Kendine İyi Bak

 

Sarıldığı kollarından güçlükle ayrıldı. “Görüşürüz anne bu böyle uzar, otobüs kalkacak” dedi. Annesi, Hatice Hanım; “Kendine iyi bakdedi kızına el salladı. Ekin daha fazla bakmak istemedi, gözlerinin dolması annesine de iyi gelmezdi, biliyordu. Hızlı adımlarla otobüse bindi. Otogarlar hep çok soğuk gelirdi. “Sanki babam haklı insan kızıyor ama iki puan daha yüksek alsaydım. Keşke şurayı kazansaydım, ayrılıklar ne kadar da zormuş! Vardır bir hayır ama insan kabul etmekte zorlanıyor” diye iç geçirdi.

Elinde valizi yüzünde ne yaşayacağını bilmemenin, belirsizliğin kaygısıyla iş yerine gitti. Ekin gibi göreve başlayan 60 kişi vardı. Kurum onların tanışması için bir oryantasyon programı organize etmişti. Ev arkadaşlarıyla orada tanışmıştı üç arkadaş birleşip bir ev tutmuştu. Eşyaların çoğunu birlikte almışlardı. Her biri bir odaya yerleşti. Eksikleri olsa da evleri oldukça şirindi. Yıllarca emek vermiş artık meslek hayatına adımını atmıştı. Parasını kazanıyor, babasının tabiriyle kızı artık ayaklarının üzerinde duruyordu. Vardiyalı çalıştıkları için arkadaşlarıyla sık sık bir arada bulunamıyorlardı. Üçü de evdeyse salonda zaman geçirir, muhabbet ederlerdi. Mutfakta acemilerdi o yüzden daha çok hamburger, pizza kızartma ya da hazır gıda tüketirlerdi. Film eşliğince, cips, kola, abur cubur, tüketmeyi severlerdi. Akşam oyun oynar, müzik dinler geç saatlere kadar muhabbet ederlerdi. Misafirleri de bir aradayken çoğunlukla olurdu.

Ekin bazen odasına geçince yatağına uzanır ellerini başının altına koyar ve düşünürdü. Yıllarca eğitimi, ekonomik özgürlüğünü kazanmak için ne çok emek vermişti. Okurken hep bu günlerin hayalini kurardı. Sanki bir şeyler eksikti. Yaşasın özgürlük diye kendine ait odasında hoplayıp zıpladığı günü düşündü. Şimdilerde bu mu yani diyordu. Gerçekte aradığı neydi?


Ekin işteki nöbet stilini normal günlere de uygular olmuştu. Çoğunlukla gündüzleri geç saatlere kadar uyuyor, geceleri ise uyanık kalıyordu. E uyanıksak en azından biraz keyif katalım diye bir şeyler yemeye alışmıştı. Günde bir bardak içtiği çay; zamanla saat başı içtiği bir içecek haline gelmişti.

Bir gün karın ağrısıyla doktora gitti, ultrason yapıldı. Doktor bu zayıflıkta ilginç, karaciğerinde yağlanma var dedi. Ekin biraz araştırdı. Bu durumun bozulmuş yaşam tarzıyla ilişkili olduğunu anladı.

Birkaç gün izin alıp ailesini ziyarete gitti. Annesi Ekin’e tatlı sert takılıyor, konuşuyordu. “Ben sana kendine iyi bak derken ciddiydim Ekin diyordu.

İnsanın kendini ait olduğu yerde hissetmesi, ne güzel bir histi. Babası erkenden kalkar ve ev halkını kaldırırdı. Sabahın bereketinden nasiplenmek isterdi. Ekin’e erken kalkmak zor gelse de tuhaf bir şekilde kendini iyi hissediyordu. Sobanın yanında uzanırken kapı açıldı, annesi içeri hamur leğeniyle girmişti. Öpülesi elleriyle hamurdan bezeler tutuyordu. “Gel yardım et, kalk hadi, beraber yapalım” dedi. Birlikte açıp, içleyip, pişirdiler. Babası ise bahçeyi suluyordu, Ekin’ i yanına çağırdı.  Kahvaltı için kümesten yumurtaları almasını istedi. Bahçeden de sebzeleri toplamasını istedi. Kahvaltı sonrası ailece yürüyüşe çıktılar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Gerçek insana iyi gelir.”

Ekime bu küçük tatil çok iyi gelmişti. Daha önce yaşadığı ve normalleştirdiği ne kıymetli hazinelere sahip olduğunu şimdilerde daha iyi anlıyordu. Yürüyüş sırasında temiz havayı içine çektikçe rahatlıyordu. Hayattaki var olan düzene uyumlu yaşamak, ona göre hareket etmek insana iyi geliyordu.

Sahi hangi stilde insan daha özgürdü? Yürürken uzun uzun düşündü…

 Özgürlük insanın canı ne isterse onu yapması mıydı?

Faydayı zararı düşünmeden, isteklere göre hareket etmek özgürlük müydü?

Hangisinde iyi bakar insan kendine?

Ne dersiniz, düşünüp bilinç verelim mi?


 ===

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.


 ===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 


Yahya Hamurcu




Yorumlar

HRK dedi ki…
“Gerçek insana iyi gelir.”
Teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık. 🌷
Ayşe Budak dedi ki…
Gerçek temas ettiği heryere, herşeye iyi gelir.
Adsız dedi ki…
İnsanoglu dokundugu her şeyi bozan bir canlı, halbuki yaratılışa uyumlansa, güneşle bir uyanıp yatsa, hareketinin çoğaltsa ne iyi olur…
Sevgi Çilci dedi ki…
Oysa kendimizi özgür zannettiğimiz ama olmadığımız ne çok şey var 😔
Adsız dedi ki…
Gerçek insana her zaman iyi gelir...
Şükran dedi ki…
Gerçek yaşam insana iyi gelir....
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık 🌹
İnsan gerçeği bildiğinde hayatı da konforlu oluyor .
Sevda dedi ki…
Bunu bir kere daha duymaya ihtiyacımız varmış :)
 “Gerçek insana iyi gelir.”
Adsız dedi ki…
Gerçek her zaman iyi gelir, anlamayı dileriz...