Annemden Mektup Var - 7 / Şikayet

                      


                                                                                                                                                                    


Merhaba yavrum,

İyiliğini dilerim… İyi olduğundan bahseden mektuplar aldığım için ALLAH’a şükrediyorum… Bir kez değil, sınırlarımı zorlarcasına… Şükretmek istiyorum. Çünkü iyi olabilmemiz çok büyük bir lütuf. Kötülüğün bu kadar aşırılaştığı bir evrede, “iyiyim” diyebilmek, diyenle pek ilgili değildir. Elbette, geçen mektupta da bahsettiğim gibi, herkes hakkını alır hayattan. Ama hiç kimse hakkının direkt karşılığını almaz; fazlasını alır.

Ne kadar acayip değil mi? Oysaki herkes haksızlığa uğradığından, hayatın kendisine hak ettiğini vermediğinden bahseder. Bilmez ki çok daha kötüsünü hak etmişti de hayat onu ikramladı… İkramlar yetmedi; lütfetti… Buna rağmen insan iyiliği kendinden, kötülüğü ise hayattan bilir. Çok acayiptir ki üstüne üstlük, bildiği yetmezmiş gibi, şikayetlenir durur.

Senin oda arkadaşının durumu da bu işte! Mektupta uzun uzun anlattığın arkadaşının durumu… Sürekli şikayet eden insan tipi… Şikayetlenir ama kendisinin de hiç farkında değildir. O kadar emindir ki haklı olduğundan. Bunun en geneli “hayat çok pahalı” serzenişi… Hangi hayat, diye sorası gelir insanın. Öyle ya en çok ihtiyacın olan hava bedavayken bu hayatta, hangi pahalılık mesela bahsettiği?.. Sonra hangi zamandan bahsediyoruz? Herkes kendi döneminin pahasından bahseder ve geçmişe doğru gittiğinde çok çoook geçmişe… Gidebildiğin kadar git. Senin yaşın tabii yetmez, benimkisi bile yetmez; arşiv tara… Gerçek kaynaklardan yararlan. Git git git git git! Hah, insanın hep şikayet ettiğini görürsün. Her dönemde, insanoğlunun birilerinden bir şey beklediğini ve beklentileri karşılanmadığı zaman da şikayetlendiğini görürsün.

İnsanlık tarihine bak! İnsana her istediği verilir ama insan asla tatmin olmaz… Yani bu hep böyle olmuştur. Bundan sonra da böyle olacaktır. İnsanın ruhu beslenmedikçe, bedenin beslenebilmesi mümkün değildir. Ruhu doymadıkça, gözü doymayacaktır. Açlığı dengeye gelmedikçe, cüzdanlar dolmayacaktır.

Kendi yaşadığın coğrafyaya bak sadece… Geçirilmiş evrelere… Kıtlıklar olmuştur, bolluklar olmuştur. Değişmeyen bir şey vardır; şikayet. Şikayetin az veya çok olduğu zaman olabilir sadece… Ama olmadığı zaman olmaz… Peki! Şikayetin en az olduğu zamanların, milletin canla başla cephede savaştığı zamanlar olması… Neden? Sen biliyorsun nedenini…

Demek ki bu iş, sahip olunanlarla veya olunamayanlarla; alınanlar, alınamayanlar ile ilgili değil. İnsanoğlu çok şeye sahip olduğunda da tatmin olmayacaktır, olmaz. Dünyada açlıkla en çok mücadele eden insanlar, bu konuda en az şikayetlenen insanlardır. Neden bizim suyumuz yok, diye sokağa dökülen Afrikalı görmezsin ama iki gündür suyumuz akmıyor, diye eylem yapan sulak coğrafya insanı görürsün.

Şimdi, bunları sana yazabiliyorum. Çünkü sen hayatın yasalarını az çok bildiğin için, büyük tabloyu görebiliyorsun. Ve… Beni anlıyorsun. Ama arkadaşına bunları anlatamazsın. Böyle bir çabaya da gerek yok. Merak ederse, biraz gerçeği görmesi için yardımcı olmaya çalışırsın. Ama insanların şikayetlerinin bitmesi için, illüzyonlarından kurtulması gerekir. Bir yanda şikayet edenler vardır, bir yanda da o şikayetle ilgili meselede mücade eden… Mücadele eden insanın şikayet etmek ile ilgili bir vakti yoktur zaten. İşim gücüm var, beni konuşturmayın, diyen insan.

Konuşunca problemlerini çözemeyen insanoğlunun çok konuşunca çözeceğini zannetmesi de ayrı bir illüzyondur. Sana bir sır vereyim mi; aslında o da öyle çözülemeyeceğini biliyor da yapabilecek başka bir şeyi yok; marifetsiz. Gücü buna yetiyor. Acı! Ama gerçek… Yaptığı bir üretim yok ama kendini çok çalışıyor zannediyor. Ama ne yazık ki işe gidip, geliyor olması insanın, ürettiğine dair bir ispat değildir. “Çok çalışıyoruz biz” diyen insanın çalışmadığı, bunu anlatmanın derdine düşmüş olmasından bellidir…

Gelelim oda arkadaşına! İstersen hiç gelmeyelim (!) Şimdi çalışanların, çalıştığını zannedenlerin şikayetlerini konuşuyoruz. Arkadaşın henüz bununla ilgili en ufak adımı atmamış. Böyle bir sorumluluk almamış. Üretim ile ilgili, para kazanmakla ilgili bir derdi henüz yok. Babasının desteği ile hayatına devam ediyor. Onun sokaklara çıkıp şikayetten de öteye gidip, isyan bayrakları açması sence ne kadar tutarlı… Sen de farkındasın, biliyorum. Yardımcı olmak istiyorsun. Ama en iyi yardım senin olgun ve net duruşundur. Onun daha mutlu olmak, daha iyi olmak zannı ile yaptığını söylediği davranışları yapmadığın halde, ondan daha mutlu ve iyi olduğunu görmek, belki onu düşündürür.

Sürekli birilerinden, bir şeylerden şikayet etmek, bir şeylerin kötü gittiğinden bahsetmek, insanın bilincinin kapalı olduğuna işarettir ama… Hani belki hayat ona merhamet eder de düşünebilir. Üzgünüm ama şu olasılık daha yüksek: bu başarının bu kadar kolay olmasına rağmen, kendisinin başaramamış olmasına yüreği dayanmayacak ve seni oncu, şuncu, buncu olmakla suçlayacak. Yönünün, dilinin sadece ve sadece gerçekten yana olduğunu idrak edebileceğini zannetme… O da yine onun seçimi elbette…

Sana tavsiyem; şikayet eden insanın yanında çok bulunmaman yavrum. Senin yaşam sevincini almaya kimsenin hakkı yok. Tabii ki senin de başkalarının yaşam enerjisini almaya… Sen onun problemini çözmesi için yardımcı olmak istiyorsun. Ama insanlar problemlerini çözmek istemezler. İnsanlar şikayet etmek isterler… Ve böylece problemlerini daha da büyütürler… Ve ağızlardan köpük saçarak çıkan bu istek ile senin gerçeğin bu evrede yarışamaz. Yani, sen gerçeğine yazık edersin. Gerçek ziyan edilecek bir şey değil. Gerçek, elinde tutanın pamuklara saracağı bir sırça… Düşse, kırılmaz… Ama düşüren, düşürmüş olur. Aman dikkat!

Özlemle kucaklıyorum…

                                                                                ===

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.

 

===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 

Yahya Hamurcu




Yorumlar

Büşra dedi ki…
Müthiş bir yazı olmuş bayıldım. Gerçeklere bilmemize rağmen insan görmezden gelebiliyor bize de hatırlatma oldu teşekkürler
AydınFiliz dedi ki…
Özlemle bizde bu güzel yazıyı kucaklıyoruz 🥰

Okuduğunda insanı günlük yaşantısındaki rutinlere o kadar çook götürdü ki..
Şikayet yerine bolca şükürler edebileceğimiz zamanlarımız olsun İnşAllah ❣️
Adsız dedi ki…
Emeğinize sağlık 💐
Sümeyrak dedi ki…
Sabah uyandığı andan itibaren şükrederek günü bitiren insan şikayet etmeye fırsat bulamaz. O kadar çok şükredecek şey var ki şikayetle boşa zaman kaybediyor insan.
Adsız dedi ki…
İnsanlar problemlerini çözmek istemezler, insanlar şikayet etmek isterler
Şenay erd dedi ki…
Şikayet etmek sadece şikayetinizi daha çok artırıyor şikayet dinlerkende enerjimiz tükeniyor çok güzel kaleme dokmusunuz elinize sağlık
Adsız dedi ki…
Gerçek ziyan edilecek bir şey değil…
Adsız dedi ki…
İnsan okurken hep sanki bahsedilen başkasıymış gibi okuyor. Bu şikayet edenin kendisi olabileceğini düşünemiyor. Bu da ayrı bir illüzyon.
Ayşe dedi ki…
Bilinç açıcı
Adsız dedi ki…
Elinize yüreğinize sağlık. Çok etkileyici. Ah bir anlayabilsek, bir yaşayabilsek bu gerçekleri.
Adsız dedi ki…
Mesele haklı olmak mı?
Şikayette kim haklı çıkabilir ki?
Adsız dedi ki…
İyiliği kendinden kötülüğü hayattan((::
Ali dedi ki…
Elinize sağlık, çok güzel, insanı kendine getiren, tokatlayan bir yazı...
Betül dedi ki…
Ne güzel bir ayrım. Kim şikayet eder ve aslında hiç söylenmeyen kimdir...
Emeğinize sağlık 🌼
Şikayet kaşıntı gibidir bir bir yerimi kaşıdıkça daha çok yerimi kaşıyasım gelir o nedenle şikayeti bırakıp problemlerini yaşayan değil çözen insan olmaya çalışmalıyız.