Kerem
sabah ayazında güneşin doğuşunu seyrederek güne başlardı. Yürüyüş yapar, duşunu
alır, temiz giyinirdi. İyi bir
üniversiteyi bitirmişti ve şimdilerde iyi bir firmada işe başlamıştı.
Hayatındaki düzeni gömlek manşetinden bile belli oluyordu. Ankara’da çalışıyor, arada bir ailesini
ziyarete Konya’ya gidiyordu.
Kerem,
ailenin övünç kaynağıydı ama kariyerini ve imkânlarını kendisinden duymak pek
mümkün değildi. Oldukça sakin yapılı, az konuşur ama kendini çok net ifade
ederdi. Okuduğu okul, yaptığı iş, gittiği yerler, soyadı ile var olma çabası
yoktu. Övünülecek şeylerin üzerini örterdi, dinginliği insana huzur verirdi. Ailesi
Konya’ya ziyaretini dört gözle beklerdi. Gittiği zamanlarda arkadaşları ile
buluşurdu. Bu buluşmaların birinde Eda ile tanıştı. Eda; Kerem’in rahat, masum,
ağır hallerinden etkilenmişti. Kerem de Eda’yı beğenmişti. Eda güler yüzlü, girişken bir
kızdı. Kerem artık sık sık Konya’ya gelir olmuştu. Birbirlerini tanımaya çalıştıkları
bir yılın ardından evlendiler.
Eda Kerem’in yaptığı jestleri siliyor sadece hatalarını hatırlıyordu. Sanki sadece kusurları vardı Kerem’in. Hatırlayabildikleri ise hep kaos olaylarıydı. Hatta Eda’nın annesi kızını bir defa uyarmıştı. “Yakışıklı, cömert, evine sadık, kötü alışkanlığı yok annesine biraz düşkün, nankörlük etme. Bak başına bir musibet gelir zulmediyorsun yavrum.” demişti. Eda kendisini anlamadığını düşünüp annesine bir ay küsmüştü. Kimse Eda’ya bir şey diyemiyordu. Kerem çok yorulmuştu, güç kaybettikçe daha fazlasını yapıyordu. Ne yaparsa yapsın ne annesini ne eşini mutlu edebiliyordu. Annesi, “Hayırsız oldun sen artık!” diyordu. Eda ise ısıtıp ısıtıp önüne annesinin hatalarını getiriyordu. “Akrabaların beni zora sokuyorlar, sen beni umursamıyorsun…” diyordu.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi
der ki, ‘’İnsanların bize nasıl davranacağını bizim davranışlarımız belirler.’’
Kerem
bir gün durumunu arkadaşı Enes’e anlattı. Enes çözüm odaklı, yöntem veren biriydi,
Kerem’i dikkatle dinledi. “Arkadaşım anneler
başımızın tacı. Ancak senin çekirdek ailen var artık. Dengeyi sağlayabilirsen
hepiniz mutlu olursunuz. Sınırları
belli olmayan ilişkilerde insanlar mutsuz olur. Sen ilişkinde ’Nasıl denge
kurarım, nasıl sınırlarımızı korurum?’ diye düşünmelisin. Ne yapman gerektiğini
tabi sen daha iyi bilirsin. Doğru hamleler ve sabırla ilişkiniz umarım dengeye
gelir.” dedi.
Kerem arkadaşının söylediklerini sık sık düşünür olmuştu. Önce dengeyi kuracak sınırlar belirlemeyi öğrenecekti. Yepyeni kararlarla hayatına yön verecekti. Güç yetiremediği için yaptıklarını düşündü. Eylemlerinin nedenine bilinç verdi. Artık güç yetiremediği için bir şey yapmak istemiyordu. Hayata doğru soruları sormaya başladığından bu yana doğru cevaplara yaklaşıyordu. Doğru sınırları yavaş yavaş öğreniyordu.
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Sınırları çizerek doğru davranışları sergilemek ilişkinin seyrini değiştirir.
Kaleminize sağlık…