PEKİ BEN NE YAPABİLİRİM?

 



PEKİ BEN NE YAPABİLİRİM?

Bulaşık Yıkamanın Stratejisi

Emine için sıradan bir gündü. Güneş gittikçe yükseliyordu. Mutfağına yansıyan sabah ışığı içini ferahlattı. Biraz pencereyi açtı, mis gibi ilkbahar havası alıyordu. Çocukları okula göndermiş, asli mekanı olan tezgahın başına geçmişti. “Şimdii, nereden başlamalı?” diye düşündü. Tabaklara baktı, eline aldı. “Çok kirli görünmüyorlar, en iyisi elimde yıkayayım.” Tabağın üzerinde elini gezdirirken tahmininden daha yağlı olduğunu fark etti. Önce “Aman hiç uğraşmasam mı?” diye geçirdi içinden, sonra “Hayır biraz fazla çabayla tertemiz olur” dedi. Sıcak suyu açtı, zor olsa da tabağı yağından arındırdı. Temiz zannettiği tabaklar hiç de zannettiği gibi değilmiş meğer. Emine şaşkın ve yorgundu.

Evin işlerini bitirip berjerinde otururken düşünmeye başladı. “İnsanın hayatı da tıpkı bu tabaklar gibi. Kişi bazen fark edemeyebiliyor. Yaşadığı sorun hemen çözülsün, temizlensin istiyor. 'Aman bunda ne var ki?', diye düşünerek basite alabiliyor.”

Tabaktaki yağ gibi hayatımızda türlü türlü sorunlarımız var. Kimi zaman önemsiz gördüğümüz bir şey aslında tam da problemin kaynağı olabiliyor. Kimi zaman da çok önemli sandığımız bir sorun, aslında bizi oyalıyor. Peki problemlerimizin önemli mi yoksa önemsiz mi olduğunu nereden anlayacağız? Hayatımız bir tabak değil ki biraz fazla yağlandığında kaynar suyu açalım.

Hassas İrdeleme

Bulaşıkların temizlenmesi gibi hayatımızdaki sorunları çözebilmek için neye ihtiyacımız var? Gerçek ile sahteyi ayırt edebilmek için irdelemek ve hassas bir şekilde enine boyuna düşünmek gerekir. Oysa insanoğlu bu hayatı gelişi güzel yaşamayı sever. Çoğu zaman “Aman ne uğraşacağım, böyle gelmiş böyle gider...” kafasıyla konfor alanından çıkmamayı tercih ederiz. Anamızdan, atamızdan gördüğümüz gibi yaşamak her zaman en kolay olanıdır. Zor olanı ise hassas irdelemek ve bildiklerimizi hayata geçirmekle mümkündür.

Çünkü bir bilgiye inanmak ve ikna olmak için, insanın şahitliğe ihtiyacı vardır. İnsanoğlu çoğu konuda çok şey bildiğini düşünür ama uygulamada küme düşer.  

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; İnsan duyduğunu bildim zanneden bir canlıdır. Oysa hayat bizim bildiklerimize değil, yapabildiklerimize karşılık verir.

Yaşadığımız ülkede veya şehirde, sokaktan bir adam çevirsek ve sorsak; “Bu ülkenin hali ne olacak?” diye, kimse mangalda kül bırakmaz. Herkes her şeyin en doğrusunu bilir ama çoğu zaman üç kişilik evin yönetiminde sorun yaşarız. Ha o zaman işin aslı öyle değilmiş. Peki ya işin aslı nedir?

İşin Aslı...

İşin aslı; göz kendini görmeyen bir organdır. Herkesi görüyorum ama kendimi göremiyorum. Herkes de beni görüyor ama kendini göremiyor. O zaman bana lazım olan şey nedir? Kendimi üçüncü bir gözle görebilmemi sağlayacak gerçek bilgiye nasıl ulaşacağım?


İnsanoğlu yanılgılarından nasıl arınır? Hayatımız tabaklarımız gibiydi oysa. Herkesin gördüğü ama bizim hiç önemsemediğimiz yağlı tabakları elimize alınca mı anlayacağız kirlendiğimizi? Ne zaman bilmekten çıkıp yapabilmeye ilerleyebileceğiz? Ne zaman “Tabaklar çok da kirli değil, hallederiz!” düşüncesinden çıkıp gerçek yağlarla mücadele etmeyi göze alabileceğiz?

            Hazır Mısın?

İnsanoğlu hatalarını, yağlarını, kirlerini kabul etiğinde gerçeğe yaklaşır. Hatasını kabul eden kişi pişmanlık duyar. Yağından kirinden utanan, pişman olan insan da arınma başlar ve kir atma seansları boy gösterir. İnsan ancak gerçeğini görüp kabul ettiğinde ve “Peki ben ne yapabilirim?” diye sorduğunda temizlenebilir.

Bilmenin üzerine “Yapabilme”yi ekleyebilen her kişi sonunda kirlerinden arınır. Yeter ki ertelemeden, pes etmeden ve samimiyetle yola çıkılsın. Hepimizin tabaklarında yağlar, kirler var. Mesele kirlenmek değil, temizleyebilmek.

O cesarete sahip misin? Sıcak suyu açıyorum, hazır mısın?

 ===   

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.

 ===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 


Yahya Hamurcu



Yorumlar

Figen Ekame dedi ki…
İnsan irdeleme yaparken bile sürekli kendi lehine eksiltir bilgileri… Keşke kendimizle veya başkalarıyla ilgili irdeleme yaparken çok hassas bir teraziye sahip olabilsek… O zaman cennetin fragmanını yeryüzünde yaşardık…
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık,umarım bu hayatta ikna olanlardan oluruz🌸
Naciye Bşl dedi ki…
Her faydalı sürecin başı acı, tıpkı bulaşıklar gibi, sonrasında ise ışıl ışıl... Yeterki yapmak istesin insanoğlu:)
Kaleminize sağlık
Adsız dedi ki…
İnsan duyduğunu bildim zanneden bir canlıdır. Oysa hayat bizim bildiklerimize değil, yapabildiklerimize karşılık verir.
Adsız dedi ki…
Çözüm her zaman insanın kendi elinde... "Peki ben ne yapabilirim?"
Ulgen dedi ki…
Elinize sağlık, umarım bildiklerimizi hayata geçirmeye niyet edip yola çıkabiliriz :)
Adsız dedi ki…
Kendine üçüncü gözle bakabilmek... Gerçekten ayrılmayan bir yaşantımız olsun inşallah.
Sibel dedi ki…
Yaa ne güzel bir irdeleme gerçek tek. Bulaşıkta da çözüm belli, bizde de. Ne güzel anlatmışsınız uygulayanlardan olmak ümidiyle kaleminize sağlık 🌻
E.U dedi ki…
Yine samimi ve güzle bir yazı, kaleminize sağlık 🌸
Umarım sadece bilmekle kalmayıp uygulayanlardan oluruz…
Adsız dedi ki…
Güzel yazı olmuş teşekkürler:))
Elif Karakurt dedi ki…
Açılsın o zaman sıcak su :)
Adsız dedi ki…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; İnsan duyduğunu bildim zanneden bir canlıdır. Oysa hayat bizim bildiklerimize değil, yapabildiklerimize karşılık verir.
Kaleminize sağlık…
Gülfem dedi ki…
Kaleminize sağlık
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık
İnsan duyduğunu zannedince
Bir süre sonra
Problem algısı da değişiyor
Önemli problemi geçiştirirken
Ufak bir şeyi büyütebiliyor
Adsız dedi ki…
Emeğinize sağlık ne güzel bir yazı olmuş… Yapabilmek nasip olsun inşAllah
Havva Ağırdil dedi ki…
İnsanın kendine kör olması onun gelişmesini engelliyor . Üçüncü bir göz olmak çok önemli. o gözü yakalamak dileyi ile...
Ayşe dedi ki…
Göz kendisini göremez karşısındakine bakar ama aslında karşısındakinde kendini görmeye başlar; benzer özelliklerini ve zıttındaki özellikleri....Böylelikle de birbirimize ayna oluruz...

O yağ tabakası yumuşadıktan sonra da bir o kadar temizlemesi kolaylaşıyor aslında. Her zorluktan sonra bir kolaylık geldiği gibi. Elinize sağlık 💐