Merhaba
yavrum,
Öyle
bir mektup yazmışsın ki şu çığlığı duyar gibi oldum; “Ama bu haksızlııık!” Canının
yanmasını, kalbinin acımasını çok iyi anlıyorum. Çok haklısın; insan haksızlığa
uğradığını düşündüğünde, yaşama adapte olması kolay olmuyor.
İnsanoğlunun
en büyük problemlerinden birini senin de yaşıyor olman, şaşırtıcı değil elbette.
İnsanoğlu var olduğundan beri, hak arayışı hiç bitmedi. Tabii en önemlisi şu ki
insan hep kendini haklı gördü. Nasıl oluyor da her konuda, her canı yandığında
kişi kendisi haklı olabiliyor(?) Bunda bir tuhaflık yok mu? İşe şuradan
başlamak daha iyi olmaz mı; acaba benim de haksız olduğum bir yer olabilir mi?
Ki var! İki kişinin olduğu bir yerde… Bir kişi ile ilgili hiçten bahsedebilir
miyiz? Kişi hiç, olmadığına göre… Orada, var olduğuna göre… Onun hiç etkisinin
olmamasından söz edebilir miyiz?
İlişkilerde
yaşanan bir problem varsa, bu problemde tarafların hepsine düşen bir pay
vardır. Ve işin sırrı şu: herkes, kendi payına düşen ile ilgilenmelidir.
Diyelim ki senin payına da çok ama çok minik bir yanlış düştü. Hah, işte
yavrum, senin derdin bu olmalı… Kocaman haklılığın peşine herkes düşer zaten.
Bu bir başarı değil ki! Herkes zaten kendinden yana…
İnsan,
yaşadığı haksızlıklara, ceza almış gibi tepki verir. Bu anlaşılması zor bir şey
değil. Canı çok yandığı için, e normal şartlarda bile her olumsuzlukta suçlu
avına çıkan insanoğlu, elbette ateşini söndürmek isteyecek... Zaten içi
yanıyor; odunu kendi ateşine mi atar yoksa karşıya mı?
Anne
kalbi, “anne çok canım yanıyor” demene dayanamaz. Ama müjde o ki hayat,
kimsenin canını yakmak istemiyor. İşte bu yüzden bana da “ha gayret yavrum”
demek düşer.
Anlattığın
olayda sen, hayatın senden istediği gerçekliğe göre yaşamak isterken, zıttı bir
suçlama ile karşılaşmışsın. Elbette ilk önce şundan emin olmalıyız; gerçekten
insanın haksızlık, dediği şey haksızlık mı? Dedim ya herkes kendinden yana; kime
sorsan, ben haklıyım, diyor. İşte kim haklı, kim haksız sorusuna evvela net bir
yanıt bulmak gerekiyor.
Bunu
bilmenin tek bir yolu var; yeryüzüne, var oluşa kazınmış bir kural olması
gerekir. Hiçbir kişinin müdahale edemediği ve dünya var olduğundan beri tıkır
tıkır işleyen kurallar… Deneyimsel
Öğreti’nin bahsettiği soyut yasalar bu yüzden çok önemli işte! Bize
hakemlik edecek olanın, bizden, bizim bildiklerimizden çok daha fazla bir şey olması
gerekir.
Senin
gerçeğe uyumlu yaşama isteğin, elbette çok haklı bir istek. Ancak, sana hakkını verecek olanın karşındaki
olduğunu düşünmekle, yanılıyor olabilir misin? Hak ettiğinden, haklı olduğundan
emin olan insanın düştüğü bir diğer tuzak; hakkı kendisine karşıdakinin
vereceğini zannetmesidir…
Birincisi,
kimse kimseye bir şey vermek zorunda değil yavrum. Verirse çok güzel;
alabilmenin yolu bu… Ama verilmediği düşünülen hak için savaşmanın en etkili
yolu, o haktan nasıl pay alabilirim, diye bakmaktır. Öyle bakıp, onun için
gereken iyi davranışları sergilemek…
“Ben
hak ettiğimden eminim” diyeceksin. İyi ya; haksız olduğun bir yerde savaşıyor olman daha
acı olmaz mıydı?
Müjdeler
olsun! Hayat sana kucak açmış… Seni, bulunduğun seviyeden, daha iyi bir
seviyeye layık görmüş. Ve birilerini de sana haksızlık etmesi için seçmiş. O
birileri ise bu rolü tercih etmekle çok büyük hata etmiş… Kendine yazık etmiş…
Bunların bir önemi yok yavrum. Sen gayret et… Dimdik, yolunda devam et. Hiçbir
emek boşa gitmeyecek; emin ol! Kalbinin her zerresinde yaşanan acının ise bir
hesabı olacak. Rahat ol! Hak, hakimdir! Sen istesen de istemesen de o
gerçekleşir.
Hak nedir? Hakkın, pay almaktan
farkı nedir?
Nasıl hak eden olunur?
Haklı mıyım, haksız mıyım ya da
ne kadar haklıyım; nasıl anlayabilirim?
Haksızlık edene karşı nasıl
davranmak gerekir?
Hakkımı nasıl aramalıyım?
Hak hakimdir, ne demek?
Bunları
sen gelince yüz yüze konuşuruz… Haksız olup acı çekmektense, haklı olup acı
çekmenin tadını çıkar. Çünkü herşey geçici…
Görüşmek
üzere yavrum!
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yorumlar
İlim bilmek bu yüzden çok kıymetli. Herkesin hayatını değiştiremeyiz ama kendi hayatımızı değiştirdiğimizde olaylara doğru tepkiyi nasıl verir öğrenir ve kaybetmiş gibi gözüksekte kazanan biz oluruz..
Öyle samimi içten ki, yazıyı yazan kişi annem oldu kulağıma fısıldadı ve bende güçlendim gibi oldu.Ne neden olduğunu ve olmadığını tekrar hatırlattı.
Haksızlığa uğradığım anlara tekrar şükür ettim. Rabbimin ikramına.
Kaleminiz bereketlensin inşaAllah🕊
"Ve işin sırrı şu: herkes, kendi payına düşen ile ilgilenmelidir. Diyelim ki senin payına da çok ama çok minik bir yanlış düştü. Hah, işte yavrum, senin derdin bu olmalı…"
Nasıl güzel bir farkındalık cümlesi, her annenin üzerinde düşüneceği...
Ah bu anneliğino duygu patlaması😥var ya, hele bir de canı
yanan evladını öyle görüp, duyup, hissedince bilincinin kapandığı an... RABBİM herkese özellikle annelere bilinç açıklığı versin. Çünkü o evlâdı veren, onu anneden daha çok düşünendir...
Yüreğinize, kaleminize sağlık👏👏👏💚
Emeğinize yüreğinize sağlık 🌿