İLİŞKİNİN OLMAZSA OLMAZI NEDİR?
Hiç düşündük mü?..Neden mi?
İnsan,
ihtiyaçları olan bir canlı… Gıda, giyim, eğitim, ilişki... Bunların hangi biri
karşılıklı alış-veriş olmadan ilerliyor?
İyi bir eğitim istiyorsam, ona
göre bir kurum buluyorum. Bu kurumun da kendine göre talepleri oluyor. Neşeli,
hoş sohbet bir kız arkadaş istiyorum, o da sahipkâr ve dürüst bir erkek
arkadaşı olsun istiyor.
İnsan zarar etmek istemez; aldığı
verdiğinden fazla olsun ister.
İnsanoğlunun istekleri maddi ve/veya manevi olabilir. İş, eş, kariyer… Neyse o aradığımız, en
doğrusunu bulmaya çalışırken, birçok deneme yaparız. Birazdan birileriyle ilişki
kuracağım, iş ortağı olacağım ya da hayat ortağı. Peki, doğru kişileri mi
seçiyorum? Bunu, iletişim kalitem belirliyor...iletişim kalitem belirliyor...
İletişim dediğimiz şey nedir peki?
Gelin birlikte düşünelim...
Kelimenin kendisine baktığımızda ilkokul bilgilerimizden de hatırlayacağımız üzere “iletmek” fiiline eklenmiş işteşlik ekini görüyoruz: “-ş”.
Peki, bu ek eklendiği fiile hangi anlamı katar? Belirtilen işin karşılıklı yapıldığı anlamını.
Karşılıklı olan iletme eylemini başlatan nedir peki?
Aysun çok çalışkan ama benim
gözüm çalışmakta değilse, Aysun’un ders notları ne kadar ilgimi çeker? Ya da Salih
çok yakışıklı ama bana bakmayacağından eminsem, ne kadar gittiği kafeleri takip
ederim? Benim alacağım maaş değişmeyecekse, patronun gelirini ne kadar
önemserim? Zaten babam mirastan kızlara pay vermeyecekse, kime ne gidiyor beni
neden ilgilendirsin?
Ekmeği olmayan insan, fırının yerini
merak eder.
Yolda susamışsak, gözümüz su satılan yeri arar ya da tuvalet ihtiyacımız varsa, benzin istasyonu ya da camii aramaya başlarız. Hangi ablam makyajı güzel yapıyorsa, akşam buluşması öncesi onun odasına dikilirim. Hangisinin kıyafetleri daha ilgimi çekiyorsa, ona methiyeler düzer, ödünç almak için taklalar atarım. Babam bir tur arabasını sürmeme izin versin diye, fındık toplayacağıma söz veririm. Bu isteklerin hiçbiri bende yoksa, o konuda ilgisiz olurum. Bu isteklerin hiçbiri bende yoksa, o konuda ilgisiz olurum. Deneyimsel Tasarım Öğretisi derki açlığın kadar merakın olur.
Kadının biri daha yeni evlenmiş
ama kocasına hiç hevesi yokmuş. Bir gün kadına arkadaşları sormuş:
-Kız, senin kocanın adı neydi
sahi?
Kadın da:
-Valla, demiş, duyasım yoktu
sormadım.
Bende o kocanın açlığı
olmalıydı ki üzerimde etkisi olsun. Bir ümit besleseydim, anlamı olurdu. Peki,
insanlar ne zaman birbirindeki bilgiye, mesaja, imkanlara ilgili olurlar?
Aslına bakarsanız, kendisini
bağladığı zaman. Tıpkı Deneyimsel Tasarım Öğretisinin de dediği gibi:
İnsanlar bizimle ilgili bilgiye meraklı değiller.
Kendi ihtiyaçlarına ulaşabileceği bilgiye meraklılar…
- Anne, babam nerde? Para lazım,
dışarı çıkacağım.
- Mesaiye çağırdılar.
- Nasıl mesai?
- Taş dizmesi gerekmiş.
- Ya dalga mı geçiyorsun, nerde
babam? Acillll!..
- Nerede olacak? Kahvede… Nikahı bozulur
gitmese.
- Of baba ya, neyse, annem benim! Ateşlesene bir
ellilik şu güzel oğluna.. Vardır sende vardırrr.
- Öpme yağcı. Çıkarken çöpü atıp bayat ekmekleri de ıslatıp balkona koyarsan düşünürüz.
Yani, bana para verecek misin onu söyle? Sen de benim işimi görecek misin onu söyle?
İşte...
İnsanın merak etmesi için bir sebep olmalı...
İyi bir gelin adayı olarak gözünde seni canlandırdığı an “konuştuğu var mı?” diye araştırır... İngilizce hocası olduğunu öğrendiğinde, özel ders verip vermediğini merak eder... Yurt dışına çıkacağını duyduğunda “ucuza telefon getirebilir misin?” diye sorar...
Seni üç haftadır evinden gelip almasının, kafelerde dinlemesinin nedeni, “Bak parmağım uf oldu” dediğinde üç yaşa inip “Obüdü, üflerim geçer” deyip başkası görse gülünecek hale girmesinin asıl nedeni ne? Saçmalıyorum ama kafa sallıyor, onay veriyor, gülüyor. Aklından geçen ise “Tamam, sen şunu söyle; evlenecek miyiz, evlenmeyecek miyiz?” Bütün bunlara katlanması, bende onu bağlayan, isteğine karşılık gelen bir şeylerin olmasından.
Peki, iletişim bunun neresinde?
“Kim bunları becerebilir? Ben o kişi ile ilerlemek istiyorum.” İşte, insan o açlığı karşılamak için zihninde bir çözüm arayışına giriyor. Artık çok hızlı çevreme bakıp algılıyorum, diyorum ki “Şu kişi ile…” O kişi bana neden baksın? Bende de onun isteğini karşılayabilecek bir şeyler olmalı.
Yani…
İnsan ister ki..
Önce karnı doysun, doyurmaya
sıra gelsin
Sevildiğinden emin olsun,
sevmeye karar versin..
İnsan en çok kendi nefsini
bilir.
Nefsini adı gibi bilir.
Her şeyi çok bilir de
Başkasını kendi nefsi gibi
bilmez.
Düşünmez ki ihtiyacını
giderecek olan da aynı nefsi taşır.
Her “önce ben” diyen keçinin
yolu, köprüde benzeriyle kesişir.
Şimdi, kim kime yol verir?
Sen gücün varken önce ihtiyaç
karşılayan ol ki karşındakini yanına al,
Al ki...
Gücünün yetmeyeceği karşına
çıktığında köprüden düşme….
===
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yorumlar
İlişki kurarken en çok dikkat etmemiz farklı ihtiyaçlardır.
ne güzel yazı...
gönlünüze sağlık...
Çok güzel anlatım kaleminize sağlık🌸
Çok güzel Olmuş ellerinize sağlık..
İletişim ve ilişkiyi anlatan çok güzel bir yazı.
İnsan neyi merak ediyor; neye açlığı varsa onu merak ediyor. Nedensiz bir iletişim olmaz. Kendini ve çevresini tanıyan hem kendinin hep karşısındakinin ihtiyacını giderebiliyor. Ben değil, Sen, O diyebilmek ümidiyle:)
Kaleminize sağlık, teşekkürler
En büyük ihtiyacı aslında ihtiyaç görebilmesi...
Bunu ne güzel anlatmışsınız,teşekkürler...
Ellerinize sağlık 🌿
Çok güzel bir yazı.
İletişim Nedir?
İlişki Nedir?
DTÖ derki açlığın kadar merakın olur.
Çok güzel aydınlatıcı düşündürücü bi yazı olmuş kaleminize sağlık
Açtığın kadar varsın. Neyi merak ediyorsan ona ulaşırsın. Bazı gerçeklere ulaşmak için sıfırdan bebek aklı ile sanki mars'tan dünyaya yeni gelmiş gibi düşünmek gerekiyor . Gerçekte sahte o kadar karışmış ki insanlar normal olanları gerçek zannediyor. Ayol dur bir daha okuyayım şu yazıyı çok güzeldi vallahi...