Çeviri

Sayfalar

BAYRAM NÖBETİ



BAYRAM NÖBETİ


Cevapsız telefon aramalarının ardından, hastaneye doğru ağlayarak yürüyordu. Evi hastaneye 10 dakika yürüme mesafesindeydi.  Hasta değildi, ziyaret edecek bir hastası da yoktu ama nöbeti vardı Ayşe’nin, bayram nöbeti. Hastanenin önüne geldiğinde hemen yakındaki camiden çıkan insanlara baktı. Bayram namazından çıkıyor ve neşeyle birbirlerine sarılıyorlardı. Namaza gelen minikler aralarda koşturuyordu, tam bir bayram yeriydi. Ayşe bu camiyi çok severdi. Ambulans seslerinin arasında yakınlarda ezan sesini duymak iyi gelirdi. Ya da nöbet çıkışlarında, bir cemaate yetişip namaz kılmak. Fakat bu sefer ambulans seslerine veya nöbet yorgunluğuna değil, kimsesizliğin acısına iyi gelmişti.

Arayacak birkaç akrabası vardı sadece. Annesi, kardeşi ve bir de amcası. Babasını üniversitede okurken kaybetmişti ve sonra asistanlığı kazanınca memleketinden ayrılmıştı. Babasının vefatından sonra annesi erkek kardeşine daha çok düşkünleşmişti. Kardeşi kendinden çok da küçük değildi. Aralarında sadece birkaç yaş vardı. Ama kardeşi annesinin gözünde daha bir başkaydı. Ona asla hayır diyemez ve her istediğini yapardı. Kendini iyi bir anne olarak anlatırdı her yerde ve kendisi gibi Ayşeden de aynı ilgiyi göstermesini beklerdi. Onu kötü ve merhametsiz bir abla olmakla suçlardı. Ayşe elinden geleni yapsa da annesinin istekleri artmıştı. Ayşe’yi kardeşinin kumar borçlarını ödemesi için zorluyordu. Bu kadar yanlış olan davranışları annesine nasıl doğru gözükebilirdi? Ayşe artık bütün bunlara dayanamıyordu. Niyeti annesini üzmek değildi ama bu yanlışlara artık dur demek istiyordu. Yıllardır kardeşinin bu duruma düşmesi belki de annesinin bu yanlış davranışlarından olabilirdi. Babasından kalan her şeyi oğlunun borçlarına yatırmış yine bitirememişti. Ayşenin ailesinden hiçbir beklentisi yoktu. Hep zorluklarla geçmişti eğitim hayatı ve o zorluklara kendince çözümler bulmaya çalışmıştı. Kendine yetiyor arada annesine ufak hediyeler gönderiyordu. Annesi hep daha fazlasını istiyor ve Ayşe bu isteklere yetişemiyordu. En sonunda annesi istediklerini yapmadığı ve kardeşine kredi çekmediği için evlatlıktan reddetmişti. Evet Ayşe hiç yoktan bir sebepten reddedilmişti. Annesi aylardır telefonlarını açmıyordu. Ama Ayşe aramaktan vazgeçmedi Bayram, belki açar umuduyla tekrar aradı. Hatta bayram vesilesiyle kardeşini bile aramıştı ama açan yoktu. Evet arayacak birkaç akrabası vardı onlar da açmamışlardı. İçine oturan hüznü bir kenara bırakıp göz yaşlarını sildikten sonra hastaneye döndü. Nöbete yetişmesi gerekiyordu, seri adımlarla yoluna devam etti.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki

Merhamet tavizle karışır oysa merhamet,  taviz değildir

Bayram nöbeti,  kimsenin istemediği bir nöbetti. Asistanlar baya tartışmıştı;  Ben tutamam, tatil yapacağım,  ailemin yanına gideceğim. Bayramın ilk günü nöbet mi tutulur? “ diyorlardı. Ayşe bu tartışmalara son noktayı koymuştu. Çünkü o birileri ailesi ile vakit geçirsin diye bayram nöbetini özellikle almıştı. Önceki yıl da kavga nedeni olan bayram nöbetini annesi yurt dışına tatile gittiği için kendisi istemişti.  Bu yıl da annesi kovmuştu “gelme evladım değilsin” diye.  Bu sefer kardeşiyle ilgili konuda net durmak adına gitmemişti. Yani onun da bayramda gidecek kimsesi yoktu…

Dün hastaların yarısını bayram iznine göndermişti. Gidemeyecek durumda olan 10 hasta serviste kalmıştı. Bayram sabahı onları sağ görebilmek ümidi ile hastane kapısından girmek üzereydi ki gözü yandaki çiçekçiye takıldı. Hastalarına birer karanfil almak geldi içinden. Bayramda kimsesiz olmak kadar hasta olmak da zor bir şeydi. Belki biraz moral olurdu onlara diye aklından geçirdi. Çiçekçi ile bayramlaştıktan sonra tebessümle girdi içeri ve önü kalabalık olan asansörü beklemeden merdivenlerden çıktı. Servise geldiğinde, kendini bir akrabasının evine gelmiş gibi hissetmişti. Nedense orası evi gibi huzurlu gelirdi. Elindekileri bırakmak üzere asistan odasına girmişti. Arkadaşı çıkmak için onu bekliyordu. Kısa bir bayramlaşmadan sonra nöbeti devralıp onu göndermişti.



Hastalarını vizite çıkıp, tedavilerini düzenledikten sonra her birine birer karanfil verip hayır dualarını almıştı. Bayramda hastanede olmak kolay değildi. Kimi refakatçısı ile teselli buluyor kimi gelecek ziyaretçilerini bekliyordu.  Kimininse gelecek yakını yoktu, öylesine camdan dışarı bakıyordu. Kim bilir her birinde ne öyküler vardı. Hatasıyla, doğrusuyla… Ayşe farkındaydı onların, bundan dolayı her birine ayrı bir şefkatle davranırdı. Bazılarının zalim yakınları vardı, ilgilenmezdi ama mirasına konmak için telefonla arayıp ne zaman öleceğini sorarlardı. Ayşe hiç yüz vermezdi onlara ve konuşmayı kısa keser, hastaları ile ilgilenmelerine yönelik tavsiyelerde bulunurdu.  Hatta bir keresinde onu şikayet eden bile olmuştu. Ama içi rahattı orada kendini savunamayacak kadar hasta olan mazlum bir taraf vardı onların hakkını kim gözetecekti. Bir tarafta ilgiye,  şefkate muhtaç kimseler bir yanda zalimler. Ona göre birileri bu duruma mutlaka tavır koymalıydı. Yoksa adalet nasıl işleyecekti?


Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki;

Adalet herkese eşit davranmak değildir

Adalet hak edene hak ettiğini hak ettiği kadar vermektir

Hasta yakınlarını bilgilendirdikten sonra bayramlaşmak için birkaç arkadaşını arayıp konuşmuştu. Sonra pencereden dışarıyı izlemeye başladı. Acil servisin önünde yakınını kaybettiği için bağrışan insanlar, yoldan geçen arabalar, hastaneye hızla giren ambulanslar. Ambulans sesleri çınlıyordu yine kulaklarında ki tam o anda telefonu çaldı. Evet ambulans sesini,  bir telefon bölmüştü bu sefer. Arayan, annesiydi…Aylar sonra sesini duyacaktı annesinin. İlk defa kendiliğinden aramıştı, hiç yapmazdı bunu. Hep Ayşe arardı onu.  Neyle karşılaşacağını bilmeden bir anda açtı telefonu;

-Anne!

-Kızım!

-Bayramın kutlu olsun anne…

 ===   

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.


===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 


Yahya Hamurcu


 

 

 


You May Also Like

2 comments

  1. Adsız16/4/24

    Kaleminize sağlık…
    İnsan değer verdikçe kıymetlenirim derken aslında zalimini açığa çıkarttığını fark edince tekrar filmi başa sarıyor …
    Farkedişlerimiz..

    YanıtlaSil
  2. Merhamet insana en çok yakışan şey...

    YanıtlaSil