Bir ağaç
düşünün; köklerini toprağa salmış, dallarını gökyüzüne uzatmış. Her fırtınaya,
her kuraklığa direnmiş; meyve vermiş, gölge olmuş… Bir gün kendi meyveleri
dallarını kırmaya, köklerini kurutmaya başlarsa ne olur?
Meral Hanım
uzun yıllar süren bir evliliğin ardından eşini kaybetmişti. Şimdilerde ise acısını
yaşıyordu. Ağır geçen bir hastalık süreci olmuştu. Meral Hanım bu süreçte hep
eşinin yanında olmaya gayret etmişti. Ancak eşini kaybettikten sonra oluşan yalnızlık
hissiyle nasıl baş edeceğini bilememişti. Çocukları bu süreçte annelerini
yalnız bırakmamışlardı. Ancak onlar da çalışıyorlardı ve devam eden bir
hayatları vardı.
Her ne
kadar çocukları yetişkin olsa da Meral Hanım adeta onlar için yaşamaya başladı.
Onların eksiklerini tamamlamak için elinden gelenin fazlasını yapıyordu. Kendi
hayatından, kendi isteklerinden feragat etmişti. Bütün dünyası, çocuklarından
ibaret olmaya başlamıştı.
Temizliği kendi yapardı, markete kendi giderdi. Ona göre evlatları zaten okulda yoruluyordu. Pazara gider evlatları için sebzenin meyvenin en tazesini seçerdi. Bazen dolaptan bir meyve alır sonra geri koyardı; “Salih sever bunu gelince yesin” derdi. Hayat ne garip, bazen onlara kalsın diye çürüttüğü meyveler olurdu. Kendi ihtiyaçlarını erteler evlatların kitap, okul masrafı, yol masrafı için harcamadan çekinmezdi. Sevdikleri yemekleri sıraya koyar her birinin sevdiğini sırayla yapmak isterdi. Bu sıralamada kendi adı geçmezdi. Akşamları bir film açılırdı; bugün senin istediğini yarın abinin istediği açalım, derdi. Kendine sorulmamasına takılmaz, aldırmaz, ne açılırsa izlerdi.
Ancak
zaman denilen acımasız nehir, bazı şeyleri beraberinde getirmişti. Meral Hanım’ın
hayattaki hareketi azaldı, biraz yorgun biraz da hastaydı. Zamanla çocukları,
annelerinin fedakarlıklarını görmezden gelmeye, hatta unutmaya başlamıştı. Annelerinin
üzerlerine düşen bu düşkün hali,
onlara bir yük gibi geliyordu.
Meral Hanım’ın
ise artık kalbi kırık, ruhu yorgundu. Fedakarlıkla büyüttüğü evlatlarının gözlerinde
o yabancılaşmayı görüyordu. Bu
hissiyatı yaşamak yüreğine bir ok saplanması gibiydi. “Ben nerede hata yaptım?” sorusunu kendisine sık sık sorar olmuştu.
Onlar için yapmadığı şey kalmamışken, çocukları neden bu kadar acımasız
olmuştu?
Meral’in
feryadı, sadece kendi duvarları arasında yankılanıyordu. Çocukları kendi
hayatlarına dalmış, annelerinin sessiz çığlıklarını duymuyorlardı. Anlamıyorlardı,
belki de anlamak istemiyorlardı. Peki, bu döngü nasıl kırılabilirdi?
Bir anne,
evlatlarından beklediği ve hak ettiği değeri görebilir mi? Yoksa bu, anneliğin
görünmez ve acımasız bir sınavı mıdır? Bu soruların cevabını bulmak için belki
de insanı tanımak gerekiyordu. Zira insan, bir ilişkide emek harcamıyor ama
kendine tazyikli bir emek harcanıyorsa zamanla emek harcayana karşı nankörleşir, zalimleşir. Bu hayatın
değişmeyen gerçeklerinden birisidir.
Hiçbir
anne çocuklarından nankörlük görmek istemez. Her bir evlat anlayabilirsek
anneye emanettir. Onların da bu hayatta rolleri vardır. O rollere uygun
sorumluluk alması, annenin ise onu desteklemesi gerekir. Bazen anne fedakarlık
yaptığını zanneder ama çocuğuna düşkünleşir. Zamanla bu durumda kendi gücünü de kaybeder. Aslında çocuğunu ya da çocuklarını bu hayat
yolculuğunda marifetsizleştiren, nankörleştiren yine kendisi olur.
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi der ki: “İnsan emek harcadığı şeye zamanla düşkünleşir.”
Hayatın
içerisinde her insan kendi hayat sahnesinin başrolündedir. Bir anne için en
önemli sorumluluk da çocuklarının o sahnedeki rolünün
hakkını verebilmesi için destek
olmaktır. Ancak o desteğin miktarı
arttığında iki taraf için de sorun olmaya başlar. Doz aşımı olduğunda ilişkilerdeki dengeler bozulmaya başlar.
Hayat bir
denge üzerine kurulmuştur. Dengeyi bir yerde toparladığımızda ise bu
hayatımızın geneline yayılır. Keşkelerin, şikayetlerin, yürek sızılarının
yerini ‘iyi ki’ ler ve şükürler alır.
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Vücutta denge ilişkilerde kıvam...
Ayarı kaçınca her yerde sıkıntı...
🪷🌿🪷🌿🪷🌿
İnsan iyi bir yetiştiren olmak için bedeli dengeli ödemeli ve ödetmeyi bilmelidir.
Anlayanlardan olmayı dileriz...