İnsan mutlu ve başarılı olmak ister. Bu isteğine ulaşmak için de oradan oraya koşturur. Hayat akıp giderken ve günler hızla geçerken, hayatta bir şey daha geçer gider. Ancak bu hızlı akış içinde insan çoğu zaman kendinden geçip gideni fark edemez. Onu kaybettiğimizde gerçek değerini anlarız. Çoğunlukla da bir yerimiz ağrıdığında ya da bir teşhis koyulduğunda farkına varırız. O noktaya gelene kadar pek farkında olmayıp önemsemeyiz. Çevremizdeki yaşlılardan ya da bir hastalığı olup hastane hastane dolaşanlardan duyarız. “Aman çocuğum sağlığınızın kıymetini bilin. Sonra çok pişman olursunuz, ama iş işten geçmiş olur.”
Peki insan neden farkında olmaz? Çünkü öncelikleri değişir ve ilk sıradaki tercihleri artık kariyer, karşı cins, zenginlik oluverir. İyi bir kariyeri olması, toplumda kabul gören bir ilişkisinin varlığı ya da servetinin olması başarılı olduğu düşüncesini verir. Ancak o isteklerine ulaşmaya çalışırken sağlığına zarar verebilir. Oysa hayatta sağlığımızı ihmal ederek gerçekten başarılı olamayız.
Çoğu zaman sabahtan akşama kadar mesai yaparak proje yetiştirmeye çalışıyoruz. Kimi zaman da gecelerce uykusuz kalıp sabahlara kadar sınavlara hazırlanıyoruz. Önceliklerimiz bunlar olunca da ona göre yeme-içme alışkanlıklarımız olmaya başlıyor. Uyku düzenimiz değişiyor ve günlük hareketlerimizi, programlarımızı ona göre yapıyoruz. Gece uyanık kalmak için içtiğimiz kahveleri gündüz de uyanık kalmak için içmeye devam ediyoruz. Hızla yetişmemiz gereken iş yerimiz için zaman almayacak sofralar kuruyoruz. Çoğu kez paket servis ya da dondurulmuş hızlı yemeklerle geçiştiriyoruz. Hatta o kadar bile zamanımız yoksa marketten aldığımız çikolata ve gazlı içecek gibi hazır paketli ürünleri tercih edebiliyoruz. Hızlıca ve özensiz tercihlerimiz bizi rafineri, bol kimyasal içeren, sağlığımıza zarar veren bir hayata sürüklüyor.
Zaman öyle akıp gider ki biz başarılara veya çoğu kez başarı zannettiklerimize ulaştığımızda vücudumuzu sınavdan kalmış buluruz. Kalitesiz bir yaşam şekli ile başarıya koşmaya çalışıyoruz.
Sürekli bilgisayara bakmaktan fıtık olmuş boynumuz,
Hareketsizce oturmaktan alınan kilolarımız,
Gün boyu içilen çay-kahveden dolayı güm güm atan kalbimiz, Gece verimli uyumayıp sabahları yorgun uyanmalarımız, Yaşımızdan çok daha yaşlı hissetmelerimiz…
Sonuç olarak vücudumuz artık yaşam tarzımızı taşımakta zorlanıyor. Bir çiçek bile güneş görmediğinde veya ihtiyacı olan suyu alamadığında solup giderken, insanoğlu bu duruma ne kadar dayanabilir?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; Her şeyin aşırısı zararlıdır.
Her başarı hikayesinde “çok çalışmak” vardır ama bu bir süreliğinedir. Yaşam boyu ve ömrümüzü bizden alacak kadar süren bir çalışma temposu değildir. Başarma isteğimiz hayatımızdaki dengeleri bozduysa, sağlığımıza ve ailemize zaman ayıramaz hale geldiysek; bir yerde kazanırken bir yerlerde de kaybediyoruz demektir.
Peki çözüm nedir?
Aşırılığımızı fark eder etmez, tekrar dengeye gelmeye çalışmak…
Nasıl mı?
Masa başı bir işimiz varsa saat başı kalkıp esneyebiliriz. İş yerimiz yakın mesafede ise araba ile gitmeyip biraz daha erken kalkıp yürüyerek gidebiliriz. İş yerindeki yeme içme düzenini değiştiremeyiz belki ama yanımızda yiyeceğimizi götürebiliriz. Yakınlarda ev yemekleri olan yerleri tercih edebiliriz ya da akşam evimizde sağlıklı gıdalar yiyebiliriz. Yetiştirmemiz gereken işler varsa geç saate kadar çalışıp geç yatmak yerine, erken yatıp erken saatte kalkarak çalışabiliriz. Uyumamız gereken en önemli zaman diliminde uyumuş oluruz. Vücudumuzun ihtiyaç duyduğu saatleri uykuda geçirip, sabah erken kalkarak işlerimizi yetiştirebiliriz. Yani düzenli uykuyu, hareketi ve sağlıklı beslenmeyi hayatımızın içine sokabiliriz. O zaman tepkiselliğimizin azaldığını, tahammülümüzün arttığını fark edebiliriz. Hayat kalitemizi ve dengemizi bozmadan, değerlerimizi kaybetmeden başarıya ulaşmış oluruz. Böylece sağlığımızı kaybetmeden ulaştığımız başarıların tadını çıkarabiliriz.
Neyi başarmak istiyorsak isteyelim o yol insanın sağlığından geçer.
Sağlıklı bir yaşam için ise spor, uyku, doğru beslenme o yolda insana eşlik eder…
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Yorumlar
İyi bir hatırlatma oldu teşekkürler 🌸
Kaleminize sağlık...