DOST

 



Ayşe stüdyosunda oturmuş yeni bir proje üzerinde çalışıyordu. İşe öylesine dalmıştı ki 

telefona gelen mesajın sesiyle  irkildi. Genelde çalışırken telefonu sessize alırdı. “Unutmuş 

olmalıyım” diye mırıldanarak telefona baktı. 


Üniversite yıllarından eski bir dostu Zeynep’ti yazan. “Görüşmeyeli ne kadar uzun zaman 

oldu, özlemişim ” dedi. 


Dostunun yemek davetini kabul edip keyiflenerek deri koltuğa sırtını yasladı.  Zeynep’le 

görüşmeyeli uzun zaman olmuştu. İşlerinin yoğun olmasına rağmen ona vakit ayırmak iyi 

fikirdi.  Dostu hem çok akıllı ve hem de görüşlerine değer verdiği bir meslektaşıydı. Bir 

süredir yurtdışında çalıştığından sık görüşemiyorlardı.

 

Ayşe eskiden gittikleri bir lokantada yer ayırttı. Duvarlar eski film yıldızlarının siyah beyaz 

fotoğrafları ile donatılmıştı.  Rengarenk ahşap paletlerden yapılma oturma yerleri ve masalar 

vardı. Duvarlar ve oturma yerleri birbiri ile tezat oluşturuyordu. Oturunca döşeklerin içine 

gömülüyordun. Etraftaki limon ve portakal ağaçları mis gibi kokuyordu. Salonun hemen 

ortasında çok eski bir konsol vardı. Üstünde de kahverengi eski bir plak vardı. 

Zeki Müren’ den “Eller ayırsa bile, yıllar ayırsa bile, yollar ayırsa bile biz ayrılamayız.” 

şarkısı çalıyordu. Zeynep salaş yerleri oldum olası severdi. Damak zevkine uygun balık ve 

mezeleri  olduğu için seçmişti burayı.  Ayşe “Uzun zamandır dışarı çıkmamışım” diye 

düşündü Zeynep’i beklerken. Yeni ofis açıldığından beri kendine vakit ayıramıyordu. Annesi 

de bu durumdan çok şikayetçiydi.

Kızım sen yaşamak için mi çalışıyorsun yoksa çalışmak için mi 

yaşıyorsun?“ diyordu.

 

Kötü dekorasyona rağmen mekân çok kalabalıktı. Menüdeki her şey o kadar lezzetliydi ki insanı şaşırtıyordu.  Kalabalığa rağmen masaların birbirine uzak olması ses uğultusunu engelliyordu. Ayşe doğru seçim yaptığını düşünerek tebessüm etti.

 


Birbirini özleyen arkadaşlar önce öpüşüp sarıldılar. Sonra güncel konular araya girdi. Balık ve mezeler derken eski günlere daldılar.  Sohbet, iş hayatının yoğun koşturmacasına ve potansiyel projelere kaydı. Zeynep, Ayşe’nin çalışmalarını sosyal medyada görmüş ve çok beğenmişti.

Seninle gurur duydum arkadaşım. Zor bir ihale olduğunu biliyorum. Seni arayamadım ama en az senin kadar sevindim inan!

- Samimiyetin için teşekkür ederim. Biliyorsun sektörde yoğun rekabet var. Aynı kulvarda çok insan olunca çelme takan da  oluyor. İşi aldım ama aldığıma sevinemedim bile. Her an ne olacak kaygısı ile yaşıyorum. Çok mükemmeliyetçiyim ve bu huyumu sevmiyorum.

- İş ilerlemiyor bir türlü ve zamanında bitmeyecek diye endişe ediyorum.

- Aslında ben de laf buraya gelince söylemeden duramayacağım. Sen bugüne kadar büyük işler almaktan hep kaçındın. Genelde butik işleri severdin ve işe kendi kokunu vermek isterdin. Ne oldu da değiştirdin fikrini? Bu tip işlerde çok fazla detay var, çok karışan var.

Dahası evet büyük ama kazancı da o kadar yüksek değil. Bir de aynı anda birkaç büyük iş alınca kontrol de kaybedilebiliyor. İstediğin usta ile çalışamıyorsun ve takip yeterli olmuyor.

Dahası düzgün iş bilen adam bulmak bu devirde çok zor.

- Haklısın, işler büyüdükçe, kontrol zorlaşıyor. Sürekli özel hayatımdan ödün vermek zorunda kalıyorum. Destek için birini yetiştirmek vakit alıyor.  Birine güvenmek ve işleri delege etmek benim kolay yaptığım bir şey değil. Seninle birlikte çalıştığımız günleri özledim.

- Anlaşılan artık kendine de bakmıyorsun. Kulağına küpe yap diye söylüyorum arkadaşım.

Sağlık bu hayatta en önemli şey! Para kazanmak senin gibi işini seven biri için zor değil. 

Harcayamadığın parayı niye kazanacaksın ki?

Sahi biraz kilo aldım değil mi? İnanmayacaksın şantiyeye uğradım sabah ufak tefek pürüzler çıktı. Geç kalacağım diye direkt buraya geldim. Son zamanlarda sadece bu işi bitirmeye odaklandım. Bu da beni işimde beni ben yapan özelliklerden uzaklaştırdı. İnsan bazen neyi neden yaptığını unutabiliyor. Haklısın bu tip işler insanı zorluyor. Aslında iş o kadar başında büyük değildi. Düşünmediğimiz şeyler oldu. Bize ilave işler verdiler ve ek bütçe istediğimiz gibi çıkmadı. Ben de anlaşmayı iptal etmek istemedim.  Başladığım işi bitireyim istiyorum ve bu biraz onur meselesi oldu. Aslında işi veren idare ile aram da pek iyi değil.

- Seni tanıyorum sen bu işi bitirirsin. Mesele bu işi bitirmen değil. Mesele kendine bir yön belirlemen gerek. Bak, kızmaca darılmaca yok! İşler büyük diye yapılmaz. Sen kazancına bakacaksın. Hani bazıları vardır “Adım duyulsun” der referans diye böyle işler yapar. Senin buna ihtiyacın yok. Sen zaten kendini bugüne kadar yaptığın işlerle kanıtladın.  Desteğe ihtiyacın varsa söyle! İş alırken ekibine ve işin sana sağlayacaklarını iyi irdelemen lazım. Dahası senin bu kadar paraya da ihtiyacın yok. Biraz özel hayatına vakit ayır.

Artık bizler belli yaşa geldik. Hep iş olmaz, insanın biraz baltayı da keskinleştirmesi gerek.

Annen belli bir yaşa geldi. Kadın kuş gibi uçar gider sonra çok üzülürsün. Hayatında başka kimse yok sen niye para kazanıyorsun ki? Annene bile vakit ayıramadıktan sonra. Dününe göre daha iyi olamadıktan sonra bu kadar yoğun olmanın nedeni ne?

- Haklısın o da çok şikayetçi bu konudan canım annem.

Mesele senin  zamanını doğru değerlendirmen. Sen artık işinde usta oldun, bilinirliğin var. Bu değerli vaktini okuldan yeni mezun biri gibi heba edemezsin.

Zeynep, Ayşe’ye destek olmak için birkaç strateji verdi. Ayşe, Zeynep’ le konuşunca aslında korku ve kaygısının nedenini anladı. Aslında kulvarı olmayan bir konuda yeterince düşünmeden bir iş almıştı. Ardından aynı konuda bir iş daha. Stresinin, kilo almasının, nedensiz agresifleşmesinin nedeni mutsuzluğu idi. İhalesini aldığı iş kurduğu ekibin yapısına da uygun değildi. Bu yüzden birkaç iyi elemanını kaybetmişti.

“İnsanın kendisine ve hayatına dışardan bakan birine ne çok ihtiyacı var” diye düşündü. Ne kadar başarılı olursan ol. Seni   senden daha iyi tanıyan ve iyiliğini isteyen biri. Hata yaptığında seni üzmeden kırmadan “Hatalısın” diyen kişi.  İşte onun adı dost.

 


Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; Dost insana fayda verendir. İnsanı iyi olana yaklaştırır ve kötü olandan uzaklaştırır.     

İnsan birlikte olduğu insanların ortalamasıdır. 

Ortalamanı yükselt ve hayatındaki iyi insan sayısını artır.

Ayşe Zeynep’le konuştuktan sonra becerisini artırmanın imkânını artırmaktan daha önemli olduğunu fark etti. Çünkü becerisini artırdığında zaten imkânları artacaktı.

Ayşe akşam ilk kez yatağa başını koyduğunda gülümsüyordu. Ne yapması gerektiği ile ilgili her şey yerli yerine oturmuştu. Nasıl da kendini bir bataklığa sürmüştü. Evet kendini insanın dışarıdan görebilmesi çok zordu. Onu tanıyan ve kendinden daha deneyimli bir arkadaşı dahası dostu olduğu için şükretti.

Zeynep’in söylediği gibi daha iyi imkânlara sahip biri olmak istemiyordu. Daha iyi bir tasarımcı ve yaptığından tatmin  bir mimar olmak istiyordu. Popüler olmak aslında onun umurunda değildi. Hem iyi işler yapmak hem de özel hayatında mutlu olmak mümkündü.

İnsanın bu hayatta kendi potansiyelini keşfetmesi ve en iyi performansı  göstermesi önemliydi. Bu bir yoldu ve bu yolda iyi bir yolcu olmak gerekiyordu. Bu süreçte öğrendikleri, deneyimler ve dostluklar onun için en değerli kazanımlardı. Yolu keyifli yapan yolda yaşananlardı. Yolu güzelleştiren yoldaki dostlardı ve onlar iyi ki varlar.

 ===   

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.

 ===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 


Yahya Hamurcu




Yorumlar

Duygu dedi ki…
Yolu keyifli yapan yoldaşlar… tam da bir yolculukta bu yazıyı okuyorum… çok teşekkür ederim 🌸🌸
Dilek dedi ki…
Dost duymak istediğini söyleyen değil, gerçek ihtiyacın olani sana söyleyebilendir…👌🏻
Sebahat dedi ki…
Dost insana fayda verir insanı iyiye yaklaştırır kötüden uzaklaştırır tabi gerçek dost👍
İnsanoğlu husranda ama bu hüsranı gideren şey Hayri ve Sabri tavsiye eden gerçek bir dost