KOMŞU KOMŞU!

 

Sabahın erken saatleriydi. Akşama misafiri gelecek olan Beren mutfağa girdi. Pişen sarmanın, böreğin, tatlının kokuları tüm evi sarmıştı. Dağılan mutfağı toplarken bir yandan da küçük oğlu Ali’nin sorularını dinliyordu; “Anne yaprak sarma nasıl bulundu? Anne, bulaşıkları yıkamazsan ne olur? Anne, biz neden uyuruz? Anne, kör olmak mı daha zor, duymamak mı?”  “Her şeyi ne kadar da merak ediyor.” diye düşündü. Yemekleri yapmış olmanın verdiği rahatlığı hissetti. Tam o esnada kapı çaldı. Saate bakılırsa beklenmedik biriydi. Kapıyı açtı, gelen karşı komşusuydu.

"Merhaba, ben karşı komşunuzum. Böyle de rahatsız etmiş gibi oldum ama... Kusura bakmayın lütfen.” dedi.

Beren, şaşkınlığını gizleyip; “Estağfurullah, buyurun.” diyerek evini açtı. Karşı komşusu Fatma ile tanıştı. Yaptığı yemeklerden ikram etti. “Kokmuştur, lütfen buyurun...” diyerek çayla sundu. Fatma:

İşiniz var sanırım, size engel oldum, sonra da görüşebilirdik.

Ben de biraz soluklanırım, yorulmuştum.

Annem şehir dışında, bizden uzakta yaşıyor. Bir süre bana destek olmak için yanıma gelmişti. Dönmek durumunda kaldı. Küçük bebeğim var ve son günlerde epey zorlanıyorum. Acaba temizlik işlerine yardıma gelebilecek bildiğiniz biri var mı? İş, ev, bebek biraz zor zamanlar geçiriyorum.

Şey, hım, evime gelen biri yok ama yakın çevreme sorabilirim. Belki onların yönlendirebileceği birileri vardır. Bir bakalım, ben size dönüş yapayım. Onun dışında destek olabileceğim bir durum olursa lütfen çekinmeyin. Biz komşuyuz, insan ihtiyaç duyabiliyor, haberleşelim.” dedi Beren.

Komşusu Fatma, teşekkür ederek ayrıldı.

Kapıyı kapattıktan sonra Beren biraz düşüncelere daldı. Daha öncesinde birkaç kez komşuyla karşılaşmıştı. Pek selam sabah etmeyi sevmiyor herhâlde diye düşünmüştü. Aralarında bir konuşma geçmemiş, iletişim kurmamışlardı. Aslında Beren oturduğu binada birçok kişiyi tanırdı. Karşı komşusuyla hiç iletişime geçmemiş olması, tuhafına gidiyordu.

Biraz daha düşününce kendi önyargılarıyla karşılaştı. Kendini duvara toslamış gibi hissetti. Çünkü az önce komşusuyla aralarında geçen konuşma, canını sıkmıştı. Burnunun dibindeki komşusunun zor zamanlarının farkına varamamıştı Beren. Dışarıdan etiketlemek ne kadar da kolaydı. Herhalde pek insan sevmiyor, soğuk birisi diye düşünmüştü. Kendi yargılarına göre hareket etmiş, bir düşünce oluşturmuştu. Oysa, ilk hareketi Beren de başlatabilirdi. Bir tatlı ikram edebilirdi, kahve içmeye çağırabilirdi, iletişimi başlatabilirdi. Kapı komşusunun aylardır bir ihtiyacı olduğunu yeni fark edebilmişti. Sonra önyargılarının kendisine verdiği zararı düşündü.   

İnsan bazen kendi düşüncelerine göre genellemeler yapar. Bu genellemelerin sonucunda bazen yanlış yargılara varabilir. Yazık ki her yargısı doğruya çıkmayabilir. Hatta o kadar kaptırır ki kendini, doğru olanı göremez hale gelir. Önyargılarına göre hareket ettikçe de olayları ya da kişileri adaletli algılayamaz. Bu durum mutlu ve sağlıklı ilişkiler kurmasına engel olur. Önyargılarına göre hareket ettikçe de hayatı ıskalayan biri haline gelir. İyiliği görmek, iyi yanlarını görmek, insanı anlamak böylece zorlaşır. Doğru olan ise insanın sadece gerçeğe göre genellemeler yapmasıdır.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: Gerçek tektir, zamana mekâna kişiye göre değişmez.

Her insan kendi egosuna göre geneller. Belki zannettiğin gibi değildir gerçek. Zor zamanlar geçiren Fatma’nın soğuk olduğunu düşünen Beren gibi. Önemli olan neyi genellediğimizdir. Gerçekleri mi, zanlarımızı mı?  Bunun için ise düşünmek ve bilinçli hareket etmek gerekir.

Yaşadığımız hayat, önyargılara teslim olacak kadar uzun değildir aslında. Zannettikleri, insana yüktür. Önyargılarımızı bir kenara atıp, hafifleyebilmek daha iyi değil midir?

===

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.


 ===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

Yahya Hamurcu



Yorumlar

Vildan dedi ki…
Bugün hangimiz komşumuzu tanıyoruz? Kaleminize sağlık
İlişkilerimizde her zaman pasif başlayıp iyi niyetle yola çıkmamız bizim hayrimiza olur...
Şükran dedi ki…
İnsanlığın epeyce hafiflemeye ihtiyacı olduğu zamanları yaşıyoruz...
Işıl dedi ki…
Gerçek her zaman üstündür ve gerçek zamanı geldiğinde gerçekleşir.
Ncy Bşl dedi ki…
Zanlarimiza göre hareket etmeden irdeleyerek bilinçli hareket edebilen lerden oluruz umarım
Adsız dedi ki…
Çok güzel bir yazı olmuş ve emeğinize sağlık.
Dln dedi ki…
Zandan sakınmak dileğiyle… kaleminize sağlık
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık 🌹
İnsan hayattında gerçeğe uyumlu yaşayıp , düşüncelerini de buna göre dizayn ettiğinde zaanlarından kurtulduğunda ilişkileri daha kaliteli olmaya başlıyor .
Figen Ekame dedi ki…
Ne kadar çok önemliydi komşular eskiden. Şimdi tanımıyoruz bile. Tuhaf değil mi?
Büşra Ç dedi ki…
Zannettikleri, insana yüktür… Ne kadar doğru… ve güzel ifade edilmiş :)
Sibel Basılgan dedi ki…
Zanlarımız... "Ben zannetmiştim ki..." diye başlayan pişmanlık sözleri. Sizinde söylediğiniz gibi hayat kısa ve zanlarımız yüzünden doğru hareket etmekte zaman kaybediyoruz. Zanlarımızdan kurtula bilmek ümidiyle🪷 teşekkürler kaleminize sağlık 🌹🌹🌹
Adsız dedi ki…
Zanlarımız nasılda bizi yanlış davranışa sürüklüyor. Kaleminize sağlık🌷
Adsız dedi ki…
Zanlarımız nasılda bizi yanlış davranışa sürüklüyor. Kaleminize sağlık🌷
Derya dedi ki…
Ne çok yaptığımız yanlışlar… ön yargılarımızdan kurtulmak dileğiyle
HRK dedi ki…
Önyargılarımız engellerimizdir… Teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık. 🌷