Çeviri

Sayfalar

Sana Duyulan İlgi Gerçek mi?

  





Sana Duyulan İlgi Gerçek mi?

 

Kapının açılma sesi ile irkildi Meryem. Gelen eşiydi “Niye bu vakte kadar bekledin?” dedi. Öfkesi hem yüzünden hem de ses tonundan anlaşılıyordu. Meryem sakince “Sen neden bu kadar geciktin?” diye sordu. Her zaman olduğu gibi bu konuşma da kavgaya dönüştü. Kapanan kapı sesinin arkasından derin bir sessizlik ve ardından gözyaşları…

Üniversitede tanıştığı Nihat ile evleneli altı yıl olmuştu. Her şey ne kadar da güzel başlamıştı. Nihat Meryem’e çok değer veriyordu. Bu ilgili onlarla zaman geçiren herkesin ilgisi çekecek düzeydeydi. Her sabah Meryem’i evinden alırdı. Okula birlikte gider, okuldan birlikte çıkarlardı. Ayrı bölümde okumalarına rağmen her öğle arasında birliktelerdi. Hatta Meryem’in boş derslerinde Nihat derse girmez, Meryem’in yanına gelirdi.

Meryem’in bazı arkadaşları “Nihat gibiler kaldı mı? Ne zaman istesen yanında, ağzının içine bakıyor. Sandalyeye önce seni oturtup sonra kendi oturuyor. O özel günleri unutmaması bir yana ya o aldığı lüks hediyelere ne demeli?” dese de çoğu kişi Nihat’ın davranışlarını samimiyetsiz ve abartılı buluyordu.

Meryem olumsuz her düşünceye kendini kapatmıştı. Nihat’ı gözünde büyüttükçe büyütüyordu. Her geçen gün onun varlığı hayatında daha önemli bir yer kaplıyor, hatta “O olmasa nasıl yaparım?” diye kendini düşünürken buluyordu. Sonra “Aman canım ne kadar olumsuz düşünüyorsun, olumlu düşün biraz! Bak! Herkesin dikkatini çeken bir adam ve senden hoşlanıyor” diye kendini avutuyordu. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; Zaman gerçekten yanadır. Sahte ise zamanla yok olmaya mahkumdur. Normalin üzerinde gösterilen ilgi gerçek ve samimi değil, sahte ve geçicidir.

 


Evliliklerinin üzerinden biraz zaman geçtiğinde kendisine bebek gibi davranan o adam gitmişti. Yıllar geçtikçe yerine bambaşka biri geldi. Meryem’in bir zamanlar ayakları yerden kesilirken şimdi ise ayaklarının üzerinde duracak ne özgüveni ne de gücü kalmıştı. Oturduğu koltuktan doğrulup, elini yüzünü yıkamak için kalktı. Başını kaldırıp aynadaki yansıması ile göz göze geldiğinde “aslında sen de neden olduğunu biliyorsun” dedi. Bir zamanlar kulak tıkadığı arkadaşlarını hatırladı: “Bu kadar ilgi de fazla, insan bir sebep aramıyor değil.” Nasıl da çıkışıp mesafe koymuştu böyle konuşan arkadaşlarına… “Benim gibi ilgi göremiyor ya kıskanıyor” diye düşünmüştü. Nihat’ın davranışlarının sahteliğini artık anlıyordu. Hak etmediği bir keyfi öncesinde bitirmiş ve geriye sadece sıkıntılar kalmıştı. Nihat’ın ona gösterdiği ilginin asıl nedeni sahip olduğu imkanlar ve zengin bir ailenin kızı olması değil miydi?

Ailesi de dahil hiç kimseyi dinlemediği için onunla alelacele evlenmişti. Eşinin her dediğini yapmış maaş kartını bile Nihat’a teslim etmişti. Günden güne artan kabalıklarına rağmen onu kaybetmekten korkar olmuştu. İki güzel söz ve alınan bir çiçek ile yapılan her hatayı affedebiliyordu. Nihat her istediğini elde etmiş ama eşini bakıcı ile aldatmaktan geri durmamıştı. “Senin yüzünden, beni boğuyorsun. Ben de başkalarında huzur arıyorum!” diyerek üste çıkmıştı. Meryem yuvasını kurtarmak için aldatılmasına rağmen özür dilemişti.

Bu akşamki tartışma bardağı taşıran son damla oldu. “Artık kendime öz saygım da kalmadı” diye düşünüyordu. Bütün her şeyi eşinin kontrolüne vermişti. Ayrılırsa çocukları ona bırakmak istemeyecekti. Peki, ayrılmak istiyor muydu, bunu yapabilir miydi? “Önce kendi ayaklarımın üzerinde durmalıyım, biraz kendi başıma kalmalıyım” diye düşündü. Bu halde çocuklara da faydası olmayacaktı, toparlanması gerekiyordu. 

Acı gerçekleri anlamasına anlamıştı ama nasıl toparlanacağını, nereden başlayacağını bilmiyordu. Durumu anlattığı avukat arkadaşı ona “Yeter ki sen karar ver, hiçbir şey göründüğü kadar zor değil” demişti. “Sahi öyle miydi?” diye düşündü. Biraz yalnız kalmaya ve olaylara dışardan bakmaya ihtiyacı vardı. Olanları ailesi ile paylaşacak ve onların yardımını isteyecekti. “Neden bunca zaman böyle düşünmedim ki?” diye hayıflandı. Ailesinin sağladığı imkanların rahatlığı ve Nihat’ın ilgisi gözlerini kör etmişti ama artık gözlerini açacaktı.

Evdeki kasadan bir miktar nakit aldı ve içine bir not bıraktı; “Beni arama! Boşanmaya karar verdim. Detayları daha sonra konuşuruz.” Bunu yazabildiği için şaşırdı. Sanki yeniden hayata başlamış gibi hissediyordu. “Ben kendimi nasıl böyle bir çıkmaza soktum? Mutlaka kendime bir çıkar yol bulacağım” dedi. Kendine yatırım yapacaktı hatta benzer problemleri olan kadınlara da yardım edebilirdi. Bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. Ama kendini geliştirecek zamanı ve isteği vardı. Başlamak için bu yeterliydi.  Yaralarını sarmanın bir yolu elbet olacaktı. Gözü ne zamandır baş ucundan duran kitaba takıldı. Henüz fırsatını bulup kapağını açamamıştı. GİZZIT İlişkiler Yasası, İkili İlişkiler… En yakın arkadaşı “mutlaka oku, eminim sorularına cevaplar bulacaksın” diyerek hediye etmişti. Kitabı aldı ve arkasına bakmadan kapıdan çıktı. Bundan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyordu.

 ===   

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.


===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 


Yahya Hamurcu



You May Also Like

3 comments

  1. Bir kitap okudum hayatım değişti, bir ilim aldım hayatım değişti diyenlere ne mutlu ..

    YanıtlaSil
  2. Bu öykü bana işaret okumanın ne kadar önemli olduğunu düşündürdü:)

    YanıtlaSil
  3. Kendine yatırım yapmanın ne kadar da önemli olduğunu bir kez daha anladım.
    Kaleminize sağlık
    Çok güzel bir yazı olmuş.💐

    YanıtlaSil