GÖREMİYORUM

 




GÖREMİYORUM

Göremiyorum...

Çok belirgindi tüm detaylar. Yani öyle sanıyordum. Her şeyi görüyordum, ne oldu şimdi?

Bir perde ki yoğun bir sis gibi...

Ne oldu nasıl engellendi,

Bilmiyorum.

Daha önce görebildiklerimi de göremiyorum.

İnsanoğlunun ne çok imkanı var; göz, kulak, el, kol, diş, akıl...

Vücudundan çıkıyorsun azıcık gözlerini etrafa çeviriyorsun; ailesi var, akrabaları var, dostları var, işi var.

Biraz daha kaldırınca başını; ülkesi var, ülkesinin sınırları var. Dışarıdan maruz kalabileceği zarara karşı, aynı vücudunun sınırları gibi, güvenliği var.

İsterse insan, konuşabilmek var, anlaşabilmek var. Hatta daha da isterse sevebilmek var, birleşebilmek var. Yeni bir oluşumla aile olmak bile var! İnsan yeter ki çabalasın, neler var neler...

Mesela hemen sonra bunları normalleştirmek var. Olması zorunluymuş gibi, çok normal görmek var. Ne var ki bunda, herkeste olan şeyler. Bu da bir şey mi, nankörlüğüne bürünmek var. Böyle böyle kör oluyor işte insan. Göremez oluyor. Önceden mutlu olduğu şeyleri, önceden görebildiklerini sonradan göremez oluyor. Yakın, çok yakınında olan bir uzvunu görememek gibi. Bakıyorum, göremiyorum dokusunu. Oysa çok yakın.  Bakıyorum, anlamıyorum ne büyük bir ihtiyaç olduğunu. Varlığı normalleşiyor. Gözüm görmüyor gibi, anlamıyorum hayatımdaki yerini.                     


                             

Hem görmediğini nasıl anlar ki insan?

Öyle işte... En yakınlarını sanki ama olmuşçasına göremiyor insan. Sonra da kör oluyor gerçeklere. Mutlu olacağı, tatmin olacağı kapılara duyarsız oluyor. Kaybetmeyince de açılmıyor velhasıl gözü.

Kayıp, kaybetmek... Artık var olmamasıyla ancak açılan bir göz. Ne acı.

Var olanlar neden yok gibi insanın hayatında? İnsan neden var olanlara kör olur? Nedir bu tatminsizliğin sebebi?

Var olan, hayatında iyi olan şeylere bir baksa insan...

Bir sıralamak istese mesela. Zorluyor, bulamıyor.

Hayatında olmasını istediği ama olmayan şeyleri saysa mesela. Ne de çok şey sıralıyor. Bu zıtlığı oluşturan nedir insana? Öyle ya, ne sebep olur buna?

Adı zıtlık değil duyarsızlaşmaktır der, Deneyimsel Tasarım Öğretisi.

Bu körlük; var olana, imkanına, verilene olan bu körlük duyarsızlaşmanın körlüğüdür. İnsanın kendini içine soktuğu nice kıyaslar onu bu hale getirir.

- Figen'in kocası ona araba almış.

Basit bir yargı cümlesi gibi görünüyor. Oysa tuzağı içinde saklı. Bu cümlenin hemen ardına şu geliyor:

- Benimki çiçek bile almıyor.

Basit yargı cümlesi orasıyla sınırlı kalmıyor. Peşinden şikayeti çekip getiriyor. Sonra kendi elindekinin avantajını göremiyor insan. Figen’in kocası ona araba almış ama eve hep geç geliyor, geç saatlere kadar çalışıyor. Bazen hafta sonu bile çalışıyor birlikte zaman geçiremiyorlar. Benim kocam ise çok kazanamıyor ama bana daha çok vakit ayırıyor. Hafta sonları pikniğe gideriz, aile gezmelerine gideriz.


İnsan... Birçok avantajı aynı anda, bir arada istiyor. Yaşamak istediği konum, semt bilgisi böylece cennet oluyor. Maalesef, konum yanlış tanımlandı. Burası dünya...

Dünya konumu, her dezavantajın dibinde var olan bir avantaj barındırıyor. Görebilmenin formülü, insanın kendi dünyasına bakmasında yatıyor.

Hiç göremediğim avantajlarım, acaba nerelerde saklanıyor?  

Sen de kendi avantajlarını görmeye niyetlendim mi?

===   

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.


 ===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 


Yahya Hamurcu





Yorumlar

Figen Ekame dedi ki…
Çok geç olmadan görebiliriz İNŞALLAH
Naciye dedi ki…
Görebilen,anlayabilen algılayabilen ve aktarabilenlerden olmak ümidiyle :)
Esra D dedi ki…
"İnsan... Birçok avantajı aynı anda, bir arada istiyor. Yaşamak istediği konum, semt bilgisi böylece cennet oluyor. Maalesef, konum yanlış tanımlandı. Burası dünya..."
Çok güzel ve etkileyici bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık...
Adsız dedi ki…
Olumluyu , güzeli göre bilmek olumsuzu , çirkini görmemekten kaynaklanır…
Adsız dedi ki…
İnsan hep başkasında olanı görür, imrenir. Oysa kendisinde, kendisi için daha hayırlı olan var.
Adsız dedi ki…
İnsan başkalarıyla kıyasa girmekten dezavantajlarını görmekten kendi avantajlarını fark edemiyor.
A. N. Kaya dedi ki…
Avantaj ve dezavantajın farkında olabilmek dileğiyle..
Adsız dedi ki…
🌺
Adsız dedi ki…
İnsan olmayanı Rabbinden ister de olunca hikmeti kendinden bilir.
Anda yaşadığı sıkıntılarda dua dua yalvarır da feraha çıktığında şükür etmez.
Ah insanoğlu…
Adsız dedi ki…
Amin
Büşra nur dedi ki…
Avantaj ve dezavantaj gözüyle bakmak ne kıymetli.. çok keyifli bir yazı kaleminize sağlık🌿
Aybüke dedi ki…
İnsan olanın şükrünü etmekten uzaklaşınca olmayanın isyanına başlıyor. Herşey zıttıyla var.
Emeğinize sağlık
İnara dedi ki…
İnsan görmek istediğinde görmeye başlayabiliyorum. Yoksa insan sadece baka kalıyor..
Adsız dedi ki…
Avantajlarımızı nasılda göremiyoruz… çok farkındalık dolu bir makale olmuş… ellerinize sağlık
Figen Ekame dedi ki…
Ana Sayfa
Başarı Psikolojisi
GÖREMİYORUM
BY DENEYIMSEL TASARIM ÖĞRETISI SEMINERLERIMIZ HAKKINDA - HAZIRAN 22, 2024







GÖREMİYORUM
Göremiyorum...

Çok belirgindi tüm detaylar. Yani öyle sanıyordum. Her şeyi görüyordum, ne oldu şimdi?

Bir perde ki yoğun bir sis gibi...

Ne oldu nasıl engellendi,

Bilmiyorum.

Daha önce görebildiklerimi de göremiyorum.

İnsanoğlunun ne çok imkanı var; göz, kulak, el, kol, diş, akıl...

Vücudundan çıkıyorsun azıcık gözlerini etrafa çeviriyorsun; ailesi var, akrabaları var, dostları var, işi var.

Biraz daha kaldırınca başını; ülkesi var, ülkesinin sınırları var. Dışarıdan maruz kalabileceği zarara karşı, aynı vücudunun sınırları gibi, güvenliği var.

İsterse insan, konuşabilmek var, anlaşabilmek var. Hatta daha da isterse sevebilmek var, birleşebilmek var. Yeni bir oluşumla aile olmak bile var! İnsan yeter ki çabalasın, neler var neler...

Mesela hemen sonra bunları normalleştirmek var. Olması zorunluymuş gibi, çok normal görmek var. Ne var ki bunda, herkeste olan şeyler. Bu da bir şey mi, nankörlüğüne bürünmek var. Böyle böyle kör oluyor işte insan. Göremez oluyor. Önceden mutlu olduğu şeyleri, önceden görebildiklerini sonradan göremez oluyor. Yakın, çok yakınında olan bir uzvunu görememek gibi. Bakıyorum, göremiyorum dokusunu. Oysa çok yakın. Bakıyorum, anlamıyorum ne büyük bir ihtiyaç olduğunu. Varlığı normalleşiyor. Gözüm görmüyor gibi, anlamıyorum hayatımdaki yerini.





Hem görmediğini nasıl anlar ki insan?

Öyle işte... En yakınlarını sanki ama olmuşçasına göremiyor insan. Sonra da kör oluyor gerçeklere. Mutlu olacağı, tatmin olacağı kapılara duyarsız oluyor. Kaybetmeyince de açılmıyor velhasıl gözü.

Kayıp, kaybetmek... Artık var olmamasıyla ancak açılan bir göz. Ne acı.

Var olanlar neden yok gibi insanın hayatında? İnsan neden var olanlara kör olur? Nedir bu tatminsizliğin sebebi?

Var olan, hayatında iyi olan şeylere bir baksa insan...

Bir sıralamak istese mesela. Zorluyor, bulamıyor.

Hayatında olmasını istediği ama olmayan şeyleri saysa mesela. Ne de çok şey sıralıyor. Bu zıtlığı oluşturan nedir insana? Öyle ya, ne sebep olur buna?

Adı zıtlık değil duyarsızlaşmaktır der, Deneyimsel Tasarım Öğretisi.

Bu körlük; var olana, imkanına, verilene olan bu körlük duyarsızlaşmanın körlüğüdür. İnsanın kendini içine soktuğu nice kıyaslar onu bu hale getirir.

- Figen'in kocası ona araba almış.

Basit bir yargı cümlesi gibi görünüyor. Oysa tuzağı içinde saklı. Bu cümlenin hemen ardına şu geliyor:

- Benimki çiçek bile almıyor.

Basit yargı cümlesi orasıyla sınırlı kalmıyor. Peşinden şikayeti çekip getiriyor. Sonra kendi elindekinin avantajını göremiyor insan. Figen’in kocası ona araba almış ama eve hep geç geliyor, geç saatlere kadar çalışıyor. Bazen hafta sonu bile çalışıyor birlikte zaman geçiremiyorlar. Benim kocam ise çok kazanamıyor ama bana daha çok vakit ayırıyor. Hafta sonları pikniğe gideriz, aile gezmelerine gideriz.



İnsan... Birçok avantajı aynı anda, bir arada istiyor. Ama kendisine verilenleri görmez...
Sibel bslgn dedi ki…
Adaletle görenlerden olmak hem insanın kendi için hem de karşıdaki kişi için ne büyük konfor.:) Kaleminize sağlık ☺️🌻🌻