İÇİMİZDEKİ ÇOCUK

 


Bugün canı sıkılmıştı ve farklı bir şey yapmak istemişti, Fatma. Evlerine yakın bir parka gidip oturup etrafı izlemek istemişti. Gözü köşedeki bankta annesi ile oturan kıza takılmıştı önce. Pembe kurdeleli elbisesi ile ne de tatlı duruyordu ilk bakışta. Hele o daldan dala atlayan konuşmaları… Annesinin ise tek yaptığı ona sarılmak ve ara ara öpmekti. Hiç susmayan ve sürekli bir şeyler isteyen bir kız çocuğu… Başını parkın diğer tarafına çevirdi orada ise bir oğlan çocuğunu gördü. Salıncaktan inip kaykaya biniyor ve kısa bir süre sonra da tahterevalliye çıkmak istiyordu. Babası ise oradan oraya koşturuyordu peşinde.  Bir annenin ve bir babanın çocuğun böylesine ilişkisi acaba hayatımızda neye karşılık geliyordu?

Sessizce düşüncelere daldı… Her ebeveyn değildi belki ama anne baba bir çocuğa göre daha soğukkanlı ve hayat hakkında daha bilgiliydi. Oysa çocuklar her şeyi merak edebiliyor ve öğrendiği her şeyi isteyebiliyordu. Kendine zarar verir mi vermez mi düşünmeden sürekli istiyorlardı. “Canım çekti, canım sıkıldı.”  ifadelerini kullanıyorlardı sürekli.  Bilinçli anne babalar ise onlara sadece zarar vermeyecek şeyleri sunmaya çalışıyordu.  Çok da bilinçli davranmayanlar ise “Canı çekmiş çocuğun, alalım. Hem nefsini köreltiriz” diyorlardı. Evet, bu anne babaları farklı kılan şey ‘Bilinçli’ davranmalarıydı galiba.

Onu da bugün dışarı atan da canının sıkılması değil miydi? Canı niye sıkılırdı ki insanın? Sanki içinde bir çocuk kımır kımır… Doğursa doğuracak bir çocuk da yoktu ortada ama  içinde birisi tepiniyordu adeta.  Sürekli bir şeyler yapmak istiyordu; ya gezmek ya alışveriş yapmak ya arkadaşları ile sohbet etmek ve daha neler neler…  Kimi arkadaşları böyle anlarında “Nefsimi körelteyim, tatlı bir şeyler yiyeyim.” der kimi arkadaşı ise “Kendimi biraz şımartıp sinema izleyeyim.” derdi… Evet, galiba bulmuştu parktaki çocuğun hayattaki yani içimizdeki karşılığı… İçimizdeki çocuk,  nefisti…



Sürekli konuşan o süslü kız çocuğu ya da yerinde duramayan oğlan çocuğu ve onlara kızamayan anne babası… Bizim de içimizde atamadığımız bir yumurcak vardı. Bazen istediğini yapıyor bazen öteliyorduk. Bazen şımartıyor tepemize çıkarıyorduk ki sonra zapt edemiyorduk. İstedikçe istiyor bizi parmağında oynatıyordu adeta. Hatta bazen o kadar sıkılıyorduk ki o çocuğun isteklerinden sırf sussun diye eline telefonu, çikolatayı verip elinden kurtulmaya çalışıyorduk.

İnsan çocuğu ile çok vakit geçirdikçe onun söylediği her şeyi yapınca nasıl kendini alışveriş çılgınlığının içinde buluyor ise bizde de aynısı oluyordu. Nefsimize dalınca sadece isteklerimiz bize yön veriyor. Bir alışverişten diğerine atlarken bulabiliyorduk kendimizi. İnsan nefsine daldıkça tüketimlerini artıyordu ve ne aldığını bile düşünmeden alıyordu çoğu kez.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: Bilinç ve nefis birbiri ile zıt çalışır.   Ya bilince ya nefse göre karar veririz. Bilinç nefsi, egosu karşısında yenilirse insan da istekler karşısında yenik düşer.

İnsanın kendi isteklerine veya çevresindekilerin isteklerine yenik düşmesi…

O çocuğa yenik düşmesi…

Bir çocuk ne zaman en sevimli olur peki?

Kendi haline bir şeyler yapmaya çalıştığı ve isteklerinin olmadığı anda. Akıllı, terbiyeli deriz hani o çocuğa.

Peki, içimizdeki çocuk, nefis nasıl terbiye olabilir? Etrafımızdaki çocuklara bakarak anlayabiliriz belki?

 

 

===

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.

 

===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 

Yahya Hamurcu




Yorumlar

Adsız dedi ki…
Ne güzel benzetme insanın nefsi ile çocuk..
Dln dedi ki…
İçimizdeki sıkıldım diye arayışa giren ve neden neden diye aradığımız o iç mekanizmaya sonunda ulaşıldı:)
Ayşe Budak dedi ki…
Bir çocuğu yetiştirmek nasılsa içimizdeki çocuğu eğitmek de öyle . Her isteği yerine geldiğinde tutabilene aşkolsun
Şükran dedi ki…
Ya biz içimizdeki çocuğu ehlileştircez yada nefsimize dönüşeceğiz...