Defne’nin ilkokul yıllarından beri hayalini kurduğu bölüm anaokulu öğretmenliğiydi. İstediği bölümü kazanabilmek için üniversite sınavına girmesine günler kalmıştı. Evet, artık lise son sınıf öğrencisiydi. Okullar yaz tatiline girdiği hafta, ablasıyla sohbet ediyorlardı.
— Abla,
biliyor musun bu yaz çok ders çalışmam lazım. Kendime plan yaptım. Her günü
dolu dolu geçireceğim ama birkaç gün dinlenmek istiyorum.
Ablasıyla
konuşurken bir yandan da üniversiteyi
bitirdikten sonra nasıl öğretmen olacağını düşlüyordu. Öğrencileriyle
oynayacağı oyunları, etkinlikleri hayal ediyordu.
Tatil
başlamış ve günler yavaş yavaş geçmeye başlamıştı. Bir gün, iki gün, üç gün derken
haftalar geçmişti ama Defne’nin okulun bittiği gün ablasına anlattığı çalışma
programları unutulmuştu. Defne’nin öğretmenliğe dair ne bir konuşması ne de
çabası vardı. Ya cep telefonuyla vakit geçiriyor ya da geç saatlere kadar oturuyordu.
Sabahları da geç uyanıyordu.
Ablası
Zülal, kardeşinin durumunu bir süre gözlemledikten sonra:
— Defneciğim hani birkaç gün dinlendikten
sonra ders çalışmaya başlayacaktın, ne oldu? Günler değil artık haftalar
geçmeye başladı ama sende bir gayret yok. Günlerin ya telefonda oyalanarak ya
da geç saatlere kadar uyumakla geçiyor. Hedefine ulaşmak için artık ders
çalışman gerekiyor, biliyorsun değil mi? Eğer böyle devam edersen ne
öğretmenlik yapabilirsin; ne öğrencilerinle o hayalini kurduğun oyunları
oynayabilirsin; ne de etkinlikler yapabilirsin. Bu isteklerin sadece kurduğun
hayallerde kalır.
— Ablacığım, tamam biliyorum. Ben de günlerimin boş boş
geçtiğinin farkındayım ama bir türlü başlayamıyorum. Ne yapacağımı, nasıl
başlayacağımı bilemiyorum.
— Evet,
başlamak biraz zor ama önce hedef belirleyip, hedefini belirledikten sonra tekrar
ders çalışma ile ilgili bir planlama yapman lazım. Azı küçümsemeden yavaş yavaş
başlıyor olman gerekir. Önce seni yormayacak şekilde, az sayıda soruyla
başlamalısın. Sonra sayılarını yavaş yavaş artırman gerekir. Örneğin; sadece elli
Matematik, yirmi beş Türkçe sorusuyla... Birden olmaz. Ama en önemlisi önce
uyku saatini düzenlemen gerek. Onun için de sabahları erken kalkman, geceleri
uyuman lazım. Ha bir de güne tüketerek değil, üreterek başlaman gerekir. Zaman
su misali hızla geçiyor. Daha dün gibi değil mi? Büyüdüğümüzde ben hemşirelik
hayallerinden bahsediyordum ve sen de nasıl öğretmen olacağını anlatıyordun. Bak
ben mesleğe başlayalı iki yıl oldu bile. İnsan hedefi doğrultusunda doğru bedelleri
ödediğinde her şeyi yapabilir.
Ablasının
nasihatleri Defne’yi şevklendirmişti.
—Tamam
ablacığım, önce kendime bir planlama yapmaya
başlıyorum. Seninle konuşana kadar nasıl yapacağımı bilmiyordum ve
yapabileceğime de inanmıyordum. Zaman geçti artık yapamam diyordum. Elli
soruyla başlamak az geliyor iki yüz elli soru da gözümde büyüyordu. Azı
küçümsemeden yavaş yavaş başlıyorum o halde. Desteğin ve tavsiyelerin için çok
teşekkür ederim.
Demek
ki bir insanın harekete geçmesi için sadece istemesi yetmiyordu. Hareketi
başlatacak doğru stratejileri bilmesi ve ufak adımlarla başlamanın önemini
anlaması gerekiyordu. Defne bunu çabuk fark ettiği için kendisini şanslı
sayıyordu. Kendisine yol gösterdiği ve içine düştüğü kısır döngüden çıkardığı
için ablasına ayrı bir sevgi besliyordu. Ne zaman kafası karışsa ablasıyla
konuşurdu. Onunla her sohbetinde yeni bir şey öğrenirdi. En son öğrendiği de
hayat dersi gibi kulağına küpe olmuştu; “Sakın azı küçümseme. Büyük başarılar
asla bir anda olmaz”
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yorumlar