MESAJINIZ VAR

Kar tanelerinin esen rüzgârda savrulduğu soğuk bir kış günüydü. Kar, dünyaya nasıl da yakışıyordu; her bir yanı beyaza bürümüştü. Dağlar daha bir heybetli, ağaçlar daha bir güzel görünüyordu. Arabaların üzerini kapatınca hepsini aynılaştırıyordu, markaları görünmüyordu. Bembeyaz yeryüzü gri-mavi gökyüzüyle bir uyum içindeydi. İzlerken insana bir dinginlik veriyordu. Güneş bir görünüyor, bir kayboluyordu. Ortamı aydınlatıyor ama ısıtmıyordu. Saçaklardan sarkan buz sarkıtları “Dışarısı çok soğuk, çıkarsan üşüyeceksin” der gibiydi. Kâinat anlayabildiğimizde bize mesajını veriyordu. Saksıdaki orkidesi gibi, her an çiçek açmıyordu. Bir olgunluk, zaman, ısı ve ışık gerekiyordu. Bir çiçekten insan sınırları isterse öğrenebilirdi.

Sallanan sandalyesinde oturmuş camdan dışarıyı izliyordu. Sıcacık evinde keyifle oturuyordu. Üzerine aldığı koltuk şalı bile fazladandı ama seviyordu. Erkenden kalkmış evini süpürüp silmişti. Bir süre sonra alt kat komşusu Fatma aklına düştü. “Epeydir görüşmüyoruz, müsaitse ya o gelsin ya da ben gideyim” diye düşündü. Fatma sempatik, hareketli, güler yüzlü, cana yakın biriydi. Taşındığında ev yapımı kurabiye tabağıyla kapısını çalalı bir yıl olmuştu. Sıcaklığı Sema’ya iyi geliyordu o yüzden Fatma’ya çabuk ısınmıştı. Sitede sık sık görüştüğü nadir insanlardandı. Fatma’nın yanında zamanın nasıl geçtiğini anlamazdı.

Sema bir gün hastalandı, eli kolu kalkmıyordu. Hava değişikliğinden grip olmuştu. Eşi “Yemek yapma kahvaltı yaparız” diyerek işe gitmişti. Sonrasında komşusu Fatma, Sema’yı aradı. “Çayı demle, kahveyi koy, geliyorum bir saate” dedi.  Sema durakladı “Tamam buyur gel” diyebildi.  Aslında hiç hali yoktu ama arkadaşına müsait değilim diyemedi.  Hastayım, yorgunum, halim yok derse ne olurdu ki?  Esasında arkadaşıysa onu anlaması gerekmez miydi? Sema öyle görmemişti, çocukluğunda annesinin müsait değiliz dediğini duymamıştı, ayıp olurdu, o hep müsaitti. Kızına da öyle öğretmişti. Önceleri Sema annesini bu konuda uyarsa da zamanla annesi gibi olmuştu. “Müsait değilim, uygun değilim” diyemiyordu. Hasta hasta arkadaşını ağırladı. Hatta Fatma kızmıştı, “Madem hastasın yat uyu, neden beni kabul ettin?” demişti. Bir zaman sonra Sema, Fatma’ ya gitmek istedi. Aradı açmadı, mesaj atmıştı. Fatma “Temizliğe kalktım sonra görüşürüz canım” dedi.  Sema şaşırdı, nasıl rahat rahat Sema’yı ertelemişti. Bir sonraki görüşme gününü bile konuşmamıştı. Hâlbuki Sema onu hasta hasta ağırlamıştı. Kendi kendine düşündü, “Ağırlamasaydın, böyle söyleneceksen yapmasaydın” diyordu iç sesi. Sema duvara toslamış gibiydi.  

Biraz düşününce bazı davranışlarında yeterince samimi olmadığını fark etti. Ayıp olur, kınar, küser, sorun çıkar diye yaptıkları vardı. Yapmaktan hoşlanarak yaptıklarında sorun yoktu. Bazen üzülür, küser, kızar, aramız açılır, arkamdan konuşur kaygısıyla gereken sınırları koruyamıyordu. Ne var ki sorun çıkmasın diye yaptıkları, asıl sorunun kaynağı haline geliyordu.

Neyi neden yapması, neyi neden yapmaması gerektiğini düşünmeden hareket ettiği yerlerden gol yiyordu. “O kadar dikkat ediyorum ama hep de korktuğum başıma geliyor” diyordu. Korktuğu değil yaptığı başına geliyordu. Koyamadığı sınırlar nedeniyle insanlardan gereksiz beklentiye girerdi. O beklenti karşılanmayınca yersiz tepkiler verirdi. Annesinin söylediği söz aklına gelmişti. “İnsanın kendi kendine yaptığını, dünya birleşse yapamazdı.”



Dünya hassas ruhlara fazla değildir. Hayat insandan doğru zamanda, doğru tepki vermesini ister. Evetler iyidir ama bazı hayırlarda, hayır vardır.  İnsan sevmeli, ihtiyaç gidermeli, aramalı, sormalı, gitmeli, gelmelidir. Düşünürsek belki de mutlu olmak için ihtiyacımız olan bunlardır. Gücü yettiğince, elinden geldiğince, yapabildikleri kendini ve ilişkilerini güçlendirir. Ancak zorunda olduğu için, güç yetiremediği için yapıp ettikleri ilişkileri güçlendirmez. Aksine ilişkilere zarar verir. Çünkü;

Deneyimsel Tasarım Öğretisi derki; Sınırları olmayanın ayrıcalık hakkı yoktur. Sınırlar ilişkilerin şifasıdır.“

Doğru tepkiler biriktiren ve güzelleştiren,

Samimi seven, samimi ihtiyaç giderenlerden olmak ümidiyle…


===

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.


 ===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

Yahya Hamurcu



Yorumlar

Havva Ağırdil dedi ki…
Evetler iyidir ama bazı hayırlarda, hayır vardır.
İyi niyetlerimize doğru davranışları eklediğimizde samimi oluyoruz, bunun yollarını bilmek de ilim öğrenmekten geçiyor...
Adsız dedi ki…
Mesajlara doğru yanıtlar verebilmek dileğiyle teşekkürler
HRK dedi ki…
Günümüzde ‘samimiyet’ kavramı yanlış anlaşılıyor bu da sınırları etkiliyor.
“Samimi seven, samimi ihtiyaç giderenlerden olmak ümidiyle…”
Teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık.🌷
Adsız dedi ki…
Samimiyeti anlayan, samimi sınırları olan, samimi ilişkiler kuran olmak ümidiyle
Btl dedi ki…
Evet iyidir ama yerinde... İnsanın kendi kendine yaptığını dünya bir araya gelse yapamaz. İnsanları ertelemek insanlara hayır demek bizim için bir ayıp gibi gelse de samimiyet bu değil midir? İnsan bazen de hayır demeli. Çok güzel bir yazıydı emeğinize sağlık
Sdk dedi ki…
Hayır diyemeyen bir insan olarak çok etkileyici ve yarama şifa olacak bir aktarim teşekkür ederim
Adsız dedi ki…
Sınırları olmayanın imtiyaz hakkı yoktur. Kaleminize sağlık.
Ayşe Budak dedi ki…
Samimiyet ayıp olur diye herşeye evet demek değildir ...
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık 🌹

Soyutta güçlü olan insan sınırlarını da koruyabilendir.
Adsız dedi ki…
Aslında bize söylenen atalarımızdan gelen sözler bizi nasıl da şekillendirmiş, kendimize zarar verir olmuşuz...yeri gelince evet yeri gelince de hayır demeyi öğrenmek ne kadar da önemli...kaleminize sağlık
Sevgi Çilci dedi ki…
Kaleminize sağlık🌹
Evet ve hayırlarımızı doğruda kullanabilenlerden olmak dileğiyle:)
d.k. dedi ki…
sınırlar, içerdekini korur, dışardakini ayrıştırır.
Büşra S .D dedi ki…
Bir çoğumuzun zorlandığı bir konu olabilir, neyi neden yapmamız gerektiğini fark ettiren bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık 🌾
Sibel bslgn dedi ki…
Bir çoğumuz böyle gördü ve böyle yetişti. Ama sizinde söylediğiniz gibi bazen hayır da hayır vardır. Önemli olan hayır demem gerekirken bunu da güzel yapabilmek. Teşekkürler kaleminize sağlık 💐🌺💐🌺💐🌺
Ncy Bşl dedi ki…
Samimilesen ve samimi iliskiler kuran olmak ümidiye
Doğru sınırlar ve kıvamla,
İlimle yoğurularak...