“Aşkım,
baksana bana”, “Bir bakış baktın kalbimi yaktın”, “Şarkılardan fal tuttum”,
“Fallar seni söyler” “Tut elimden götür beni”, “Bir kereden hiçbir şey olmaz…”
Ve nihayetinde “Evli, mutlu, çocuklu…”
Hayat
şarkılardaki gibi olsaydı baban, annenin gözlerinde yıllar önce kaybolmuştu. E
sen de doğduğunda yetim kalmıştın doğal olarak…
“Dizimde
uyuturum seni, kuş sütüyle beslerim seni” Hani! Gözlerimde kaybolup gittin…
Gidiş o gidiş… “Bana yine hüsran yine
bana hasret var”, “Gel vefasız, gel vicdansız yanıyorum arzularınla” dedim.
Duymadın… Neden, çünkü aşkımdan sağır oldun. Ya hu aşkımdan kör, sağır, dilsiz
oldun… E ben ne yapayım şimdi seni(!) Bana sağlam adam lazım.
“Ellerin
ellerimde, gözlerin gözlerimde..” İyi de nereye kadar? Hayat böyle geçmez ki…
Ellerinde çiçekler kapımda sırılsıklam; gelirsen bir gün şaşırırım. Çünkü evden
hiç çıkmıyorsun. “İşsizlik var” diye yıllardır evde oturuyorsun. E bu işsizlik
bana neden yok(?)
“Arım
balım peteğimden, tut şunun ucunu götürelim abi” ye hangi ara geçtik. Neden sen
tek başına bir iş yapamıyorsun. Üstelik tut ucunu dediğin şey altı üstü plastik
masa… Benim canım çıkmış bütün gün dışarıda. Telefonun başucunda çaresiz
bekliyorsun. Neden? Faturayı ödeyemedik de ondan.
“Duy
sesimi, dinle kalbimi…” O iş öyle olmuyor! Ne sesini duyasım var ne yüzünü
göresim… Kalbini dinlemek için yaklaşmaya gerek yok. Nabzın o kadar yüksek ki
karşıdan duyuluyor…
Hani
gençliğin harap olsa yine beni sevecektin? Annene laf ettim diye demediğini
bırakmadın. Yok gençliğini mahvetmişim. Ömrünü yemişim falan…
Hayat
denen sınavda insanoğluna hem akıl hem duygu verilmiştir der Deneyimsel Tasarım
Öğretisi… Duygu diye bir şey olmasaydı, hayatın güzelliklerini fark edemezdi
insan. Problem duyguda değil, duygunun miktarında… Duyguların yoğunlaşıp,
insanı gerçekten uzaklaştırmasında…
Hayat,
gerçekten yana… İnsan sahnesini kullandığı, havasını soluduğu, ekmeğini yediği
şeye uyumsuz olursa, ne kadar mutlu olabilir sizce? Hayat “Problemlerine gerçek
çözüm bul” derken, insan sanal alemde ne kadar başarılı olabilir?
Sanal
aleme internetle, bilgisayar ve cep telefonlarıyla geçtik zannediliyor. Oysa ki
insanoğlu, duygularını kullanmayı bilmediği her zamanda, sanal alemdeydi zaten…
Teknoloji ile çok daha hızlı bir dalış yapıldı. Peki nasıl?
Duygular
hayatı güzelleştirmek için var. “Senin yüzünü görmek istemiyorum” diyen
sevgilinin kapısına, eli çiçekli gitmek neden? Üstelik hava yağmurlu,
sırılsıklam olmuşsun… Bir de hava yağmurluyken deneyeyim (!) Benim istediğim
bir şey için, hava durumu ne kadar önem arz edebilir? Belli ki yine kapıyı
yüzüne çarpacak. “Oğlum bile bile ateşe atma kendini” diyen arkadaşın duygusuz
oluyor, öyle mi? Ama doğru söylüyor. Daha çok canın yanacak. Duygu adına
hissettiğin sadece acı olacak. Duygunun sadece acı yüzü yok ki…. Sen onu tercih
ediyorsun şu anda…
İstediğin şeyde ısrar ettiğin için acı çekiyorsun... “O kız benim olsun!” Tamam da, bunu
o kıza sordun mu? Senin isteklerini bu kadar sınırsız yapan şey, senin hayal
dünyan olabilir. Hayaller Paris ise sizin ev seni mutlu etmeyebilir tabii…
Bundan hayat mı sorumlu, yoksa senin kontrol edemediğin isteklerin mi?
Peki “İsteklerini
kontrol edebilmelisin, yoksa mutsuz olursun” diyen biri… Yani, hayatın
gerçeklik yasasını sana hatırlatan biri… Şimdi bu kişi, sence ne kadar
yanılıyor olabilir? “Hayatta acı da var haz da.. Neyi nerede, ne kadar
yaşayacağını bilmeli insan” diyen mi…
Yoksa “Gözlerinin engininde kayboldum, gel kurtar beni bu derinlerden”
diyen mi(?)
Gerçekçi olmak, duyguya sahip olmaya engel değildir. Gerçek ne? Duygu ne? Bunu bilmeli önce insan… İnsanların kavramlara ayrı ayrı anlamlar yükleyip, sonra da “Bence” ile başlayan uzun konuşmalar yapıyor olması çok ironik. Zaman israfı! Gerçek ne demek? Hadi buradan başlayalım…
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yorumlar
Çok keyifli bir yazı..Ellerinize sağlık🍀
Elinize, yüreğinize, emeğinize sağlık…
İnsan üzerine azıcık düşünse ne alaka derdi...
Soru sormuyoruz,şaşırmıyoruz artik...
Düşünmeyi ve irdelemeyi bıraktık...
Genel ahvalimizi ne güzel anlatmışsınız,teşekkürler
İstekleri kontrol etmek de deneyimsel öğreti eğitimleriyle...
Tebessüm ettiren ve düşündüren...
O sırılsıklam gelenler, esasında ıslanma eylemini sever, kişilerle ilgisi yoktur.
O zaten ıslanacaktı da Ayşe, Fatma, Hayriye, Ahmet, Mehmet Berkecan’ı bahane ediyor şu anda 🌸 🐝
Nereden belli? Kurumaya gelmezler. Yeni sulak diyarlara göç etmeyi severler 😊
Filmleri, klipleri izleye izleye aklını kaybeden = çok seviyor diye kodlamışız ya... Ah bu şarkıların gözü kör olsun 🎶😎
İnsan isteği çok olunca yanlış karar verebiliyor. Bu seferde " kendim ettim, kendim buldum, gül gibi sararıp soldum" pişmanlık yaşayabiliyor ne yazikki😔
Ellerinize emeğinize sağlık
İnsan aradığını buluyor gerçeği merak eden insan da gerçeği… güzel bir yazılmış . Emeklere sağlık 🧡