Okulda karne
günüydü. Öğretmenler odasındaki masada oturacak yer yoktu. Herkes karne telaşı
içindeydi. İçeriye pembe eteği ve beyaz gömleğiyle Elif Öğretmen girdi. Sıcaktan
yanakları al al olmuştu. Hemen soğuk su alıp oturacak yer aradı. Cam
kenarındaki koltuğa oturdu. Suyunu içip ferahlayınca etrafına bakınmaya
başladı. Yaz planları konuşulmaya başlanmıştı bile.
Gözüne
Tuğba Öğretmen takıldı. Her bir karneyi ayrı ayrı şeffaf dosyaya koyuyordu. Her
zaman işini titizlikle yapardı. Dersine hazırlık yapar öyle girerdi. Her bir
öğrencisiyle yakından ilgilenirdi. Bazen de onlara ev ziyareti yapardı. Okulun
kıymetlisiydi, hem öğrenciler hem de arkadaşları onu çok severdi.
“Onun
beğenilmesini sağlayan şey neydi?”
dedi Elif kendi kendine.
Bunları
düşünürken Ayşe Öğretmeni gördü. Bugün daha da şıktı. Giyim kuşam onun için çok
önemliydi. Sürekli alış veriş yapardı; ayakkabı, kıyafet, çanta… Elif onun
neden böyle yaptığını düşündü.
“İnsan
neden sürekli bir şeyler alır? Çok fazla kıyafeti varken bir yenisini daha
almak, sürekli alış veriş sitelerinde zaman kaybetmek…"
"İnsan
bunu daha çok beğenilmek, ilgi görmek için yapar.”
Oysaki insanlar
ilk tanıştıkları zaman kılık kıyafeti önemser. Güzel giyinmiş olanı beğenir ama
uzun süreli ilişkilerde bu pek önemli değildir. Derdin varken aradığın kişi
sana moral veren, çözüm üreten kişi olur. En sevdiğin öğretmen en güzel giyinen
değildir. Gerçekten sevilen kişi karşısındaki insana iyi gelendir.
Elif bunları
düşünürken yanına çayıyla Merve Öğretmen geldi. Yine sinirlenmiş bir şeyler
anlatıyordu:
-
O
kadar program yaptım, panolar hazırladım, hiç kimse de eline sağlık demedi. Verdiğim
emekler hep boşa. İnsan takdir eder ya. Diğerleri bir şey yapınca takdir
ediliyor ama. Gerçekten bu durum beni çok etkiliyor hiçbir şey yapasım yok
artık.
Merve Öğretmen
gerçekten çok çalışırdı. Sürekli birileri onu takdir etsin isterdi. Kimse de
ona, ne güzel olmuş demezdi. Neden böyle oluyordu ki?
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi der ki:
“İnsan bir yerde var olmaya çalıştıkça aslında yok olur.”
Tuğba Öğretmene
gözleri döndü tekrar. Karnelerini bitirmiş, çayını yudumluyordu. Onun insanlar
tarafından beğenilmesinin sebebi neydi ki acaba?
İşini çok
iyi yapardı. Nöbetini tam tutardı, nöbet yerinden ayrılmazdı. Birileri kontrol
etmese de öyle yapardı. Kimse öğrenci ev ziyareti yapmazken o yapardı. Yaptıklarını
da birileri iyi desin diye yapmazdı. İşini kaliteli yapmaktı derdi.
Belki de
onu değerli yapan da budur.
Annesi de
Tuğba Öğretmen gibiydi. Yemeklerini çok lezzetli yapardı. Bunun için de
kimseden övgü beklemezdi. Daima sıcak çayı ve yanında kurabiyesi olurdu.
Komşular da ona çaya gelmeyi çok severdi. Misafire ikramlı davranırdı. Beni de
böyle ağırlasınlar diye düşünmezdi. O sadece yaptığı şeyi iyi yapmakla
meşguldü.
Kendine
sorular sordu Elif Öğretmen;
Ben bulunduğum
yerde insanların tercih edeceği kişi oldum mu?
Örnek
alınası, davranışları olan biri oldum mu?
Yoksa
sadece birileri beni övsün, beğensin diye bekledim mi?
Bu
hayatta beğenilenlerin ortak özelliği neydi?
Peki,
gerçekten beni kim beğensin?
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Beni benden daha iyi bilen ve bana ihtiyacım olan herşeyi verebilme kudretinde olan.
Tüm sahnelerimizi sadece ve sadece ona oynamak gayretiyle yola devam…
Kalemize kuvvet👏🏻
Çok Önemli bir konuya değinilmiş