Aslan beş yaşında kocaman gözlü, meraklı bir çocuktu. Annesiyle
geçirdiği zamanlar onun için
dünyanın en değerli anlarıydı. Merakını destekleyen bir annesi vardı. Bir
gün, annesiyle kahvaltı hazırlığı yaparken masada yine fincan çay gördü.
Çay, annesinin en sevdiği
içecekti.
Aslan, bugüne kadar hep süt içmişti. Çay içmek ona çok büyük bir davranış gibi görünüyordu. Ama ilginçtir ki bugüne kadar
birşey de sormamıştı.
“Aslan, sen de çay içmek ister misin?” diye sordu annesi,
sevgiyle bakarak.
Aslan şaşkınlıkla başını salladı. Annesi, küçük bir
fincan çıkarıp Aslan’a biraz çay doldurdu. Çayın üzerinde buharlar yükseliyordu.
Aslan sabırsızlıkla
fincanı
tutup bir yudum alırken..
“Dikkat
et, sıcak!” dedi annesi. Ancak o an çok hızlı geçti. Aslan çayı dudaklarına götürmüş ve aniden geri çekilmişti. Gözleri
kocaman açılmış, dudakları titriyordu.
Ve bardağı bir anda yere düşürdü. “Çok
sıcak!" diye bağırdı.
Yere düşen bardak paramparça oldu.
Annesinin ona bağıracağını düşünen Aslan tam zıddında
bir davranış gördü.
Annesi gülümsedi ve “Sana çayı üfleyerek içmeyi göstereyim”
dedi yumuşak bir sesle. Çayı
yavaşça üfleyip soğutmaya başladı. Aslan, annesinin bu hareketini dikkatle
izledi. Sonra o da aynı şekilde çayı
üfleyerek içmeyi denedi. Bu sefer canı yanmadı.
Herkes hata yapabilir önemli olan o hatadan deneyim
çıkartmaktır.
“Artık
büyüdüm! Çay içiyorum!"
diye düşündü Aslan kendi kendine.
Onun için her şey yeniydi; büyümek ve keşfetmek ne
kadar da heyecan vericiydi!
O sabah ana oğul kahvaltı masasında uzun uzun sohbet
ettiler. Aslan yeni arkadaşlar edindiğini anlattı. Annesi de onunla çocukluk
anılarını paylaştı.
Sıcak çay eşliğinde paylaştıkları bu anlar, Aslan için
unutulmaz oldu.
Sonunda, çayı bitirdiklerinde, annesi ona dönüp dedi ki: “Büyürken bazen böyle ufak hatalar olabilir. Ancak önemli olan başımıza gelen her şeyden bir şeyler öğrenebilmek.”
Aslan, annesinin sözlerini düşündü ve içten bir gülümseme
ile başını salladı.
O gün,
aslında sadece çay içmeyi
değil, Aslan beraberinde neler neler öğrenmişti; sabırlı olmak, ders çıkarmak
ve daha neler neler… Ancak bunu yıllar sonra anlayacaktı.
Aradan yıllar yıllar geçti. Aslan o günü tekrar
hatırladı ve annesine şu soruyu sordu.
“Anneciğim çay bardağını kırdığım gün bana neden
kızmadın?”
Annesi, yine hayatının dersini verecek bir cümle
kullandı;
“O gün sana kızsaydım içindeki aslanı
küstürürdüm ve hayatta bir şeyler öğrenirken cesaretini kaybederdin”
Hayatta hata yapan insanlara kızmak, sinirlenmek problemlerin
çözümü olmuyor.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi Der ki; “İnsan büyütmek ile yetiştirmek arasında fark vardır.”
İçinden gelen isteklerine göre değil, karşı tarafın ihtiyaçlarına yönelik
tepkiler verebilmek mesele..
Güzel nesiller yetiştirmek üzere doğru tepkiler verebilmek dileğiyle…
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Yorumlar
yetiştirme ile büyütme arasındaki farkın ne oldugunu ögrenip çocuk sahibi olsalar...
kaleminize sağlık
Çok anlamlı bir yazı kaleminize sağlık 💐