kolay değildi. Artık yaşı da çok genç sayılmazdı. Aslında sıkıntı işlerin çokluğunda değil, onu anlamayan ailesindeydi. Daha bu sabah herkes farklı bir yemek siparişi vermişti. Sanki ev değil restoran işletiyordu. Bu kadar çırpınmasına rağmen ailesinin memnuniyetsizliğini anlamıyordu.

Havva yatağını toplamadan önce oturup, gardırop aynasından kendine baktı. Neden diye sordu, evet neden?  Eltisi geldiğinden beri bunu düşünüp duruyordu. Neden eltisi çok az emekle çok daha kıymet görüyordu ki? Kayınvalidesi sık sık Derya’yı çağırması için ısrar ediyordu. Kendisi de eltisini sevmişti. Ama kayınvalidesinin ikisi için sergilediği tutum çok farklıydı. Önce kıskandığını düşünüp kendine içten içe kızdı. Fakat sonra durumun kıskançlıkla ilgili olmadığını anladı. Ortada hakikaten rahatsız edici bir durum vardı. Kayınvalidesi komşulara Derya’yı över iltifatlarda bulunurdu. Kendisi için böyle şeyler söylediğini hiç duymamıştı. Oysaki Ramazan ve bayramlar hariç Derya’nın evine dahi gitmiyordu. Kendisinin çocuklarına rahat rahat karışırken, Derya’nın çocuklarına karışmaya çekinirdi. Halbuki Havva çocukların her şeyine müdahale etmesine izin vermişti. Ne de olsa çocuklarının babaanneleriydi, tabii ki karışacaktı. Ama bir süre sonra işler tuhaf bir hale dönüştü. Kayınvalidesi, torunlarını üvey anneden korumaya çalışıyordu sanki. Daha bu sabah buna benzer bir gerginlik yaşamışlardı. Halbuki çocuklarını gözlerinden bile sakınırdı. En taze, en sağlıklı şeyleri pişirir, hobileri olsun diye çocukları kurstan kursa taşırdı. Şurup vermek yerine kıyamayıp gecelerce ıslak havluyla başlarında beklerdi. Hatta bir bardak su istemeye bile kıyamazdı. Kendisi yetimhanede büyüdüğü için çocukları da sevgisiz, ilgisiz büyümesine gönlü razı değildi. Hep sıcak bir aile özlemi çekmişti. Evlendiğinde buna sahip olma fırsatı yakaladığı için şükrediyordu. Eşinin annesini anne, babasını baba saymıştı. İsmi gibi hafif ve çalışkan bir kadındı Havva. Herkesi bir arada tutmak için neredeyse kimseye yapacak iş bırakmıyordu. Başta her şey çok yolundaydı. Kayınbabası ve kayınvalidesi utana sıkıla bir şey rica ediyorlardı. Eşi onun bu çabasını görür hatta çok çalıştığı için üzülürdü. Ama ne olduysa bir müddet sonra yaptığıiyilikler mecburi bir göreve dönüşmüştü. Zorunda olmadığı halde bunları yapmadığı zamanlar şikayet ediyorlardı.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “haddinden fazla bedel ödemek insanları önce nankörleştirir, sonra zalimleştirir.”

Ama Derya’nın arada bir onları ağırlaması bile herkesi mutlu etmeye yetiyordu.

İçinden Derya'ya karşı bir öfke hissetse de; kızın bir suçunun olmadığını biliyordu. Zaten Havva oldum olası doğru algılamaya çalışan, adaletli bir kadındı. Derya’nın doğru şeyi yaptığını biliyordu. Ayrıca onu gerçekten severdi. Sadece zamanında onun gibi doğru davranmadığı için kızgınlığı kendineydi. Derya herkese kararınca davranıp, sınırlarını iyi koruyordu. Bunu yaparken de saygısızlık ya da adaletsizlik yapmıyordu. Kayınvalidesi “Kızım bırak çocuk televizyon izlesin” dediğinde, “Anne bu programlar çok zararlı bence siz de izlememelisiniz” deyip, nazikçe sınır çiziyordu. Hatta kayınpederi çocuğun yanında evlilik programı açtığında kayınvalidesi tedirgin olurdu. Hemen “Ahmetciğim gelin hoşlanmıyor” deyip kanalı değiştiriyordu. Sadece Derya’nın izin verdiği kanalı sınırlı saatte izletiyordu.

Bunları gözlemleyen Havva yavaş yavaş anlamaya başlamıştı. Yaptığı yanlışlarından dolayı üzgündü. Fakat daha fazla sağlığını ve psikolojisini kaybetmeden fark ettiği için de mutluydu.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Sınırları olmayanın imtiyaz hakkı yoktur”

İhtiyaç dışında hatta aşırılıktaki fedakarlıklar Havva’yı bu hale getirmişti.

Artık bunun farkındaydı ve ne yapacağını iyi biliyordu…

Nedense bunları fark etmesini sağlayan eltisine minnet duyuyordu ve içinden gelen bir sıcaklıkla “Hayatıma gerçekten hoş geldin elticiğim” deyiverdi…

 ===   

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.

 ===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 


Yahya Hamurcu





 

You May Also Like

9 comments

  1. Çoğu zaman farkında olmadan sınırlarımızı koruyamamamak .Sonuca şikayet ediyor insan.Kendi sebebine bakmadan...Ellerinize sağlık..Çok güzel bir konuya değinilmiş..

    YanıtlaSil
  2. Dilek5/3/24

    Havva benim galiba!

    YanıtlaSil
  3. İnsan bazen kendi gerçeğini görebilmesi için dış dünyada zıttına ihtiyaç duyuyor. Aslında her şey bize eğitmek için var bu hayatta...

    YanıtlaSil
  4. Işıl k6/3/24

    Bozduğumuz ayarları toparlama zamanı. Teşekkürler deneyimsel tasarım öğretisi.

    YanıtlaSil
  5. Adsız7/3/24

    Dank etti…

    YanıtlaSil
  6. Sibel8/3/24

    İyilik yapalım derken farkında olmadan hem kendimize hem karşımızdakine zarar vermişiz. Yazarımızın kalemine eline sağlık 😊

    YanıtlaSil
  7. Deneyimsel Tasarım Öğretisi ile tanışmasaydım Havva'dan ileri bir seviyede olurdum sanırım... Acaba beni mi anlatıyor diye düşünmedim değil:) Çoğumuz Havva isek Derya'lar nerede acaba? Emeklerinize sağlık Sevgili Yazar, teşekkürler:)

    YanıtlaSil
  8. Figen28/3/24

    İnsanoğlu nankördür…

    YanıtlaSil
  9. Bir an bu yazı beni anlatıyor zannettim ama benim gibi olanlar fazlaymış. Evet sınırlar seni özel yapıyoar.

    YanıtlaSil