Issız Ada Olmak İstemiyorum!

ISSIZ ADA OLMAK İSTEMİYORUM!  


Ali güneşli bir havada yemyeşil ağaçlıklı bir yolda babasıyla yürüyordu. Her nefes aldığında çiçek kokularını çekiyordu içine... Saatin alarmı ile uyandı. “Bu rüya bitmeseydi ne güzel olurdu...” diye düşündü.


Gördüğü rüya, o sabah çok mutlu uyanmasına sebep olmuştu ama uyandıktan birkaç dakika sonra, tüm problemler yine karşısındaydı. Nasıl çözeceğini bilemiyordu. Düşündükçe umutsuzluk kaplıyordu içini.

Babası öleli üç ay olmuştu. Annesi ve kardeşleri bu ölümü kabul edememişlerdi. Ali de babasının yokluğuna alışmaya çalışmak bir taraftan, hayatın getirdiği sorumlulukları yüklenmek bir taraftan... Çok zorlanıyordu. Hayatının neresini toparlayacağını şaşırmıştı.

Bu yaşına kadar kendisinin haberi olmadan babasının çözdüğü ne çok problem varmış meğer. Hayat sadece matematik dersinden ibaret değilmiş. Havuz problemleri çözmek veya yaz tatilinde hoşlandığı kıza hava atmak için suda taklalar atmak da değilmiş. Havuzun nerede olduğunu bulmakmış önemli olan. Suda boğulmadan, taklalarla şov yapmaya çalışmadan adamakıllı suyun üzerinde kalmanın nasıl olduğunu öğrenmekmiş. 

On altı yaşına kadar yaşadıklarını düşününce fazla sorumluluk almadan, rahat yaşadığı bir hayatı olmuştu. Şimdiyse dünya üstüne üstüne geliyordu. En çok ihtiyacı olduğu zamanda babası yanında yoktu. “İstediğin özel üniversiteye gönderirim.” derdi hep babası. Şimdiyse gündemi bambaşka olmuştu…

Üniversitede okuma hayalleri ne olacaktı?

“Babasından kalan borçlar nasıl ödenecekti?”

“Evin geçimi nasıl sağlanacaktı?”

Bu sorular dönüp duruyordu zihninde...  

Hayat insanı zorlar bazen. Hatta bazen öyle zorlar ki kendini bir cenderede sıkışmış ve sanki oradan bir daha çıkamayacakmış gibi hisseder. “Karşılaştığımız problemler, bizi düne göre daha iyi yapmak içindir.” der Deneyimsel Öğreti. “Her problemin mutlaka bir çözümü vardır. Hiçbir problem bizi yıkmak için gelmez, daha güçlü yapmak için gelir.”

Ali bunu fark edecek durumda değildi. Sürekli babasının ölümüne isyan ediyordu. Annesinin üzüntüsünü hafifletmek için ona destek olmak yerine tepkisel davrandığı zamanlar oluyordu. Oysa annesinin de her zamankinden çok desteğe ihtiyacı vardı. Ali bir türlü kabul edemiyordu olanları... “Kabul etmediğin bir problemi çözemezsin.” der Deneyimsel Tasarım Öğretisi. Bir kez kabul etse probleminin çözümünü de görecekti.

Yakınlarının bakışlarındaki acıma ifadesi, bazen rahatsız etse de destek olmaya çalışmaları hoşuna gidiyordu. Zaman ilerledikçe babasını kaybetmenin hüznü yerini, hayatın kaçamayacağı gerçeklerine bırakmıştı.

Bir sabah kahvaltısından sonra annesi ona, ilk duyduğunda kulaklarında çınlanan o cümleyi söylemişti. “Okul masrafların için iş bulmalısın.

Ali’nin gergin bir ses tonuyla verdiği tepki;

"İş mi, ne işi? Ben mi çalışacağım? Derslerimle baş edemezken ne iş yapabilirim ki?"

Başta gerilse de, zamanla annesinin haklı olduğunu anlamaya başlamıştı. Maddi anlamda zorlanıyorlardı. Evin geçiminde bile zorlanırken bir de Ali’nin okul masrafları için ekstra bütçe ayıracak durumları yoktu.

“Ne yaparım? Nasıl yaparım?” diye düşünüp dururken Ali’nin aklına yakın arkadaşı Ada geldi.

Ada onunla benzer durumdaydı, son iki yıldır garsonluk yapıyordu. Hem okulu hem işi nasıl birlikte sürdürüyor?” diye düşünürdü hep. Çok kısa bir süre önce onun için yapılması imkansız gibi görünen bir durumdu bu. Ama hayat işte.. Şimdi ise “Ben de onun gibi okul ve işi birlikte götürebilir miyim?” diye düşünmeye başlamıştı. “Onun deneyimlerinden faydalanabilirim.” diye geçirdi aklından..

Ertesi gün okulda Ada'nın yanına koştu. Konuya girecek giremiyor, eziliyor büzülüyor. Onun için bu durum hiç kolay değil. Ali bugüne kadar istediği herhangi bir şey olduğunda bunu annesine veya babasına söylemesi yetmişti. Şimdi ise hayatında ilk defa birinden bir şey isteyecekti. En sonunda Ada sen n’aptın ya?diyiverdi. Kime n’apmışım be dedi Ada haliyle. 

Oğlum Ali konuya sonundan başlamak nedir, bu nasıl soru?” diye kendine kendine kızarken ne kadar acemi olduğunu düşündü. Daha işi bulmuş olana nasıl buldun demeyi bile becerememişti. Neyse diyip kendini topladı. Bir iş bulmam ve aileme destek olmam lazım. Sen nasıl iş buldun, nerede aradın?” diye sordu. Ada ise Hııı, tamam ya o başta biraz zor ama sonrası kolay, bak şimdi… diyip ne deneyimi varsa bir çırpıda anlattı.



Ali inanamadı. “Neler halletmiş, ne çok problem çözmüş bu kız ya.. Hayır, dersleri de birçok kişiye göre daha iyi.diye düşündü. Üstüne kocaman gözlerle Yok artık bir de haftada bir yetim çocuklara ücretsiz ders mi veriyorsun Ada!demesiyle aldığı cevap onu buruk bir şaşkınlığa sürükledi. Tabii ya, hem bana da okul için tekrar oluyor, hem sana bir sır vereyim mi? Ne zaman zor durumda olsam dahi, onlara yardım ettiğimde bütün işlerim rast gitti!

Ali’nin yaşadığı burukluğun sebebi babasından duyduğu "Oğlum, insanlara yardımcı olursan sana da yardımcı olacak insanlarla karşılaşırsın." cümlesini hatırlamasıydı. Bu cümleyi ilk duyduğunda nedense üzerinde hiç düşünmemişti. Şimdi ise bu zor anında bambaşka bir anlam bulmuştu zihninde hatırladığı bu cümle.

Ada deneyimlerini anlatmıştı fakat Alinin kafasında binlerce soru ve içinde hareket etmesine engel olan bir şey vardı sanki. Ada bunu hissetmiş gibi “Merak etmeee.. Söylemesi kolay diyeceksin biliyorum ama anneannemin meşhur hayat mottosu bana da bulaştı, her zorlandığımda muhakkak bir kolaylık çıktı karşıma… deyip kocaman gülerek koşa koşa o yetim çocuklarından birinin yanında aldı soluğu.

Ada’nın anneannesi öyle haklıydı ki.. Çünkü Her zorlukla beraber bir kolaylık vardırBir anlasa insanoğlu... Zorluk dediğimiz her şey, bizi yormak için değil daha iyi hale getirmek içindir.

Kuruyan her bitki, toprağına gübre olur, toprağını canlandırır. Sen kurumuş bir bitki olsan ne yapardın? “Kaderimde bu varmış” deyip çevreye zarar veren bir çöp yığını mı olurdun? Yoksa o halinle bulunduğun toprağı şenlendirmeye mi talip olurdun?

Sahip olduğun her şey bir gün yok olsa, ne yapardın?

Terkedilmiş bir ada gibi ıssızlaşır mıydın, yoksa bizim Ada gibi her yere kalkan vapurlarınla kendini gün be gün zenginleştirir miydin?

Ali bu zorlu dönemin onun için dönüm noktası olduğunun artık farkındaydı. Ve ne istemediği konusunda çok netti. Çorak, ıssız bir ada olmak istemiyordu. Her tarafı yemyeşil, etrafına fayda ve neşe veren, bulunduğu toprağı zenginleştiren bir ada olmak istiyordu ve bunun için elinden geleni yapmaya hazırdı.

===

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

“Kim Kimdir”“İlişkide Ustalık”“Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.

 

===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 

Yahya Hamurcu


Yorumlar

Adsız dedi ki…
Zorlukla beraber bir kolaylık vardır...
Adsız dedi ki…
Herkesin herşeyden şikayet ettiği bir donemdeyiz. Bu yazı insanın içini ısıtan, cesaret veren bir yazı olmuş.
Çözümsüz problem yaratılmadı.
Teşekkürler ,emeğinize sağlik
Adsız dedi ki…
Ne olacağını bilemediğimiz bir öykünün içinde yaşıyoruz.. karşılaştığımız olayları ya hayat merdivenin de basamak kabul edip çözerek ilerleyeceğiz yada çözülmeyen sorular haline getirip sorun oluşturacağız.. Tercih bizim.. soruları kabul edip, çözüp ilerlemek mi? Yoksa nereden geldi başıma diyip şikayetlenip ilerledigimiz basamaklardan aşağıya düşmek mi??
Rabia BAHŞİ dedi ki…
Her zorlukla beraber bi kolaylık vardır. Günümüzün ihtiyacı olan bir yazı olmuş. Deneyimsel Tasarım Öğretisi ne güzel anlatmış . İnsan bu hayatta problemi kabul etmeden çözümü göremeyeceğini. Ellerinize sağlık, çok faydalı olmuş.
SKuzeyi dedi ki…
"Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır” Bir anlasa insanoğlu... Zorluk dediğimiz her şey, bizi yormak için değil daha iyi hale getirmek içindir.
Adsız dedi ki…
Hayat zorlukları bizi güçlendirmek için veriyor ve şikayet etmediğimizde geliştiriyor, çoğaltıyor. 🪷
Belgin dedi ki…
Her doğum bir mujdenin habercisi
Aydin Filiz dedi ki…
Ümitvari olmak.. Çevremizdeki insanların ümidini köreltmediğimiz ve hep ümit dolu insan olmak dileğiyle ☘️
Adsız dedi ki…
İnsana en zor gelen, kendini en yalnız hissettiği, canının en yandığı andır, işte bir bilse ki o an tek olabilir ama Yalnız değildir...
Adsız dedi ki…
Ne güzel değil mi! Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır👏
Adsız dedi ki…
Her kilidin anahtarı varsa, bizimde her problemimizin bir çözümü var... yeter ki doğru kapıdan girelim.
Leyla dedi ki…
Zorlandığımız yerler aslında problemi kabul etmediğimiz yerlerdir. Çözümsüz problem verilmez kimseye. Gecenin en karanlık zamanı aslında güneşin doğacağını habercisidir..
Adsız dedi ki…
Evet ..kabul etmediğin bir problemi çözemezsin” İşte kilit nokta budur .
Kaleminize sağlık .
Safiye dedi ki…
Evet önümde iki seçenek:
Ya şikayet edip ıssız bir adaya dönüşmek… ya da adayı şenlendirmek için elinde olan imkanlarla var gücünle çabalamak… başarı vazgeçmeyenlerindir. 👏🏻
Rukiye Öztekin dedi ki…
“Kabul etmediğin bir problemi çözemezsin”
Çok güzel Olmuş ellerinize sağlık 💞💞💞
Adsız dedi ki…
Problemler insanın şifasıdır.
Mesele problemleri yaşam alanına dönüştürmemek…Teşekkürler Deneyimsel Öğreti🌺
Ayşe dedi ki…
Her problemin bir çözümü vardır. Yeter ki insan ümidini kaybetmesin...
Adsız dedi ki…
Her zorlukla beraber bir kolaylık olduğunu bilsemde ,onunla nasıl başa çıkacağımı,çözümü nasıl bulacağımızı bu ilmi aldıktan sonra öğrenmeye başladım çok şükür, yani demem oki yüzme bilmeyenin suyun içinde kalması gibidir;çözümü bilmediğimizde problemlerle başa çıkmak…! DTÖ yolumun aydınlığa çıktığı yerdir👍
Zeynepp dedi ki…
Uzaktan bakarken gördüklerimizle yakınlaşınca fark ettiklerimiz bambaşka. Zor veya kolaydan öte bize zor gelen veya bize kolaylaşanlar var.
Adsız dedi ki…
Rabbim hepimizle beraber olsun
Tuba dedi ki…
Çünkü “Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır” Bir anlasa insanoğlu... Çok güzel bir yazı olmuş, içimize su serptiniz yine..
Adsız dedi ki…
👍🏻
Sümeyrak dedi ki…
Çocuk yetiştirmede ne kadar güzel bir strateji aslında. İnsan her an her saniye çocuğunun başında olup onun her sıkıntısını gidermeye çalışıyor. Oysa o sıkıntılar onu güçlendiriyor. Hayatı boyunca çocuğunun başında olup onun problemlerini çözemez ki insan. Onlara yalnız kaldıklarında ne yapacaklarını nasıl hayatta kalacakları öğretmek değil midir yetiştirmek...
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık..
Fatma Nur Bayraktar dedi ki…
"Zorluk dediğimiz her şey, bizi yormak için değil daha iyi hale getirmek içindir."
Çok şükür 🤲🏻🍀
Adsız dedi ki…
Bazen sahip olduğun her şeyi kaybetmen gerekir ki rahatın bozulmadan o istediğin daha iyi şeylere hak ediş oluştur diye...
Kimi insan buna şükreder kimisi ise isyan... Başına gelen her şeyi önce kabul edebilmeyi sonra da hakkını verebilmek nasip olsun...
Ellerinize sağlık 🌿
Adsız dedi ki…
Bir problemi çözmek için önce kabul etmek, sonra da bedel ödemeye hazır olmak gerekir. Çok güzel bir yazı, teşekkürler.
Adsız dedi ki…
elinize sağlık :)
Ayşe Temelci dedi ki…
İnsanın yaşadığı problemleri göz önüne getiren, sorgulamasını sağlayan bir makale. Hem umudu, hayata ne olursa olsun daha sıkı tutunmaya sevk eden.

İnsan ne yaptığında güçleneceğini ne güzel anlatılmış.

Kaleminize kuvvet olsun 🕊
Adsız dedi ki…
Teşekkürler Deneyimsel Öğreti, ne de güzel anlatılmış..
Belgin dedi ki…
Problemden kaçmak yerine problemi kabul etmek zorlukları kolayca aşmayı sağlayan unsurlardan biridir.
Adsız dedi ki…
İmkanlar içinde yüzen bir gün bu imkanları gittiğinde sudan çıkmış balığa donecek şimdiki nesilin okuması gereken bir yazı ✍️ olmuş... elinize sağlık
Adsız dedi ki…
“Her zorluğun ardında bir kolaylık vardır”
Keşke ilk duyduğumuzda anlabilsrk baskı anlarında bunu hatırlayabilsek