ÖMÜR SINIRLI
Kitabın üzerindeki yazı Fırat’ın dikkatini çekmişti; “Ömür Sınırlı”…
Zaten kardeşinin ölümünden sonra hep bunu düşünüyordu. Sınırlı ise
bunu nasıl değerlendirmek gerekirdi? Kendi hayatını düşündü. Ömrünü nasıl
değerlendiriyordu?
Fırat ailenin en sevilen çocuğuydu, hassas bir gençti. Etrafını
gözetir, başkaları için yapacak bir şey arardı çoğu zaman. Hayat bu sefer
karşısına Begüm’ü çıkarmıştı. Mesele birini bulmak değildi, birbirini bulmaktı.
Fırat ve Begüm birbirini bulmuş dünya evine birlikte adım atmışlardı.
Fırat'ın kardeşi çok genç yaşta kalp krizi sonucu
hayatını kaybetmişti. Büyük ağabeyini ise onun ardından kaybetmişlerdi. Onların
ölümünden sonra ömürle ilgili sorular zihninde daha çok yer edinmeye
başlamıştı. Ne yapmalıydı, ömür nasıl daha iyi olabilirdi ki?
Fırat için zor ve yoğun bir dönem başlamıştı. Kafasında
bir sürü plan belirledi. Adım adım ilerlemeye niyet etti, önce işi aklına düştü.
“Orada çalışmanın hakkını daha iyi vermeliyim” diye düşündü. Sabah erkenden kalkıp dükkanını açarak yeni
bir başlangıç yaptı. İşine dört elle sarılmak ona çok iyi gelmişti. Onun bu
titizlikle çalışması kısa sürede bütün esnafın hayranlığını üzerine
çekmişti. Bir taraftan da insanlara
yardım etmeye başlamıştı. Yoğun bir
süreçten geçse de kısa zamanları iyi değerlendirmeye çalışıyordu. Ailecek
planlar yapıp onları bir araya toplayan kişi olmuştu.
Zamanla Fırat çok daha aranan biri olmaya başladı. Birinin
sıkıntısı olunca Fırat devreye girerdi, şirketini büyütmüştü. Kardeşlerini
yanına alıp hepsine işi öğretmiş, yeğenlerine iş imkanı sağlamıştı. Fırat’ın o
zamanlarda düşündüğü, dikkatinde olan şeyler vardı. “Çocuğumla vakit geçirmeliyim çünkü büyüdüğünü görmeyebilirim. Eşim ile
tartışmaya gerek yok, yarın ölürsem hakkı bende kalmasın. Yardım edelim, sadaka
verelim, mezara götüremez ki insan” derdi. Çoğunlukla kimsenin kalbini kırmaz,
tartışmazdı. Çoğu insana yardımı dokunurdu.
Sanki her an ölecek gibi hayatı dolu dolu yaşardı. Kendi işini de
kaliteli yaparak insanlara fayda sağlardı. Hayatı boyunca insanların ihtiyacını
gideren biri oldu. Sanki gideceğini biliyormuş gibi davranıyordu. Hazırlığını yapıp
sık sık ölümden söz eder ve helallik isterdi.
Afrika’daki insanlara yardım ederdi. Şikayet eden yakınlarına da onları
örnek gösterirdi. Her problemin çözümü
var, diye çevresine teselli verirdi.
Fırat bir cumartesi gecesi piknik planını yapmıştı. “Yarın bütün aileyle pikniğe gideceğiz, hepsi
benden!” demişti. O gece Begüm ile derin sohbetlere dalmış, geçmiş ve gelecekten
konuşmuşlardı. Sohbet koyulaşmış, çay, kahve derken... Fırat, “Kolum uyuştu Begüm, masaj yapsan geçer”
dedi. Begüm, “Hastane yakın, gel gidelim ne olur!” derken... Fırat yere yığıldı
ve gözlerini kapatıp sonsuz yolculuğu için veda etti.
Arkasında feryat figan acı olsa da Fırat'ı artık hiç kimse durduramazdı. Çünkü vakit gelmişti. Ardında bol bol sevgi ve faydalı şeyler bırakmıştı. Hem öğrenmiş hem de öğretmişti. Görevini elinden geldiğince yapmıştı. Bu dünyada işi kalmamıştı. Sınırlı olan ömrünü en güzel şekilde değerlendirmişti.
İnsanoğlu tam ‘’Oldu, başardım!’’ dediği yerde öyküyü
bitiriyor aslında. Bizim için acı olsa
da onun için en doğru zaman oluyor... Yaşamın hakkını vermişti Fırat. O gün pikniğe
gidemedi. Biz ne kadar plan yaparsak yapalım, hepimize verilmiş belli bir süre
var.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: Toplamda
kazanmak için anda ne yaptığın önemlidir. Toplamda kazanmak için anda yorulmak,
anda fayda vermek kıymetlidir.
Ömür sınırlı ve en karlı kazancımız, hayatının hakkını vermek…
Güzel bir hayat yaşamamız dileğiyle…
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Teşekkürler kaleminize sağlık 🪻💐🌺