Kahve Bahane, Sohbet Şahane!

 



Okullar açılınca her okul dönemini icraata dönüştüren sınıf anneleri buluşmalarına başlamıştı. Çocuklar okula bir şölen havasında uğurlandı. Ardından güzel bir “kahve bahane, sohbet şahane” buluşması için yer ayarlandı. Uzun bir aranın ardından dörtlü masa buluşması  nihayetinde gerçekleşecekti. Gündem çocuklar, hayat ve tabi ki eşlerle ilgili dert yanmalar olacaktı.

Her biri kendi âlemin de buluşma noktasına doğru yürüdü.

Ayşe sinirden çantasını tepiştiriyor, Beyza hayattan bezmiş, Feride hayatın kontrolünü kaybetmiş haldeyken, Yelda her şeye hâkimim edası ile salınarak mekâna girdiler.

Ayşe sinirli tavrıyla;

“Ben bu çocuğa söz geçiremiyorum, tüm gün elinde bilgisayar… Bilgisayarı bırakınca da yaşına uygun olmayan gerçek dışı filmler izliyor. Her istediğine izin veriyorum. Bu da yetmezmiş gibi bir de benimle ters ters, üstten üstten, bilmiş bilmiş konuşuyor… Bağırıp çağırıyorum, sonra bir de kendimi kötü hissediyorum. Beyefendi umursamaz bir yüz ifadesi ile ayağını uzatıp bana bakıyor…

Anlamıyorum çocuklar için nasıl böyle olağandışı filmler tasarlayabiliyorlar? İşin artık çivisi çıkmış. Çocukların ruh ve akıl sağlığını düşünen yok. Tek dertleri para kazanmak. Para para para!...”



Yelda her şeye hâkimim edasını takınarak,

“Bence biraz sert bir tutum sergilemelisin!” dedi.

Beyza ise Yelda ile aynı fikirde değildi.

“Hayır, hayır! Sert davranmak çocuk için bir şiddettir. Çocuklara her zaman tatlı dil ve güzel davranışla yaklaşmak gerekir!” diyerek fikrini belirtti. Kızına hiç kıyamıyordu.

Ancak Feride ise farklı düşünüyordu.

“Tatlı dil, tatlı dil dediler hep tepemize çıktı bunlar. Katılmıyorum hiç…”

Kendi aralarında başlattıkları ortak konulu sohbet akıp gidiyordu. Her biri kendi stiline uygun cümlelerle konuşmaya devam etti.

Yelda yine hâkim tavrı ile ekledi. “Tatlım ben hep diyorum, tehditvari konuş. Bu kesin çözüm… Hemen dediğini yapar.”

Beyza “ Tehdit etmek, sert davranmak doğru bir çözüm değil tamam… Ama tatlı dilin çözüm olmadığına da şahidim birebir…”

Feride, “Çocuklar sıkıntılı bir dönemdeyiz, ortam kötü. Bu devirde ancak bu kadar olur. Hem bazen onlara haksızlık ediyoruz gibi geliyor. Biz ne kadar doğru yapıyoruz ki çocuklardan bekliyoruz? Elimizde telefon, gözümüz ekranda... İş ya da can sıkıntısını gidermek, biraz eğlenmek için gözümüz ekranda değil mi?”

Sonra biraz kendi hayatlarından konuştular, eğlendiler ve sonrasında evlere gitmek için ayrıldılar. Çocuklar ile yaşadıkları sorunları herkes kendine göre aktarmış ve çözüm için kendi fikirlerini beyan etmişti. Maalesef içlerindekileri dökmekten doğru soruları sormaya, üzerinde düşünmeye yine fırsat kalmamıştı. Ancak sadece konuşmada kalan, çözüme ulaşmayan, sorunların devam ettiği bir sohbet olmuştu. Aynı sebepler ve aynı sonuçlar ile devam eden ebeveyn çocuk ilişkisiydi…

Peki,

“Bu çocukların böyle davranmasındaki neden nedir?”

“Ne söylesek karşı geliyorlar. Ne yapabiliriz? Bu durumu nasıl çözebiliriz”

Uyum problemimiz var ancak süreci nasıl yönetebiliriz?”

“Aslında neyi fark etmemiz gerekir?

 


Yüzyıllardır ebeveynler çocuk yetiştiriyor değil mi?

Bazı çocuklar “olgunlaşıyor”, “marifetleniyor”.

Bazısı “Bu olmadı, bana başka bir tane verin!” hissi uyandırıyor. 

Dünyada ilk çocuk yetiştirenler biz değiliz öyle değil mi?

Çocuk yetiştirmeyi gerçekten biliyor muyuz?

Bilmiyorsak nasıl öğrenebiliriz?

Herkesin her konuda fikir sahibi olduğu bir dönemdeyiz. Ancak hangisini dikkate almalıyız?

Hangileri doğru hangileri yanlış? Nasıl bilebiliriz?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: ''İnsan doğru ve yanlışı ayırt ederse ilişkilerini yönetir, hayatının hâkimiyetini eline alır.'' Doğru, fayda veren. Yanlış ise, zarar veren demektir. İnsan dününe göre daha iyi yapan, yaptığı doğru ve güzel davranışlardır. Daha kötü yapan ise dününe göre yanlış ve çirkin davranışlardır. Mutlu ve başarılı olmak için ilişkilerimizi yönetebilmeye ihtiyacımız var. Bunun içinde tutarlı bilgi nedir, nasıl ulaşılır bilemiz gerekir. Tutarlı bilgi insanı doğru ve güzel olana ulaştırır. İnsanı yüceltir ve kaliteli iletişim kurmasını sağlar.

Her insanoğlu kaliteli iletişim kurmayı hak eder.


===

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.


 ===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 


Yahya Hamurcu




 

 


Yorumlar

Sevda Demiray dedi ki…
Okurken kendi yaptıklarımız gözümüzün önüne geliyor değil mi? Herkes kendine göre bir doğru tutturmuş, herkes kendi aklını beğeniyor, herkes kendi yöntemine toz kondurmak istemiyor... oysaki gerçek yorum kaldırmaz...
Adsız dedi ki…
Keşke dertleşerke çüzer, ama problemlerimizin çüzlmesi için pam başka bir şey ıhyıyacımız gerekiyor.
Adsız dedi ki…
Gerçekten çocuk yetiştirirken daha 40 günlük değilken insanlar başlıyor şöyle yap böyle yap.. insanın kafası karışıyor hangisini yapayım hangisi tutarlı yani??
Adsız dedi ki…
İletişim ne değildir… :))) çok güzel
Elif Aydın dedi ki…
İnsan... görülmeye bile ihtiyaç duyuyor. Çok ihtiyaçlı olmasına rağmen gerçek ihtiyaçlara odaklanamıyor bazen...
Adsız dedi ki…
Hep kimlerden olmamız gerektiğini sorardım kendi kendimi
Büşra dedi ki…
Sohbet şahane de, insan o sohbetinden kendine bir şeyler katabilse keşke…
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık 🌹
İnsan bir şeyin gerçekliğine sahip olursa kandırılmaz.
Ayşe Budak dedi ki…
Teşekkürler ...
Deneyimsel Öğreti seminerleri ile iişkilerimizi daha kaliteli hale getirmek mümkün...
Adsız dedi ki…
Tutarsız, sahte yöntemlerle çocuklar yetişmiyoruz, sadece büyütüyoruz. Sonra da çocuklara kızıyoruz. Neden böyle davranıyorlar diye.