Benim İstediğim Bir
Sen Ol!
Benim istediğim
bir sen…
Kamelyada oturmuş çayını yudumluyordu. Ağaçların kapladığı yeşil demir kapıdan
içeri Yasemin girdi. Görünce gözlerine
inanamadı. “Sarı mı o?” diye yanındakini dürttü. “Hı hı! Gözlerim kanadı valla!”
İki arkadaş kıkırdamaya başladılar. “Üstüne para verseler de giyemem” diye
içinden geçirdi. “Aman canım el alem ne
der diye düşünmez mi insan? Helal olsun, canının istediği gibi giymiş. Kimin ne
dediği hiç de umurunda değil. Ama canım her şeyin de bir yakışığı var, hiç
olmamış hiç!”
Melis arkadaşının kıyafetine “hiç olmamış” derken aslında söyleyemediği
şuydu: “Ben giyemiyorsam o da giymesin. Ben dünyayı nasıl algılayıp aktarıyorsam,
bir başkası öyle yapsın. Farklı olan, farklı düşünen düşünmesin.”
İnsan farkında olmadan ne çok yapıyor bunu değil mi?
Başkalarının öykülerinde onların yerine hedef belirliyoruz. Hem de
onların iyiliğini düşündüğümüzü zannederek… Başkasının hayatı adına düşünüp
karar veriyor ve kendi hayatımızı göz ardı ediyoruz.
“Benim gibi giyin, benim gibi konuş, benim gibi sev. Benim gibi al, benim
gibi sat, benim gibi yaşa. Benim istediğim davranışı sergile. Benim istediğim
okula git benim istediğim mesleği yap” demek istiyoruz aslında…
-Tatil planladım yarın yola
çıkıyoruz. Bir teşekkür yok mu?
-Akşam yemeğe
kuzenlerini çağırdım. Sana da iyilik
yaramıyor.
-Halıların kirlenmiş. Tanıdığım
bir firma var dur arıyorum, lekelerin hepsini çıkarır. Hadi yine iyisin doktor
ayağına geldi.
-Ah canım sen de çok
sessizsin! Ondan oluyor bak bir konuşsan her şey çözülecek.
-Görsel yeteneği çok
iyi ama çocuğuna üniversite okutmak istiyorsan sayısalı seçtir! Yoksa bırak
okulu, iş bulamaz.
-Giyinmeyi bilmiyorsun
sen. Hafta sonu çıkalım da birkaç parça bir şey alalım sana.”
Benim istediğim
bir sen ol!
“Hayata benim
gördüğüm pencereden bak, benim hissettiğim gibi hisset. Seveceksen benim gibi
sev. Bakacaksan benim gibi bak. Söylerken benim istediğim sözcükleri kullan.
Hissettir bana o duyguyu.”
Ama o ben değilim ki! O sensin
ve senin de hayatta istediklerin var.
İnsan bir düşünse…
Herkesin istekleri, isteme nedenleri ve istediği yerler aynı değil. Karşımdaki
kişi kim, gerçekten ne istiyor? Bana
soru soruyor mu? Gerçekten ihtiyacı var mı?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki ‘’Soru varsa cevap var’’
Benim onun için bulduğum çözümü veya koyduğum hedefi istiyor mu? Mutlu mu,
üzgün mü, neşeli mi? Merakı, ilgisi, konsantrasyonu nerede? Neden başkasının
yerine karar vermek istiyoruz? Başkasının hayatında başrolde olmak iyi mi
hissettiriyor? Mükemmel olduğumuzu mu düşünüyoruz? Başkalarına hedef belirlemek,
akıl vermek kolaydır. Anlamadan,
düşünmeden kolayca yapılabilir. Kendi hayatına hedef belirlemek ise zordur.
İnsan önce insanı tanımalı, anlamalıdır. İnsanları ve ihtiyaçlarını anlamak onları daha iyi tanımaya sebep olur. Böylece kişi doğru yön verebilir olur. Ve elbette başka hayatlara iyiliği tavsiye edip kendini unutmamalıdır. Doğru yön verecek marifete gelebilmek için, önce kendi hayatına yön veren olmalıdır. İnsan kendi hayatının başrolü olduğunda başkalarının hayatında yardımcı rol olarak fayda verir.
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Kaleminize yüreğinize sağlık çok akıcı çok içten çok samimi bir yazı olmuç. MaşAllah👏👏👏
Başkalarının öykülerinde onların yerine hedef belirliyoruz.