İçim Yanar Yanar…




Begüm yoğun bir günün ardından eve dönmek için yola koyulur. Zor bir gün geçirmiştir. İş yerinde bir türlü anlaşamadığı müdürüyle yine sıkıcı bir gün yaşamıştır. İşini de pek sevdiği söylenemez. Muhasebeci olarak çalışmanın zaten yeterince sıkıcı olduğunu yine hatırlatır kendine. Ekonomik sıkışıklığından dolayı işten ayrılamamaktadır.

Yine bir akşam iş çıkışı, zihninde yapılması gerekenler ve elinde kahvesi ile yola koyulur. Ardından radyoyu açar, hafif bir müzik çalarken annesini arar. Biraz konuştuktan sonra sonra telefonu kapatır. Annesinin de dertleri, şikayetleri bir türlü bitmez. Telefona bakar, arkadaşlarından birini aramayı düşünür. Onların da anlatacaklarını tahmin edip aramaktan vazgeçer. Trafik adım adım ilerler, tüm İstanbul yola koyulmuş gibidir. Begüm uykusunun geleceği korkusuyla kahvesini daha hızlı içmeye başlar. Tabi ne yapsa nafile… Gece geç yatmanın bedelini göz kapaklarıyla sıkı bir savaşa girerek öder.

Son zamanlarda birçok konuda ve beklemediği şekilde problemler yaşamaktadır. İş yerinde olduğu gibi özel hayatında da farklı sıkıntılarla baş başadır. Çözmeye çalıştıkça içinde boğulduğunu hisseder. Böyle zamanlarda da geceleri pek uyku tutmaz. Trafik nihayet açıldıktan sonra gaza basar ve yolun büyük bir kısmını bitirir. İçinde çocuksu bir sevinç, tuhaf bir heyecan oluşur. Sıcak bir duştan sonra pijamalarını giyip uzanmanın hayaliyle tebessüm eder. Üzerine de güzel bir yemek yerse biraz toparlayacağını düşünür.



O esnada sokağın başındaki panoda yazı dikkatini çeker: “Ölünce seni kim yıkayacak?” olan... Önce anlam veremez, bir çeşit gizemli reklam olduğunu düşünür. İçinden, “İnsanlar neden böyle şeyler yaparlar ki? Ne kadar moral bozucu bir soru!” diye düşünür. Gün içerisinde hiç düşünmediği bir kavramdır ölüm. ‘Ölünce’ kelimesi her gözüne çarptığında istemsizce “Tövbe tövbe…” der. Neden tövbe dediğini kendi de bilemez. İnsan günaha girdiğinde tövbe eder, bunu bilir. Düşünürken, “Bir çeşit alışkanlık herhalde ya da bilinç altımın bana oynadığı tuhaf bir oyun.” der mırıldanarak.  

Etrafı izleyerek dikkatini dağıtmaya çalışsa da aklına takılmıştır artık. Zihninde art arda açılan düşünce baloncuklarını kapatamaz. Bir çığ gibi üzerine doğru düşmeye başlar ve sonunda odaklanmaya karar verir. “Ölüm diye bir şey var…” der ve öldüğü anı düşünmeye başlar. Birkaç dakika sonra kendi kendine: “Allah gecinden versin…” der gözünden birkaç damla yaş süzülürken. Üzüntüsünün yanında tuhaf bir rahatlama hissi de gelir. Yaşadığı tüm sorunlar zihninin arka sayfalarında kalır; görüntüler, sesler düşünmeye başlar.

Düşüncelerinin karanlık dehlizlerine dalmışken arkadan gelen korna sesleri ile irkilir. Kornayı çalanlara söylendikten sonra telaşla yola devam eder. Kahvesi üzerine dökülür, telefonu yere düşer. Uykusu yoktur artık. Dökülen kahveyi temizler, radyonun sesini iyice kısar. Artık onu bütün gece uyutmayacak bir mesele vardır zihninde: “Ölüm ne kadar da uzak bir kavram hayatımda. Sanki bazı talihsizler mezarlıklarda yatıyor. Ben ve sevdiklerim sonsuza kadar bu dünyada olacakmışız gibi... Sahi neden bu kadar ciddiye alıyorum bu hayatı? Hepsi bir anda geçip gitmeyecek mi?” diye düşünür.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: Bu hayatta her şey geçicidir.”

İnsan problemlerinin de mutlu anlarının da hep kalıcı olacağını zanneder. Oysaki acı da haz da geçicidir. Her başlangıcın bir sonu vardır. Çözülemeyen problem ya da sonsuza dek sürecek hazlar yoktur. İnsan geçiciliği unuttuğunda, yaşadığı problemlerin hiç bitmeyeceğini zanneder. Dertlerinin içinde kaybolmaya başlar. Geçiciliği hatırladığında ise yaşadığı sıkıntıların üstesinden gelebilmek daha kolay olur. Tüm bunların yanında problemleri nasıl çözeceğinin stratejilerini öğrendiğinde ise yaşam konforu artar. Geçiciliği kabullenmek, birçok çözümün adeta gizli bir anahtarıdır.

Hayatın geçiciliğinde savrulmak yerine doğru tepki verenlerden olabilmek dileğiyle…




===

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.


 ===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

Yahya Hamurcu



Yorumlar

Derya dedi ki…
Hep yüklediğimiz anlamlar değil midir başımıza bir sürü iş açan?
E.U dedi ki…
Ölümün var olduğunu bile bile ölümsüzmüşüz gibi yaşıyoruz ne yazık ki…

Kaleminize sağlık 🌸
Ncy Bşl dedi ki…
Geçiciligi anlamak hazda da acı da insana insana trafikteki dur işareti gibi... Kaleminize sağlık
Adsız dedi ki…
Her nefis ölümü tadacaktır. Geçici bir dünya da kalıcıymis gibi yasiyoruz. Her şey geçici aslında. Kaleminize sağlık
Büşra S.D dedi ki…
Geçici olan hayatta kalıcıymış gibi tepkiler vermek… nasıl bir yanılgıdır… doğru tepkiler verebilenlerden olabilmek ümidi ile…
Adsız dedi ki…
Hayatın geçiciliğinde savrulmak yerine doğru tepki verenlerden olabilmek ne güzel olurdu.

Adsız dedi ki…
Hayatın geçiciliğinde savrulmak yerine doğru tepki verenlerden olabilmek ne güzel olurdu.

HRK dedi ki…
“Hayatın geçiciliğinde savrulmak yerine doğru tepki verenlerden olabilmek dileğiyle…”
Amin…
Teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık.🌷
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık 🌹
Geçici olan bu hayatta neden kalıcıymışız gibi davranıyoruz ki?
Acılar sevinçler mutluluklar hepsi bu dünyada anlık …
Büşra Ç dedi ki…
Harika bir yazı olmuş :)
Sibel bslgn dedi ki…
İnsan geçici olduğunu sözde bilir ama sizinde dediğiniz gibi bunun zıttında yaşamaya çalışır. Ve bu da gerçekten insanı çok ama çok yorar. Teşekkürler kaleminize sağlık 🌹🌷🌹🌷🌹🌷
Hatice U. dedi ki…
Kaleminize sağlık...