Kimseye Etmem Şikayet…



Bilmediğini bilmeyen insan için, hayat gerçekten çok zorlu. Hayat, tüm getirdikleri ile insandan yanayken, insan bunu fark edemeyebiliyor. Üstelik kendini haklı görüp, yaşadığı her şeyden şikayet edebiliyor. “Dertleşmek” adı altında aslında ne büyük hata yapıyor...

 

“Hiçbir şeye yetişemiyorum…

Hep yorgunum, sabah bir kalkıyorum yatana kadar; sabah kalk kahvaltı hazırla, çocukları hazırla, kendini hazırla, evi hazırla.

Sonra işe, okula gitmek için trafikte yorul,  işte çalış, markete git, gel evde çalış; yemek yap, çamaşır as, katla, ütüle bitmeyen iş silsilesi…

Süper kadın mıyım ben?!

Çocuklar, eş, ana baba bacı kardeş gönlünü yap!

Ee benim gönlümü kim yapacak?

Sanki bir döngü var ve ben o döngünün içinde dönme dolap gibi dönüyorum gibi geliyor.

Okula çocukları bıraktığım gibi, hayatımı da bir kenara bırakıp kaçasım geliyor vallahi!..”

Annesinin klasik sözü geldi aklına “Evin işi biter mi?” Sonra düşündü; “Hayatın iş biter mi?”

İçinden hızla söylendiği bir yandan da “İş bittiğinde ömür de bitmiş olur zaten, amaan üç günlük dünya işte” diye kendini teselli etmeye çalıştığı rutin bir günün sabahıydı. Ve saat yedi.... “Güne böyle başladıysam ortası ve sonundan Allah muhafaza” der gibi aynadaki aksine baktı. Hoş, nerdeyse her sabah böyle kendi kendine söyleniyordu.



Tabi bu söylenmeler sadece kendisi ile kalmıyordu, zaman zaman ki son günlerde epey sıklıkla iç dünyadaki bu sesler dış dünyada da kendine yer edinmişti. Yani ev ahalisi de günlük olarak nasiplerini alıyordu. Ne kadar dikkate alıyorlardı orası tartışılır. Hani başta yan binada inşaat başlar, başta çok rahatsız eden bir sestir ama sonrasında insan alışır, işte onun gibi... Onun sesi de aynı inşaatvızıltısı gibi geliyordu artık herkese.

Arada arkadaşları ile buluştuğunda onlara da içini döküyordu. Biri onu destekleyip “Haklısın canım” dese de diğeri “Sen de çok abartıyorsun” diyerek her zaman ki muhalefet ediyordu.. Desteklense de kösteklense de anlattığı için rahatlamış hissediyordu kendini.

Peki, anlatmak, söylenmek, şikâyet etmek derdine bir nebze de olsa çözüm oluyor muydu?

Şöyle bir düşündü “Sanırım hayır” dedi, yüzünü ekşiterek. Acaba ben böyle söylenen, dertli, şikayetvari insan olmaktan memnun olabilir miyim? “Yok, artık daha neler!” diye devirdi gözlerini. Sanki içinde iki ayrı insan var da birinin dediğini diğeri çürütmek için savaş veriyordu.

Ama kendime bunu neden yapayım ki neden kendime zulmedeyim ki, diye düşündü.

Hayat şartlarım zorondan mı böyle?

Ya da gerçekten kendimi bu döngüye sokan bizzat kendim olabilir miyim?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Şikâyet ettikçe insanın çözüm marifeti azalır.”

Hem kime kimi şikâyet ediyoruz?

Bize sunulanı beğenmemek, kabul etmemek bizi şikâyet etmeye iten sebepler olabilir mi?

Hangi konuda şikâyet ettik de çözüme ulaştığını gördük!

Her şikâyet içinde bir talep barındırır aslında…

Beni sevmiyorsun, beni sev, demenin başka bir versiyonu... Beni mutlu et, beni eğlendir...

Kimsenin kimseyi mutlu etmek, sevmek gibi bir mecburiyeti olabilir mi?

Sevgi dilenilecek, talep edilebilecek bir şey mi?

Anlaşılmak istiyoruz, yorulduğumuz, bunaldığımız bilinsin istiyoruz ama eşimiz, kardeşimiz dahi olsa böyle bir mecburiyeti olabilir mi?

Hem biz ne kadar anlıyoruz ki? Ne kadar yakınlarımızın derdini dert edindik ki kendimizi bu konuda şikâyet etmeye hak görüyoruz.

Herkesin “Ben, ben” dediği kendi istekleri, kendi konforunu düşündüğü bir dünyada ne kadar “Sen” diyebiliyoruz.

Yine bir sabah oradan oraya koşar adım hareket ederken buldu kendini, “Koşturacak sebeplerim var, gidecek bir işim var, ayaklarım ellerim var; en güzel hizmetçim…”

Radyoda çalan “Kimseye etmem şikâyet ağlarım ben halime” şarkısı nağmeli nağmeli geliyordu kulağına. Manidar bir tesadüf olsa gerek, diyerek gülümsedi, ağlamadı haline.



===

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

“Kim Kimdir”“İlişkide Ustalık”“Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.

 

===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 

Yahya Hamurcu


Yorumlar

Sümeyrak dedi ki…
Şikayet etmek itici gelir insanlara. Problemi çözmeye yaramaz. Anda insan içini boşaltır ve rahatlayacağını zanneder. Ama öyle olmadığını görür. Şikayet insanın bereketini de götüren birşeydir.
Adsız dedi ki…
Malesef çağımızın hastalığı şikayet… mutsuz olduğumuz için şikayet ediyoruz sanıyoruz hatta ne kadar güçlü söylersek o kadar düzelir de zannediyoruz. Kesin gerçek şu ki, şikayet etmek çözümün önünde duran koskoca bir engel hem de kimsenin görmediği. İnsanlar onu bir aşsa ne yapabilirim diye biraz baksa mutlaka gerçek ortaya çıkacak en azından çözümün işaretleri görünür olacaktır. Teşekkürler.
Zeynep dedi ki…
Ne kadar da içten bir yazı, sanki bu kişiyi tanıyorum🤭
Ayşe Temelci dedi ki…
Oysa “sen” dediğimizde tüm döngü değişiyor. Nereye kadar ben ben..

Şükredecek onlarda yüzlerce sebep varken hayatın verdiği..

Kaleminize kuvvet olsun 🕊

Adsız dedi ki…
Çok güzel bir yazı teşekkürler 🤍
Adsız dedi ki…
İnsan kendinden çıkabilse çok meselesi hallolacak ama… Şikayet insanın hayatındaki büyük tuzaklardan… Teşekkürler bu güzel yazı için…
Rabia Bahşi dedi ki…
İçimi ısıtan bir yazı olmuş. Şikayet etmek yerine kabul edip yola devam edebilmek gerçek çözümü veriyor. Keşke bilseydi insanoğlu:) Deneyimsel Tasarım Öğretisi ıyiki var.
Meltem dedi ki…
Etrafımızda o kasa çok insan varki senelerdir aynı şeyden şikayet eden ve çözüm bulamamış. Bazen kendisinin hep anlattıklarından rahatsız olan ama aynı şekilde davranmaya devam eden.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Şikâyet ettikçe insanın çözüm marifeti azalır.” O kadar gerçek bir yasa ki
LS dedi ki…
Hiç farkına bile varmadığımız nice şikayetlerimiz. Elimizden kaçan çözümlerimiz:(
Kalemimize sağlık🌺
Çiğdem dedi ki…
İnsan bilse şikayet ettiğinde daha da şikayet edeceği sahneleri hazırladığını ağzından çıkan her söze dikkat ederdi. Keşke düşünerek konuşabilsek
Adsız dedi ki…
Günümüzde çalışan her kadının ahvalini anlatıyor. Çok tanıdık bir yazı. Aslında kendimize hayatı zorlaştırıp da şikayet ediyor olabilir miyiz?
Adsız dedi ki…
Şikayet çözüm değil doğrudur da . Karşıdaki yaşadığın insanlara kendini anlatamayınca insanoğlu duramıyor içindeki hissettiklerini , buhranlarını dışa vurmadan
Adsız dedi ki…
Şikayet insanın tüm bereketini alıyor... teşekkürler
Adsız dedi ki…
Farkında olmadan çok fazla tekrar ettiğimiz bir şey...
Adsız dedi ki…
İnsanları memnun etmek zor, şikayet insanı dününe göre hep kötü yapar
Adsız dedi ki…
Umarım deneyimsel tasarım öğretsinin bir öğesi olabilirim bir gün bunun için dua eder dua beklerim inşallah 🤲
Adsız dedi ki…
Deneyimsel tasarım öğretisi seminelerini almadan önceki halimi hatırlattı bu yazı. Gerçek bilgi böyle bir şey