Yıllarca bekledim….
Annem
babam bana istediklerimi alsınlar, hayallerimi gerçekleştirsinler diye bekledim.
Öğretmenim bana “Aferin” desin, beni sınıfa övsün
diye bekledim.
Bekledim…
Arkadaşlarım
doğum günümü kutlasınlar, bana hediyeler alsınlar diye bekledim.
Patronum beni terfi ettirsin, maaşıma zam yapsın
diye bekledim.
Bekledim...
Eşim
bana “Seni seviyorum!” desin, istediğim o pırlantayı alsın diye bekledim.
Babam
bana iş kursun diye…
Kardeşim bana araba kullanmayı öğretsin diye
bekledim.
Bekledim…
Kayınvalidem benden memnun olsun, beni kızı gibi
sevsin diye bekledim.
Bekledim...
Çocuklarım
sözümü dinlesinler beni üzmesinler diye…
Komşum beni arasın, çaya çağırsın diye bekledim.
Bekledim…
Beni çok sevsinler diye...
Yıllarca bekledim.
Peki
ben sevilecek bir insan mıydım?
Neden
beni sevsinlerdi? Sevilecek yönlerim nelerdi?
Hiç
dönüp de kendime bakmadım.
Hayatımın
asıl başrolü ben, neredeydim
peki tüm bu bekleyişlerde?
Meğer
ne çok şey beklemişim bu hayatta! Ne çok şey beklemişim insanlardan!
Oysa
benim isteklerim değil miydi tüm bu bekleyişler?
O
zaman başkasından beklemek niyeydi?
Ben harekete geçmezsem sonu gelir miydi ki bu
bekleyişlerin?
Bekledim…
Ve suçladım…
İstediklerimi
almayan anne babamı,
Bana
aferin demeyen öğretmenimi,
Doğum
günümü kutlamayan arkadaşlarımı,
Maaşıma
zam yapmayan patronumu,
Sevgisini
göstermeyen eşimi,
Herkesi beklediğim gibi olmadıkları, beklediğim gibi
davranmadıkları için suçladım.
Bilemedim…
Beklemek
yapmaktan kolay sandım...
Beklemenin harekete geçmekten daha zor
olduğunu bilemedim.
Oysa
beklemek adım atmaktan daha yorucuymuş.
Çabalamaktan
daha yıpratıcıymış, bilemedim.
Beklemek,
belki de hiç olmayacak bir şeyi boşuna düşlemekmiş....
Bilemedim...
Ne
zaman ki düştüm ve yalnız kaldım…
Kimse
imdadıma yetişmedi…
Ne
zaman ki hiçbir yere varamadığımı,
Taş
üstüne taş koyamadığımı gördüm…
O zaman anladım…
Neden
insanlardan bekleyip kendimden beklememişim?
Neden
ağaca gübre olmak varken meyvesini yiyen olmak istemişim?
Akarsu
olmak varken neden sulanmayı beklemişim?
Başkalarının
yüzünde tebessüm olmak varken, neden güldürülmeyi beklemişim?
Neden
o taşı yoldan kaldırmak varken taşın başında ağlamışım?
Perdeyi
açmak varken neden karanlıkta oturmuşum?
Çözüm
aramak varken neden şikayet etmişim?
Neden
üreten olmak varken tüketen olmuşum?
Hayatımı yöneten olmak varken neden yönetilen
olmuşum?
Şimdi
başkaları da keşke bilse diyorum:
Bekleyenlerin
değil istedikleri için çabalayanların güçlendiğini, marifetlendiğini...
Bekleyenlerin
değil harekete geçenlerin başarılı ve mutlu olduğunu…
Bilsinler ki beklemeyi değil harekete geçmeyi
seçsinler.
Evet,
başı zor belki bazen de yorucu…
Ama sonu güzel, keyifli
ve doyurucu…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yorumlar
Ve insan oyalandı. Beklemek yapmaktan kolay sandı...