BÖYLE Mİ OLACAKTI?
Böyle mi olacaktı bu üniversite
hayatı? Ara sınav haftası gelip çatmıştı. Ancak Ali, kendisini henüz bu
yoğunluğa hazır hissetmiyordu. Daha üniversite hayatının keyfini çıkaramamıştı
bile. “Nereden gelip çatmıştı bu baskılı dönem!” Öncesinde okul için kurduğu
hayaller, yaşadıklarıyla pek örtüşmüyordu. Oysa neler düşünmüştü üniversite
hayatı için… Çimenlerin üzerinde oturan gitar çalıp şarkı söyleyen, kişisel
gelişim kitapları okuyan gençler. Modern sınıflar ve laboratuvarlarda esprili hocalarla
yapılan dersler. Şık ve lüks kafeteryalarda içilen kahveler, yapılan uzun
sohbetler. Kocaman ağaçların olduğu kampüste, sevgiliyle el ele gezmeler.
Bunların hiçbirini henüz yaşamaya vakti olmamıştı.
Okula başlar başlamaz, hemen bir
arkadaş grubu edindi. Çok irdelemeden, selamlaştığı herkesle kaynaşmaya, ilişki
kurmaya çalıştı. Dersler yoğunlaştıkça arkadaş grubu yavaş yavaş dağılmaya
başladı. Herkes ödevleri için deli gibi
koşturuyordu. Ali’nin kendi gibi
düşünen “Artık üniversiteliyiz, istediğimiz zaman istediğimiz kadarını
yaparız!” diyen arkadaşlarıyla yakınlığı arttı.
Köklü bir üniversite kazanmıştı ama
binalar eski, derslikler ve laboratuvarlar beklediği gibi değildi. Hocalar ise
gayet ciddi, ilk haftadan ödev-projeler veren, mesafeli kişilerdi. Okulunnamına yakışır mezunlar vermeyi hedefledikleri bir disiplin sergiliyorlardı.
Güya üniversiteydi ama derslere devam zorunluluğu vardı.
Öyle lüks bir kafeterya ile de
karşılaşmadı. Kantinleri tıka basa dolu
oluyordu. Kampüs dışında cadde üzerinde hoşuna giden birkaç mekân vardı.
Arkadaşları ile birlikte sohbet ederken orada
zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordu. Hatta bazen derse yetişmekte
zorlanıyordu. Yoğun ve zorlu bir ders dönemi olmuştu. Okul-kütüphane-fotokopi arasında mekik
dokuyan öğrenciler güncel hayatının bir parçasıydı.
Ali, beklentilerini karşılamayan bu ortamda olmaktan mutsuzdu. Yine de ısrarla kendi ortamını kurmak ve hayallerini yaşamak istiyordu. Devam edilmeyen dersler, yerine getirilmeyen sorumluluklarla 7 hafta geride kalmıştı. Ara sınavlar yakınlaşmasına rağmen Ali not toplama, ders çalışma rutinine alışamadı. Pazartesi sabahı ilk sınavına girdiğinde problemi fark etti. Sevdiği derslerden biri olmasına rağmen konulara hiç hâkim değildi. Sonraki günlerdeki sınavlara hazırlanacak vakti olmamıştı. Panikledi ve bir çıkış yolu aramaya başladı. Aklına aile hekimi olan teyzesi geldi. Onu arayarak çok zor durumda olduğunu söyledi. Hastalandığı için derslerine çalışamadığını ve kendisine istirahat raporu yazmasını istedi. Teyzesi başta inanmasa da Ali’nin okul başarısının düşmesini istemediği için raporu yazdı. Mazeret sınavlarına iyi çalışıp, notlarını düzeltme koşulu ile rapor verdiğini birkaç kez yineledi. Ali, bulduğu bu anlık çözüm için gayet mutluydu. “Mazeret sınavlarına hazırlanırım, daha vakit var nasılsa” dedi.
“Sorular muhtemelen aynı olur” diye düşünerek arkadaşlarından
sınavda çıkan soruları topladı. O soruların cevaplarını ezberledi. Mazeret
sınavlarına gireceği hafta, işler pek de umduğu gibi gitmedi. Akut bronşit
olmuş enfeksiyon ciğerlerine kadar inmişti. Hem ateşi vardı hem de çok
bitkindi. Dönem sonu sınavlara girmek için bu sınavlara katılması gerekiyordu.
Aksilikler peşini bırakmadı ve beklediği
sorular çıkmadı. Hatta hiç tahmin etmediği konulardan sorular vardı.
Dönem içi süreç kötü geçince dönem
sonu toparlarım ümidi oluştu. Derslerin tekrar başlamasıyla okula adapte olmaya
çalıştı. İki hafta kadar derslerine düzenli girmeye gayret etti. Ama kampüs dışındaki hayat ona daha cazip geliyordu. Sınavlara daha süre var düşüncesiyle,
yine asıl yapması gerekenleri erteledikçe erteledi. Dönem sonu sınavları gelip
çatmıştı. Kendisinin farkında olan Ali, bu sefer işini riske atmak istemiyordu.
İlk gün çalışkan bir arkadaşını ikna edip arkasına oturdu. Sınavda ona bakarak
ortalama bir puan almayı hedefledi. İkinci gün, ders hocasının oturma düzenini
değiştirmesi nedeniyle sınavı kötü geçti. Üçüncü gün ise kopya hazırladı ama bu
konuda çok usta olmadığı için yakalandı. Kopya çektiği için hakkında disiplin
soruşturması açıldı ve uyarı cezası aldı.
Ali, geçirdiği soruşturmadan sonra
kendini ailesine ve okula karşı çok mahcup hissediyordu. Ders çalışmayı ertelemesi ve anlık hazları onu yanlış çözümlere sürüklemişti. Önünde daha 4
yıllık bir süre vardı ve bu şekilde yol alması mümkün değildi.
Artık şapkayı önüne koyup düşünme
zamanı gelmişti. Danışman hocası ile konuşmaya karar verdi. Olup biteni baştan
sona tek tek anlattı.
Levent Hoca, öğrencileriyle ilgili,
duyarlı bir eğitmendi. Ali’nin durumunu yargılamadan dinledi.
“Evet Ali, hepimiz hayatımızda farklı
beklentilere girer, bu beklentilerimiz karşılanmadığında da mutsuz oluruz.
Ancak insan her zaman kendi için iyi olanı isteyemeyebiliyor. Daha kötüsü,
bunun farkında olmayabiliyor. İsteklerimizde ısrar ettiğimizde de farklı-yanlış
çözüm yolları bulabiliyoruz. O zaman da işler daha çok sarpa sarıyor. “
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Hayatta
heplik ve hiçlik yoktur.” Hayatta her şey tümden sıkıcı veya tümden eğlenceli
olmaz. Her şeyin olumlu yönleri gibi olumsuz yönleri de olur.
“Tavsiyem, öncelikle üniversite
hayatını mevcut şekliyle kabul etmen olur. Her süreçte acı ve haz veren
durumlarla karşılaşırız. Bu tamamen sıkıcı veya yorucu bir hayat da değil
elbette. Dahası iş hayatı farklı mı sanıyorsun. Okul bitip işe girdiğinde de o
işin sevdiğin taraflarının yanında sevmediğin tarafları da olacak. O zaman ne
yapacaksın, istifa mı edeceksin? Evlendiğin kişinin de her yönünü
sevmeyeceksin. Gıcık olduğun taraflarını gördüğünde boşanmak mı isteyeceksin? “
“Önce üniversiteye geliş amacını
tekrar gözden geçir, istersen! Sonra seni amacına taşıyacak hamleleri düşün!
Bunları yaparken faydanın yanına nasıl
keyif katarsın buna bak! Portakal çok faydalı ama acı değil, gayet de lezzetli.
Öyle değil mi? Rotanı buna göre belirlersen, işler yolunda gider.”
Ali, Levent Hoca ile görüştükten
sonra rahatlamıştı. Problemi okulun
sadece ona keyif veren taraflarla ilgili beklentiye girmesiydi. İşin fayda
kısmına odaklanırsa bu kısmı halledebilirdi. Artık Ali umutla ve daha az
beklentiyle çıktığı kapıdan yeni bir hayata adım atıyordu.
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Biraz bedel ödeyince hemen karşılığı olan sonuçların, keyiflerin hesabını yapıyoruz dış dünyaya dönüyoruz ve bu da bizim kendimize hayırda engel oluşturmamıza neden oluyor.
Oysa bedel ödeyip beklentileri kendimize yönlendirseydik ben zorluklar içinde üniversite sınavı kazandım daha üst bedeller ödeyebilirim demek ki diyebilseydik
Beklentiyi doğru yere yerleştirmiş olurduk bu da bizi hayırda geliştiren bir şey olurdu… Bizi aşağı çeken süreçlere ise engel olurdu…
İnsanın beklentileri ya hayırda ya şerde engel olur kendine
Beklentiyi doğru yere koymalı insan
Kaleminize sağlık