- Haydi, yarın görüşmek
üzere, herkese iyi akşamlar.
- İyi akşamlar Elif Hanım.
Aydınlatmaların uzun
parlak mermer zemine yansıdığı yoldan yürüyordu. Yüzünde mutlu bir tebessüm
vardı Elif’in. Aracına bindi ve tebessümlü yüzünü dikiz aynasında gördü.
Derin bir nefes aldı, samimi bir şekilde “Çok şükür!” dedi.
Elif meslek hayatında başarılı
bir yönetici olmuştu. Çok küçük yaşlarda çalışmaya başlamış ve gayretli bir
kızdı. İşini disiplinli ve güzel bir şekilde tamamlardı. Bu özelliği onu
güvenilir bir çalışan yapmıştı. Koskoca departmanın tüm işlerini tek başına
yapabiliyordu. Hem pratik hem de becerikliydi. Ancak zaman ilerledikçe çalıştığı
firma işlerini geliştirmişti. Patronu bir gün,
- Elif artık işler çok
arttı senin yükünü hafifleteceğiz. Yanına yetiştirmen için eleman vereceğiz.
- İyi de ben işin
altından tek başıma kalkabiliyorum. Buna gerek var mı? Onlara ne iş vereceğiz
ki?
- Elif, insanlar işinde
ustalaştıktan sonra yerine yeni çıraklar yetiştirmeli. Sen artık yaptığın
işlerde ustalaştın. Onlara yaptığın işleri öğretip onları yetiştirmelisin.
Onların yaptığını sen kontrol etmelisin.
- Peki…
İçinden: “İyi de işi
yapmak başkasını takip etmekten daha kolay. Ben şimdi bunlara nasıl
öğreteceğim?” diye söyleniyordu.
Yeni çalışma
arkadaşları işe başlamıştı. Onlara önce yaptığı işleri anlatmaya çalıştı. Daha
sonra ise dayanamadı,
- Bu böyle olmayacak ben
işleri yapayım, siz beni izleyin. İzlerken öğrenirsiniz zaten.
Sonra işler uzun süre
böyle devam etti. Elif kendini işleri yine kendi yaparken buldu. Üstelik bu
işin normali haline gelmişti. Yardımcıları olmasına rağmen Elif işin büyük kısmını
tek başına yapmaktaydı. Onlar, “Bu işi nasıl yapmalıyız?” diye
geldiklerinde bile “Ver ben 2 dakikada hallederim.” diyordu. Bu şekilde
onların da işlerini yapar hale gelmişti. Patronu birkaç kez bu durum hakkında
onu uyarmıştı;
- Elif yaptığın doğru
değil. Sen onları yetiştireceksin, onların işini yapmayacaksın!
- Bunun neresi kötü hiç
anlamıyorum? İnsanlara faydalı oluyorum, destek oluyorum.
İyi bir şey yaptığını
anlatmaya çalışıyordu. Ta ki yardımcı olarak çalışan kişiler patrona Elif’ten
şikayetçi olana kadar.
- Bize bir şey
öğretmiyor, işleri hep kendi yapmak istiyor.
Sesler yükseldiğinde
Elif çok kırıldı ve üzüldü. Hayal kırıklığına uğramıştı doğrusu bunu
beklemiyordu.
“Bu nankörlüğü hak
etmiyorum.” dedi. Bir süre sonra aralarındaki bu
gerginlik ayrışmalarına sebep oldu. Ancak artık firmada işler yoğunlaşmıştı.
Elif’in tek başına üstesinden gelemeyeceği şekilde artmıştı. Mecburen yeni
birilerini almaları gerekiyordu.
Yeni mezun bir genç
almıştı yanına yetiştirmek için. Elif yeni çalışanını yetiştirirken yine; “Sen
bak beni izle, iki dakikada ben hallederim.” tuzağına düşmüştü. Bir
süre sonra yeni çalışandan da “Elif Hanım yarınki toplantı için raporların
hazırlanması gerekiyor. Siz halledersiniz herhalde.” ifadesini duyduğunda
fark etti. Ben yine aynı yanlış yolda ilerlemişim.
O akşam soluğu arkadaşı
Pınar’ın yanında aldı. Başından geçen tüm olayları anlatı.
- Ben anlamıyorum iyi
insan olmak bu kadar mı yanlış? İnsanlar neden hep nankör oluyor böyle? Benim
iyi niyetimi kötüye kullanıyorlar sürekli.
- Elifcim iyi insan olmak
tabi ki yanlış değil. Ancak biz hep yapıp ettiğimize bakınca gerçeği görmekte
zorlanıyoruz.
- Nasıl yani, tabi ki
yaptıklarıma bakacağım. Neye bakacağım ki başka?
- Hayatın bize verdiği
öyküdeki sebep sonuç ilişkisini anlamadan düzlüğe çıkamayız.
Bu ilişkiyi anlamak deneyim çıkarmamızı sağlar. Yoksa sadece o olayı yaşamış
oluruz, deneyim çıkaramayız. Oysa, hayat o öyküyü ömür boyu yaşayalım
diye vermez. Doğru tepkiyi verip geçmemizi ister. Biz eğer bunu fark edip
deneyim çıkarmazsak ne olur? Neyi doğru yaptık, neyi yanlış yaptık? Neyi
daha güzel yapabilirdik? Aynı konun oyuncuları değişir ancak biz yine aynı
şeyleri yaşarız. İyilik yaptığımızı zannederken aslında bazen kötülük
yaparız. Karşımızdakinin tepkilerine sebep olan aslında kendimiz olabilir
miyiz?
- Eveeettt yaaa! Ben
önceki çalışanlarda da aynı şeyleri yapmıştım. Yeni çalışanda da buna devam
ettim. Hep yardımcı olayım derken onların yapması gerekenleri ellerinden aldım.
Onlar da ne işi sevdiler ne de sahiplenebildiler. Meğer her şeyi hallederim düşüncesi
başıma ne işler açmış!
Arkadaşının yanından
ayrıldığında geçmişe dönük düşüncelere daldı bir süre. Çalışanlarıyla yaşadığı
sorunlardaki sebeplerini daha da dikkatli inceledi. Nerelerde hata yapmış,
nerelerde doğru yapmış? Ve sonrasında bir karar verdi. Artık insanların
yetişmeleri, öğrenmeleri için imkân sağlayacaktı. Emek vermelerine izin verecek
ve sabrediyor olacaktı. Bu görüşme onun için bir dönüşümün başlangıcı
olmuştu.
Ertesi gün ofise
geldiğinde güzel bir planlama yaptı. İşleri
çalışanlara dağıttı, onların işlerine emek vermeleri için imkân verdi. İş
bölümü yaptı ve zaman verdi. Onların hata yapmalarına izin verdi. Hata
yaptıklarında düzeltebilecekleri geri bildirimlerde bulundu. Sonrasında yeniden
kontrol etti. Bir süre sonra ne mi oldu? Hepsi işini seven, başarılı işler
yapan çalışanlar olmuşlardı.
Arabasının dikiz
aynasındaki tebessümlü yüzünün anlattığı bir gerçek vardı:
“Hayatta ileri hamle yapmak için mutlaka dikiz aynasına bakmalı. Geçmişte neyi doğru, neyi yanlış yaptığını fark ederek ilerlemeli insan. Böylece hayatında mutlu olacak sebepler oluşturabilsin.” diye düşünüyordu. O “Çok Şükür”ün ardında aslında ne deneyimler vardı…
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Yorumlar
Ne kadar da kıymetli....
Öğrenen ve ogretebilen olmak
yetişen ve yetiştiren olabilmek ümidiyle
Kaleminize saglik
Ne kadar da kıymetli....
Öğrenen ve ogretebilen olmak
yetişen ve yetiştiren olabilmek ümidiyle
Kaleminize saglik
Dominantlığın özeti olmuş…
Emeklerinize sağlık Sevgili Yazar, teşekkürler. 🌷
Dikiz aynasını kullanmalı… sevgiler🌺
İnsanın geçmişi bugününü , bugünü ise geleceğini dizayn eder.
Kişiler değişir ama öykü sen yetişene kadar devam eder .