Diş kliniğinden çıktıklarında Ebru hala ilacın etkisindeydi. Buna rağmen konuşmaya çalıştı, söyledikleri anlaşılmıyordu. Annesi Selma Hanım “Yorma kendini, anlamıyorum söylediklerini.” dedi. Ebru’nun huyuydu bu, konuşmadan duramazdı. Bulduğu her fırsatta konuşmak isterdi. Bir taraftan “Bir daha tatlı yemeyeceğim.” diye şikayet ediyor, bir taraftan da hala “Acaba dondurma yesem yaram çabuk iyileşir mi?” diye soruyordu.
- Hala akıllanmayacak mısın sen? Doktor ne dedi? Şekerli olan her şey yasak!
- İyi de dondurma şekerli mi?
- Evet…
- Ama ben tatlıyı çok seviyorum. Şimdi ne yiyeceğim?
- Kızım tatlı olan şey sadece çikolata, dondurma değil ki. Hurma, incir, üzüm gibi meyveler de var. Hem de bunlar çok sağlıklı.
- Ben onları sevmiyorum. Onlar abur cuburlar gibi güzel değil.
- Öyle mi? Hurmalı, incirli, kuru yemişli barları nasıl yiyorsun peki?
- Onlar gerçekten çok lezzetli.
- Aslında sen onların paketli oluşunu seviyorsun. Çok parlak, albenili paketler fark ettin mi? -- Paketlere dokunduğunda çıkan sesi bir hatırla! O jelatinli kağıtlar aynı zamanda çok renkli değil mi?
- Evet…
- Daha kolay satabilmek için süslüyorlar. Bak dişlerinde ne kadar çürük var! Biliyorsun aslında dişler kemiksi yapıdır. Dişini bu hale getiren vücuduna neler yapar hiç düşündün mü? Demek ki ambalajı kadar içeriği güzel değilmiş.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der
ki: ’’Zararlı şeyler süsün arkasına gizlendiğinde insan daha çok yanılır.’’
Gerçek olan, faydalı, temiz ve sadedir.
Ambalaja ihtiyacı yoktur, zaten
yaratılışı çok güzeldir.
Meyvelerin, sebzelerin sadece koruyucu
kabuğu var. Birilerinin onu satın alması
için süslenmelerine gerek yok. İlaçsız, organik olarak yetiştirilen meyveleri ağaçtan
toplayıp keyifle yiyebiliyoruz. Meyvenin kabuğunu da yiyebiliriz dahası yemesek
de kullanım alanı çoktur. Kabuğunu kaynatır içersek ödem attırır. Portakalın,
elmanın kabuğunu; keke, kurabiyeye koyabiliriz. Onlardan reçel yapabilir,
bazılarını hayvanlara yiyecek olarak verebiliriz. Toprağa karışırsa gübre olur
ve diğer bitkilere fayda verir. Hâlbuki o parlak, gösterişli paketler toprağa
atıldığında gübre olmaz. Hatta çevreye zarar verir ve çöp olarak etrafı
kirletir.
Domatesi, biberi ve soğanı düşünelim
mesela! Neredeyse her yemekte kombine olanlar… Salatası ayrı, menemeni, kışlık
sosu ayrı güzel. Dana nice sebzeler, meyveler,
bakliyatlar, etler ne kadar çok çeşitli ürün var.
Dış görünüşlerine baksak o kadar
albenili durmuyor ama bir işleyince faydası ve güzelliği ortaya çıkıyor. Daha
yemeden kokusu ile insanı cezbediyor. İçine
girdiği her şeyi güzelleştiriyor.
Patates dıştan bakınca kirli ve
dikkat çekmeyen bir ürün. Ne parlak ne
de gösterişli paketi var. Şekli çoğu zaman yamuk yumuk, pek estetik bir
görünüşü yok. Dışarıdan bakıldığında çikolata ile yarışamaz gibi. Ama gerçekte kızartmada
ayrı, haşlamada ayrı, etli yemekte ayrı bir lezzeti var. Soğuk ya da sıcak konulduğu her yemeğe yakışıyor.
İnsan da doğanın bir parçasıdır ve sadeleştikçe, tüketimini azaltıp ürettikçe güzelleşir. Doğadaki her şey gibi hem sade hem faydalı hem de keyifli olabilir. Gerçek güzellikler ile donanan insanlar olmak ve dünyayı daha da güzelleştirmek ümidiyle...
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Yorumlar