Melike
yıllardır özlemini duyduğu mesleğinin ilk günlerindeydi. Okuldu, sınavdı,
atamasıydı derken sonunda büyük bir lisede biyoloji öğretmeni olarak görev
yapmaya hak kazandı. İçi kıpır kıpırdı. Adeta insanın midesinde kelebeklerin
uçtuğu anlara şahit oluyordu bugünlerde. Ama istediği yerde öğretmen olması ile
iş bitmiyordu tabi. İnsan bir yerlere varsa bile yeni varılacak hedefler
çıkıyordu. Öğrencileri ise onun çocuğu gibiydi. Onların hem dersi iyi
anlamalarını hem de sorunlarını çözmeye yardımcı olmak istiyordu. Anlamadıkları
konu olunca tekrar tekrar anlatıyordu. Teneffüsleri bile öğrencileriyle
geçiriyordu ve bundan hiç yorulmuyordu. Öğretmenler odasına gittiğinde “Kendini
bu kadar yorma önünde koca bir iş hayatı var. Emeklilik gelmez böyle.”
diyorlardı ama o önemsemiyordu. Yılın sonunda öğrencilerinin girdikleri
sınavlarda başarılı olduklarını görmek istiyordu. Böylece hem onlar başaracaktı
hem de Melike başarmış olacaktı. O nedenle kendi başarısı için de yorulduğunu
düşünüyordu. Hangi başarı kolaylıkla gelmişti ki?
Bugün
dersin konusu hücrelerdi. Biyolojide temel bir konuydu. Kendisi bu konuyu çok
seviyordu. Öğrencilerine de anlatmak için sabırsızlanıyordu. Konuyu anlatmasını
tamamladığında sınıfa dönüp “Anlaşılmayan bir şey var mı?” diye sordu. Cevap
olarak her zamanki gibi öğrencilerinin ‘anladık hocam’ demelerini bekliyordu.
Ama sınıfın çoğunluğu dersi anlamadığını söyledi. Melike severek anlattığı
hiçbir konuda bugüne kadar böyle bir tepki almamıştı. Öğrencilerinin de geçmiş
derslerdeki durumlarını biliyordu. Dersi anlamak için iyi dinlediklerinin
farkındaydı. Bu arada dersin süresi de bitmişti. “Bir sonraki derste
anlaşılmayan yerlerin üzerinden geçeriz.” deyip sınıftan ayrıldı. Öğretmenler
odasına gidince diğer biyoloji öğretmenlerinin yanına gitti. Hücreler konusunu
kendi öğrencilerinin anlamadığını ve onların bu konuyu nasıl anlattıklarını
merak ettiğini söyledi. Öğretmen arkadaşlarından biri “Hücreler konusunun
tamamına yakını ezber bilgisidir. O nedenle kendi çabaları gerekiyor.
Kitaplarında tüm bilgiler var. Haftaya ezberleyip gelin dersen, onlar kendileri
öğrenip gelir.” dedi. Bu fikri değerlendireceğini söyledi Melike. Arkadaşı kendi
yöntemini paylaşmıştı. Bir yere kadar haklı olabilirdi. Yeni ve farklı
kavramlar vardı bu konunun içerisinde. Fakat kendisinin de bir öğretmen olarak
çocuklara vermesi gereken bir şeyler olmalıydı. Melike dalmış düşünürken diğer
arkadaşı söze girdi; “Bu konunun anlaşılması ve akılda kalması için
görseller kullanabilirsin. Çocuklar ilk kez duyduğu şeyleri kafalarında
canlandırmakta zorlanıyorlar. Kitaplardaki şekiller hem küçük hem de detaylı
değil. Benim yıllardır kullandığım onların görebileceği büyüklükte posterlerim
var. İstersen seninle paylaşabilirim.” dedi. Melike bu duruma çok sevindi.
Çünkü çocukların nerede eksiklik yaşadıklarını yani sorununun aslında ne
olduğunu biraz da olsa anlamıştı. Bu da konuyu anlamalarına bir adım daha
yaklaştığı anlamına gelirdi. Melike çocukların başka anlayamayacakları neler
olur diye düşünüyordu. Aklına şu soru geldi.
“Bu fikir çok güzel oldu. Teşekkür ederim. Posterlerle çocuklara
organelleri tek tek gösterip, isimlerini anlatırım. Fakat sanırım görevlerini
anlatmaya gelince iş biraz daha zorlaşacak benim için.” dedi. Bu sırada
onların konuşmalarını duyan başka bir öğretmen; “Ben organellerin
özelliklerini ve görevlerini anlattıktan sonra onlara; bu organeli sınıf
arkadaşlarınızdan birine benzetseniz kim olurdu? diye bir soru soruyorum. Çok
faydasını gördüm. Öğrenciler böylece düşünmek zorunda kalacaklar ve benzerlik
kuracaklar. Göreceksin en hareketli arkadaşlarını hücrenin enerji deposu olan
arkadaşlarına benzetecekler. Yemeği seven biraz da kilolu arkadaşlarını da hücrenin
besin deposu olan organele benzetecekler. Çok güzel fikirler duyacaksın
onlardan. Sonra o organeli ömür boyu unutmazlar bir daha.” dedi.
Öğretmenlerin hepsi gülüştüler. Melike de rahatlamıştı, bu fikir sahiden
güzeldi. Hem öğrenciler için eğlenceli hem de akılda kalıcı bir yöntemdi. Yeni
ders için sınıfa doğru yürürken biraz daha rahattı. İyi ki okulda kendisiyle
aynı sorunları yaşayan öğretmenler vardı da sorup fikir alabilmişti.
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi der ki: “Deneyim transferi yapmak hayatı çok daha konforlu
yaşanır hale getirir.”
Melike
belki kendisi oturup düşündüğünde farklı yöntemler bulabilirdi. Fakat
kendisinden daha deneyimli olan kişilerden fikir aldığında kısa sürede çok daha
hızlı yol kat etmiş oldu. Şimdi geriye bu bilgileri kendi sınıfında uygulayıp
görmesi kalmıştı. Ayrıca öğretmen arkadaşlarının kendisine verdiği fikirlerden
bir sonraki sefere bu konu hakkında kime danışacağını anlamıştı. Bu konuda soru
sorulduğunda farklı yollardan çözüm üretebilen kişilere sorabilirdi.
Keşke
hayattaki her şey “Bir ders nasıl daha verimli hale getirilir?” gibi kolay sorulup cevabı bulunacak türden
olsaydı. Melike bekârdı ve çevresindekiler sürekli yeni damat adaylarıyla
görüşüp tanışmasını istiyorlardı. Fakat kimse “İyi bir eş seçimi nasıl
yapılır? Hangi özelliğinden dolayı bir kişiyle görüşmeye devam edilir ya da edilmez?”
bunu söyleyemiyordu. Çevresindekilere bu tip soruları üstü kapalı sormaya
kalkmıştı bir iki kez. Aldığı yanıtlar genelde “Amaan Melike sen de ne çok
takılıyorsun her şeye!.. Yüreğinin götürdüğü yere git.” deyip
gülüşüyorlardı. Herkes iyi niyetliydi. Ama bir dersin daha iyi nasıl
anlatılacağının bile türlü yöntemleri varken bu kadar önemli konularda deneyim
transferi çok daha önemli olmalıydı.
İyi
bir evliliği olan çiftlere danışmak bu yollardan biri olabilirdi.
İyi
bir ticareti olan esnaftan deneyim transferi yapmak mümkündü.
Yolun
nereleri zorlu, nereleri virajlı?
Deneyim transferi insanı insanın yolculuğunda belki de en büyük desteklerden birisi.
Ama
almak isteyenlere tabi.
Var
mısın soru sormaya,
Yolculuğunda
daha iyi yerlere ulaşmak için deneyim transferi yapmaya,
Sorup
daha iyiye ulaşabileceğimiz nice deneyimlere?..
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Yorumlar