Gecenin bir yarısı gök gürültüsünün sesi ve çakan şimşeğin ışığıyla yatağından fırladı. Gördüğü rüyanın ve fırtınanın gümbürtüsüyle neye uğradığını şaşırmıştı. Alnındaki boncuk boncuk terleri sildi, başucuna akşamdan koyduğu suyundan bir yudum aldı ve "Oh rüyaymış" dedi. Kafasını çevirip pencereden baktığında ise kopan fırtınanın rüyanın gerçek tarafı olduğunu fark edince kalktı, pencerenin panjurunu indirdi, kadife perdesini de bir güzel çekti. Zifiriye yakın odasında yağmur sesinden uzak uykusuna geri döndü.
Sabah kalktığında saate baktı,
işe geç kalmıştı. Apar topar giyindi, akşamdan kalan fırtına aklında, dizine
kadar plastik yağmur çizmelerini ayağına geçirdi. Yağmurlu serin havalarda
giydiği trençkotunu üzerine aldığı gibi bir solukta apartmanın kapalı otoparkındaki
arabasına bindi ve yola koyuldu.
Arabayla binadan çıkıp biraz
ilerleyince fark etti ki, sokaklarda dün geceki yağmurdan eser yok. Yerler
kupkuru, güneş pasparlak, havada bir tane bile bulut yok. Arabadaki hava
sıcaklığı göstergesinde derece 30! Ayakları ter içinde dizine kadar plastik
yağmur çizmeleri, üzerinde sıcak bastıran trençkotlu haliyle kalakaldı. ‘Yahu
30 derece havada nasıl bunu başardım’ diye içinden geçirirken istemsizce gözü
doldu. Bu sıcak basmasını en son yaşadığı anı hatırladı ama zihninden güç bela
uzaklaştırıp, bu sabahı düşündü.
Telaşla hazırlanırken ne perdeyi
ne panjuru açmadığını hatırladı. Zihninde geceden kalan hava durumuna göre
giymişti ne giydiyse. Geceden sabaha saatler geçmiş ama o saatler içinde
dışarda neler olup bittiğinden haberi yoktu. Haberi olmamasının önündeki en
büyük engel penceresini güzelce kapatan panjuru, bir de üzerini katmerleyen
kadife perdesiydi.
Hayatta insanın da dışarda ne
olup ne bittiğiyle ilgili mesajlarının önüne geçen pencereleri, buzlu camları,
panjurları hatta kadife perdeleri olabilir. Hayat mutlaka bize işaretler
gönderir, bazı sahneler gösterir. Ayağımızı yorganımıza göre uzatalım, plastik
çizmemizi yağmurumuza göre giyelim diye… ama insanoğlu bu işaretlere sırtını
dönüp, görmeyi reddedebilir.
Çocuğumun birdenbire arkadaş çevresini değiştirip, bana geniş geniş konuşmaya başlaması; dün benimle sıkı fıkı olan arkadaşımın bugün konuşurken gözlerini kaçırması veya çalışanımın performansının düşmesi bir şeylerin işareti olabilir.
İnsan penceresi açıkken hava
durumunu takip etmekte zorlanmaz, biraz gözünü açsa yeter… ama camım
buzlandıysa, panjurum kapalıysa veya kadife perdemi çektiysem işlerin rengi
değişmeye başlar. Peki hayatta gerçeklerle aramıza giren şey nedir? İnsan ne
zaman olan biteni olduğu gibi anlamaz veya gelen mesajı yakalayamaz?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der
ki, "İsteklerinin arttığı yerde insanlar körleşir." Rüya mağduru çizmeli kızın, "Hayatının aşkı" olan o çocukla ilgili gittikçe büyüyen evlilik isteği ile
ondan gelen işaretlere körleşmesi gibi.
Başta her şey yolunda olmasına rağmen, ona tutuldukça, o ‘bulunmaz hint kumaşı’nın azalan ilgisine işaret eden mesajlara buzlu camın arkasından bakmaya başlarım. ‘Yok yok öyle değil, işleri çok yoğun şu an o yüzden görüşemiyoruz’ cümlesi penceremin tozu olur. Benim arkamdan çevirdiği dolapları anlatan arkadaşıma da yavaş yavaş panjurumu indiririm. En son benim yanımda bile başkalarına karşı ilgi göstermeye başladığındaysa o ilgi gösterdikleriyle arama kadife perdemi çekiveririm… ve hayatımın aşkı için yıldönümü kutlama hazırlıklarına devam ederim.
Kadife perdemin ardında
kendimi öyle kaptırmışımdır ki, yemekler hazırlarım, en sevdiği saati satın
alırım, en güzel kıyafetlerimi seçer, en pahalı deri çizmelerimi dizime kadar
çekip kapısına ‘sürpriiiz’ diye dayanırım. Uzun uzun çalan kapı açıldığında
karşımda gördüğüm manzara karşısında yaşadığım hisle, 30 derece havada plastik
yağmur çizmeleriyle yaşadığım his çok benzer. İkisinde de ayaklarım çok
terledi, ikisinde de yüzüme ateş bastı, ikisinde de üstümdeki ceketi
parçalarcasına çıkartmak istedim… ve iki öyküde de başrolde kadife perdelerim
vardı.
Peki bizim hayatımızda hangi
konuda buzlu camımız, hangi konuda panjurumuz, hangi konuda kadife perdelerimiz
var? Hangi konuda ayağımızı terleten çizmelerle kalakaldık?
Mesele onu bulmak ve tüm
gücümüzle o kadife perdeye asılıp yırtmak…
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yorumlar
Oysa tamda oralara baktığımızda çiçek açar kurak toprak.
Düşünmeye sevk eden bir makale, kaleminize kuvvet olsun 🕊
Ellerinize sağlık 🌿
Kaleminize sağlık istek ve perde ilişkisi güzel olmuş...
Hayatımızdan kadife perdeleri çıkartıp , hayatın bize sunduğu tüm işaretleri görebilenlerden olmak dileğiyle …