Elif’in
çığlığıyla düşüncelerinden sıyrıldı annesi. Telaşla kızına döndü:
—
Ne oldu Elif?
Elif
gözlerini kocaman açmış, elini yere doğru uzatmış bağırıyordu:
—Anne!
Yerlerde simsiyah, kocaman tırtıllar var! Çok fazla hem de!
Annesi
eğildi, küçük kızının heyecanla gösterdiği noktaya baktı. Sonra gülümsedi ama
içinde buruk bir hüzün vardı.
—Korkma
canım, onlar tırtıl değil. Ceviz ağaçlarının çiçekleri, soğuktan yanmış…
—Nasıl
yani? Yangın mı çıktı?
—Hayır
Elifciğim. Sadece ateş yakmaz, soğuk da yakar bazen. Özellikle de bu mevsimde.
Bu
yıl nisan ayı beklenmedik kar sürpriziyle geldi. Üstelik öyle bir geceyle de
sınırlı kalmadı; günlerce, kimi yerlerde haftalarca sürdü bu soğuk hava
dalgası. Oysa doğa uyanmaya başlamıştı. Erikler, fındıklar, cevizler… Ağaçlar
ya çiçek açmıştı ya da açmak üzereydi. Yalnız narin tomurcuklar bu sert soğuğa
nasıl dayanabilirdi?
Öyle
de oldu, dayanamadılar. Karla kaplandı çiçekler, soğukla yandı. Ağaçların
dallarında simsiyah yanıklar gibi duruyordu şimdi baharın habercileri.
Bazı
insanlar bu görüntüyü ilk kez görüp yanıldılar. Tıpkı Elif gibi onları tırtıl
sandılar. Bazıları da bir hastalık zannetti. Oysa bu, doğanın kendi içindeki
kırılgan bir dengesiydi.
Ağaçlar,
özellikle yaprak dökenler, kışın adeta uykuya yatar. Gövdelerindeki su çekilir,
kuru bir tahta gibi olur gövdesi. Öyle ki bakınca kurumuş sanırsınız. Sonra
bahar gelir, sıcaklık belirli bir dereceye ulaştığında yeniden uyanır doğa.
Tomurcuklar patlar, çiçekler açar, arılar uçar. Ya o anda gelen sert bir soğuk?
Birkaç saat bile yetebilir o narin uyanışı sona erdirmeye.
Bu
yıl olan da tam olarak buydu.
—Eee
ne olacak şimdi? dedi Elif, gözlerini annesinden
ayırmadan.
—Meyveler
az olacak canım. Belki de bazıları hiç olmayacak. Arpa, buğday, toprak yüzüne
çıkan her bir yeşillik… Hepsi bu soğuktan etkilendi.
Elif'in
yüzü asıldı.
—
Ama neden anne?
— Çünkü çiftçinin işi doğayla baş başa kızım. O ne derse, öyle olur. Soğuksa soğuk, sıcaksa sıcak. Bazen afet olur, dolu olur, kuraklık olur. Doğal afetler de doğanın birer dili gibidir... Kimi zaman sarsar, kimi zaman sınar.
Toprakla
yaşayınca aslında "doğal" dediğimiz şeyin ne olduğunu daha iyi anlarız.
Her yıl aynı ağaç bolca meyve vermez; bazen az verir. Çünkü doğa, ihtiyaca göre
ayarlar kendini. Tıpkı annenin sütü gibi. Bebeğin hastalığına, ihtiyacına göre
değişir o süt. Eksik olan minerali tamamlarcasına dönüşür. Bebeğin ihtiyacı
neyse ona göre annede hazırlanır.
Aynı
şey doğa için de geçerlidir. Hangi bölge neye ihtiyaç duyuyorsa, o yetişir. O
yüzden her yerde her şey bulunmaz. Amazon ormanlarında yaşayan zehirli
canlıları düşün. Şehirlerde de rahatça yaşayabilselerdi ne olurdu? İşte doğa
her şeyin yerini, dengesini, zamanını bilir.
Hayat
ise dengeler içinde yaşamak için gerekli olan zıtlıklardan oluşur. Her şeyin
bir zıddı vardır. Gündüz – gece, sıcak – soğuk, bolluk – kıtlık, sevinç –
hüzün, uyku – uyanış… Hepsi bir bütünü oluşturur.
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi der ki: “Bu hayatta gerçek olan her şeyin zıddı vardır.”“Bu hayatta gerçek olan her şeyin zıddı vardır.”
Bir
şeyin varlığını onun yokluğunda anlarız. Çiçeklerin kıymeti, onların yandığı
bir baharda daha iyi anlaşılır. Güneşin sıcaklığı, karla kaplanmış bir sabahın
ardından daha derinden hissedilir. İnsan, kaybedince fark eder doğanın
cömertliğini. Bazen de bir meyvenin eksikliği, onu şükürle yemenin yolunu açar.
Elif’in
annesi devam etti anlatmaya. “Demem o ki sevgili Elif, bu yıl meyveler az
olacak büyük olasılıkla. Belki de bazıları hiç olmayacak. Ama bu her zaman kötü
bir şey değildir. Bolluk ve kıtlık, hayatın ritmi gibidir. Biri olmadan diğeri
anlamını yitirir.
Doğanın
bize anlatmak istediği hikâyeleri dinlemeyi öğrenmeliyiz. Çünkü o, hem
öğretmenimiz hem de yaşam kaynağımızdır. Belki bu yıl meyve az olacak. Ama tam
da ihtiyacımız olan başka bir şey, bol olacak. Belki buğday değil ama otlar,
belki meyve değil ama sebze…
Zaten
doğanın bize sunduğu her şey zamanında değerlidir. Onu anlamak, sadece çiftçiye
değil, hepimize iyi gelir.”
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Yorumlar