Bizim köyün zeytin gözlüsü, pamuk tenlisi, sözü ballı, elma yanaklısı, Şeker Teyze’miz vardı.
Yetmişine yakındı... Yüzündeki kırışıklıklar, tebessümünü
tamamlardı. Yaşından dolayı yavaşlayan kalp atışları bile o hassas kalbin sıcaklığını
gizleyemezdi.
Her sabah pencereden baktığımda, mahalledeki tüm çocukların
seslenerek ona koşturduklarını, sarıldıklarını görürdüm. Sanki hepsinin
büyükannesiymiş gibi onlara gülümser ve sarılırdı.
Üstelik, sadece çocuklara değil bütün mahalle sakinlerine
böyle tebessümlüydü. Gençlere, kendi yaşıtlarına...
Mahalledeki çocuklara cömertçe ikramda bulunurdu. Kekler
yapar, bahçesinde yetiştirdiği meyvelerini paylaşırdı. Mesela, dağıttığı aşure
tabaklarını hala unutamam. Bereketin simgesi nar koyardı üzerine; biraz da
tarçın. Ne lezzetliydi...
İnsanları ikramlamak zorunda değildi ama ikramlardı. Bunu da
güzel yapardı. Onun adını “Şeker” yapan ikramları olabilir miydi?
Komşuları ihtiyaçları olduğunda onun yanına giderlerdi. Turşu,
tuz, ekmek, yumurta veya herhangi bir şey eksikse ilk akla gelen Şeker Teyze’ydi.
Her ihtiyacı olanın yanında olurdu. Çağırmazdık, o
yetişirdi. Söylemezdik, duyardı. Göstermezdik, anlardı.
Çocukların kavgalarını ayırır, onlara kavganın, tartışmanın
çözüm olmadığını anlatırdı. Asıl çözümün karşıdaki kişinin neye ihtiyacı
olduğunu anlayabilmek, derdi. Tartışmanın hiçbir problemi çözmeyeceğini nasihat
ederdi. Konuşurken kimsenin şahsı üzerinden konuşmaz, kimseyi suçlamazdı. Doğru
davranış stilini genel ifade ederdi. Bu sebepten söylediklerinden kimse
incinmezdi.
İlk önce tebessümle sessiz kalıp, karşısındakini dinlerdi,
sözünü kesmezdi. O kadar güzel gözlemlerdi ki ona cevap vermeden önce onun
derdini anlamaya çalışırdı. Onun asıl problemini bulmaya çalışır ve çözümü de
basit şekilde bulmasına yardımcı olurdu.
Sanki hayatın şifresini çözmüş gibiydi. Hayatta karşıdakinin
ihtiyacını gören kişinin ihtiyacının görüldüğünü, başkalarının ihtiyacını
görmenin bereket olduğunu keşfeden şeker bir teyze...
Hayatımızda başımız sıkıştığında “İmdat!” diye koştuğumuz...
Dertlendiğimizde dinler, dediğimiz... Yaşadığımız olaylarda bize dışarıdan göz
olan, aynı zamanda tatlı diliyle mest eden, ikramlamayı hatırlatan, tebessümü
ile aradaki buzları eriten tatlı insanlar olmalı...
İnsan gerçekten anlaşıldığını hissettiği yerde, onu
gerçekten anladığını düşündüğü kişiyle olmak ister.
Kimimizin babası, annesi, kardeşi, kimimizin arkadaşı,
patronu, çocuğu olur.... Ama herkesin hayatında kendisini anlayan bir şeker
teyzeye ihtiyacı vardır; öyle değil mi?
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yorumlar
İnsanı anlayan birinin olması çok kıymetli şu dönemde. Şeker teyzelerle karşılaşıp şeker bir teyze olmak nasip olsun ☺️