PAYLAŞMAK GÜZELDİR
Ömer
cömert bir adamdı. Her akşam işten dönerken bakkaldan bir şeyler alır,
mahallenin çocuklarına dağıtırdı. Çocuklar arkasından “Teşekkür ederiz Ömer amca“
diye bağırırdı. Karısı çok kızardı bu duruma, “Şu çocuklara bu kadar yüz verme, paramızı çarçur ediyorsun” diye
söylenirdi. Ama rahmetli annesinden böyle görmüştü. Onlar farklı bir nesildi. Bir
ekmeği varsa ikiye böler ihtiyacı olana verirlerdi. Annesi Nurdan Hanım paylaşmayı
çok severdi. Misafir gelince yemek yedirmeden bırakmazdı. O zamanlar durumları
iyi değildi. Yine de Nurdan Hanım; “Oğlum misafir on kısmetiyle gelirmiş, birini yer dokuzunu bırakırmış” derdi.
Seviyordu insanları mutlu etmeyi. Başkasının ihtiyacını giderdikçe, onun ihtiyacı olanı da hayat karşısına çıkarıyordu.
Yine
bir pazartesi sabahıydı. Ömer biraz geç
kalmıştı, hızlı adımlarla iş yerine vardı. Son zamanlarda patronu sinirliydi,
geç kalıp sorun yaşamak istemiyordu. Herkesin, Suzan ablanın başında
toplandığını görünce yanlarına gitti. Suzan abla şirketin çay servisini yapardı.
Yaşamı zorluklarla doluydu. Hep mücadele eden, çalışkan, neşeli bir kadındı. Ömer,
onu ilk kez böyle ağlarken görüyordu. “Doktorlar;
başka çare yok, ameliyat, diyor. Acilmiş, ben o kadar parayı nasıl bulacağım”
diye eşinin sağlık durumunu anlatıyordu. Hemen bir şeyler yapılması
gerekiyordu. Ömer, “Arkadaşlar, isteyenlerle
durumuna göre katkıda bulunalım mı? Gönüllü olanlarla başlayalım çevremize de
haber veririz” diyerek yardım toplamaya başladı. Herkes eşine dostuna haber
verdi. Olmayan için büyük bir paraydı ama birlik olunca birkaç saat içinde para
toplanmıştı. Suzan gözlerine inanamıyordu, dualar ediyordu. Yine ağlıyordu ama
bu sefer mutluluktandı.
Ömer; fayda vermenin, ihtiyaç gidermenin mutluluğu içinde tebessüm ediyordu. O sırada
çalan şirket telefonun sesiyle irkildi. Arayan patronu Melih Beyin
sekreteriydi. Melih Bey, Ömer’ i görmek istiyordu. Ömer “Bir sorun yoktur umarım” diye içinden geçirdi. Kaygısını belli
etmek istemeden, patronunun kapısını çaldı. Patronu:
- "Gel
bakalım Ömeeer… Ben
size ne derim hep? Vakit nakittir. Siz
çalışmak yerine yardım kampanyaları mı düzenliyorsunuz artık? Şirkette işler
iyice aksamaya başladı. Ne yapacaksanız dışarıda yapın!"
- "Melih
Bey, arkadaşımız zor durumdaydı o yüzden…"
- "Sus,
cevap verme bana! Bakalım seni bu zor durumdan kim kurtaracak? Muhasebeye git,
ödemeni yapsınlar yollarımızı ayırıyoruz."
Ömer kendini anlatamadı bile. İşini kaybettiği için çok üzülmüştü. “Kötü bir şey yapmadım, bu sebeplerden çıkarıldıysam üzülmeli miyim? Haksızlığa uğradım karşılığı bu olmayacaktır” diye düşünüyordu. Arkadaşları şaşkın ve kızgındılar. Eve dönerken eşinin vereceği tepkiyi biliyordu. O yüzden ayakları geri geri gidiyordu. “İyilikten maraz doğar diye boşuna dememişler Ömer” diye söylenmeye başlayacaktı. “Yine olsa yine yapardım” dedi kendine. Canı sıkkın olsa da bakkala uğramış mahallenin çocuklarına bir şeyler almıştı. Onu uzaktan gören çocuklar çığlık çığlığa koşup etrafını sardılar. Onlar mutlu olduğunda Ömer de mutlu oluyordu.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: İhtiyaç giderinin ihtiyacı karşılanır.
Aradan
aylar geçmiş ama Ömer hala iş bulamamıştı. Şirkette yakın arkadaşlarından Selim
onu ara ara hep arardı. Konuşmaları hala üzgün konuşmalar olurdu. Yine böyle
bir aramasında bu sefer güzel haberleri vardı. Suzan ablanın eşi tedavi olmuş,
toparlanmaya başlamıştı. Eski iş yerleri maddi olarak zor günler geçiriyordu. Arkadaşı
Selim de bu durumda işten çıkarılanlardan olmuştu. Ama başladığı yeni işinde
pek mutluydu. Çalıştığı şirkette patronuna Ömer’den bahsetmiş, patronu da Ömer’
e uygun bir pozisyon olduğu için “Hemen gelsin görüşelim” demişti. Üstelik çalışma şartları oldukça
iyiydi. Hayat karşısına hiç beklemediği yerden iyi bir imkan çıkarmıştı. Bugüne
kadar yaptığı iyilikleri karşılık beklemeden yapmıştı. Ama her iyiliğin
karşılığı araya zaman girse de mutlaka iyilik oluyordu. Kim ne derse desin paylaşmaktan
hiç vazgeçmeyecekti. Çünkü hayat paylaştıkça güzeldi.
Annesi Nurdan Hanım’ın
dedikleri doğruydu, şimdilerde bu gerçeğe şahitti.
“Birinin
seni dinlemesini mi istiyorsun? Sen birilerini dinle.
Birilerinin
seninle ilgilenmesini mi istiyorsun? Sen birileri ile ilgilen.
Yardıma
mı ihtiyacın var? Sen yardım edilecek birilerini bul.
Zamanını,
sevgini, ilgini, imkânını paylaştıkça sende olanın arttığını göreceksin.”
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Birilerinin seninle ilgilenmesini mi istiyorsun? Sen birileri ile ilgilen.
Yardıma mı ihtiyacın var? Sen yardım edilecek birilerini bul.
Zamanını, sevgini, ilgini, imkânını paylaştıkça sende olanın arttığını göreceksin.”
İnsan bu hayatta yaptığı iyiliği de, kötülüğü de kendine yapıyor. hatırlatmanız için teşekkürler...💐
Kaleminize sağlık
Hayırda paylaşmak bereketlendirir
Birilerinin seninle ilgilenmesini mi istiyorsun? Sen birileri ile ilgilen.
Yardıma mı ihtiyacın var? Sen yardım edilecek birilerini bul.
Zamanını, sevgini, ilgini, imkânını paylaştıkça sende olanın arttığını göreceksin.”